İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe Hazretleri, bir gün yanında birkaç arkadaşıyla otururken, önlerinden bir adam geçti. Ebû Hanîfe hazretleri, yanındakilere şöyle dedi:
“Bu giden adam hakkındaki ferâsetimi söyleyeyim mi?”
Hepsi merak ederek atıldılar:
“Söyle!” dediler.
Ebû Hanîfe Hazretleri anlatmaya başladı:
“Bu adam, bu şehrin yabancısıdır, muallimdir ve koynundaki bohçada tatlı vardır.”
İmâmın yanındakiler hemen adamın yanına gittiler. İmâm’ın söylediği hususları sordular. Aynen İmâm’ın dediği gibi çıktı. Adam yabancıydı, muallimdi ve çıkınında da bal vardı. İmâm’ın arkadaşları buna hayret ettiler. İmâm’a sordular:
“Yâ İmâm! Bunu nasıl anladınız?”
Ebû Hanîfe Hazretleri, şöyle cevap verdi:
“Adama dikkat ettim, merakla sağına soluna bakıyor, hâlinde değişmeler oluyordu. Bunlan anladım ki, bu memleketin yabancısıdır. Yine gördüm ki, çocuklara rastgeldiğinde onlara dikkatlice bakıyor, onlarla alâkadâr oluyor. Bundan da muallim olduğunu anladım. Ve yine gördüm ki koynundaki çıkına sinekler girip çıkıyor, etrafında sinekler uçuşuyor. Sinekler tatlıyı severler. Buradan, koynunda tatlı bir yiyecek olduğunu anladım.”
|