Hitabetiyle halkı kendine bağlayan, yaptığı espri ve benzetmeleriyle insanları tebessüm ettiren Hacı Cemal Öğüt anlattığı canlı hatıralar ve yaptığı birbirinden ilginç şive taklitleri ile cemaati asla uyutmaz, hep dinç tutmayı başarırmış. O bu özelliği sayesinde dinini diyanetini unutanları bile öylesine tatlı hırpalardı ki, sadece övülenler değil; iğnelenenler bile memnun olur gülüşürlermiş.
Bir Ramazan ayında, oruç tutmayan bir cemaatini birazcık hırpalamak için kendi eşinden örnek vererek şu enteresan hatırayı anlatmıştır:
“Bizim hanım var ya, çok saf bir kadındır. Böylesine saf bir kadınla Hacı Cemal nasıl idare etsin? Neden mi saf diyeceksiniz? Bakın anlatayım da siz hak verin!” diyerek şöyle devam eder:
“Geçen gün abdestimi alıp buraya vaaza gelmek için pardösümü giydiğim sırada, bizim hanım âniden bir çığlık attı.”
“Hayrola hatun, ne var ki, yangın alarmı gibi bağırıyorsun?” dedim.
“Ne olacak, görmüyor musun, kedi iftarlık pideleri yiyor” dedi.
“Yahu, insan bir pide için bu kadar telâşlanır mı? İşte gidiyorum, vaazdan sonra istediğin kadar pide alır gelirim iftara, merak etme.”
Fakat baktım hanım büsbütün hiddetlendi: “Ayol ben pidelere acımıyorum. Evde pide var. Benim hayret ettiğim şey, bu kedinin böyle mübarek Ramazan’da oruç tutmayışıdır. Baksana, hayvancağız şıpır şıpır durmadan ekmek yiyor…”
Bu sefer ben hiddetlendim:
“İlahi Hatun, sen ne kadar safsın! Bilmiyor musun ki; hayvanlar oruç tutmaz! Hayvanlar namaz kılmaz! Hayvanlar açık yerlerini örtmez! Hayvanlar komşu hakkı diye bir şey bilmez! Nasıl iyi demiş miyim?”
(Kaynak: Vehbi Vakkasoğlu, Osmanlı’dan
Cumhuriyete İslâm Âlimleri, s. 51-71)
|