Bir Sahabenin Günlüğü |
Besmelenin önemi - Salİha Ferşadoğlu Muharrem’ül-Haram, Hicretin 9. Senesi, Medine
Ehl-i Suffa’dan bir arkadaşımla beraber Peygamberimizin (asm) evine gidiyorduk. Birkaç misafiri daha olduğunu öğrenmiştik. Efendimizin (asm) yanına vardığımızda onu tane tane konuşur bulmuştuk. Misafirler ona sorular soruyor, o da çeşitli izahlarda bulunuyordu. Sessizce selâm verip, bize açılan yere oturduk. Orada bizle beraber toplam altı kişi vardı. Her birimiz dikkatle Peygamberi dinliyorduk. Misafirlerden biri sordu: “Tedavi için kullandığımız ilâçlar, şifa isteğiyle okunan duâlar ve düşmanlardan korunmak için kullandığımız koruyucu şeyler hakkında ne dersiniz? Bunlar Allahın kaderinden bir şeyi geri çevirip değiştirir mi?”* “Bu saydıklarınız Allah’ın kaderindendir” diyen Peygamberimiz az ve öz biçimde konuya açıklık getirdi. Daha sonra yemeğe oturmak üzere hepimizi sofraya buyur etti. Tam o sırada içeri bir bedevi geldi. Peygamberimiz (asm) onu da yemeğe çağırdı. Bedevi geldiği gibi yemeği iki lokmada yedi bitirdi. Her zaman bereketle artan yemeğin kalmadığını görünce arkadaşım çok şaşırdı. “Bugün yemekte bir şey var. Nedense kimseye yetmedi, farkında mısın?” diye sessizce sordu bana. Neden böyle olduğunu anlamamıştım, omuzlarımı silktim bir şey anlamadığımı gösterircesine. Efendimizin (asm) dikkatini çekmişti fısır fısır konuşmamız. Bize doğru dönerek dedi ki: “Eğer bu misafir besmele çekerek yemeğe başlasaydı, yemek hepimize yeterdi. Öyleyse biriniz yemek yediği zaman ‘Bismillah’ desin. Eğer yemeğin başında besmele çekmeyi unutursanız, hatırladığınız vakit ‘Bismillahi fi evvelihî ve âhirihî’ desin.”** Besmelenin her hayrın başı olduğunu anlamıştık bu tecrübe sayesinde. Guruldayan karınlarımıza inat besmele çeke çeke mescide geri döndük. Ne yapalım! Kısmetimizde birkaç lokmacık yemekle yetinmek varmış.
Dipnotlar:
*Kütüb-i Sitte, 17: 1031 **Kütüb-i Sitte, 17: 973. |
01.09.2009 |