Türkiye’deki siyaseti düşündüğüm zaman aklımda bir anı canlanır:
CHP’li bir arkadaş Karadeniz’de seçim çalışması yapıyormuş.
Bir köye giderken yolda, iki koca kova içinde su taşıyan, zorlukla yürüyebilen yaşlı bir kadın görmüş.
Hemen yardımına koşmuş.
“Ana” demiş “Sen yorulma ben şu suları taşıyıvereyim evine kadar.”
Kadıncağız “Allah senden razı olsun evladım!” diyerek kovaları vermiş.
Ana önde, bizim arkadaş peşinde, tepeye tırmanıp kadının kulübemsi evine varmışlar. Bu arada bizim arkadaşın da nefesi tükenmiş tabii.
Kadıncağız ona dualar etmiş, “Tuttuğun altın olsun evladım” diye sırtını sıvazlamış.
Bizim arkadaş “Ben CHP’den geliyorum anacığım. Artık oyunu bize atarsın!” deyince kadın bir kızmış, bir kızmış.
“Tüüüü” demiş “Bu su da mundar oldu desene. Şimdi yine çeşmeye gitmem lazım.”
Sonra bizim arkadaşın şaşkın bakışları arasında iki kova suyu toprağa dökmüş. Bizimkini de kovmuş oralardan.
(...)
Gelin de bu halka derdinizi anlatın bakalım.
Vatan, 17.9.2008
|