İddianamede, Türk Ortodoks Kilisesinde bulunduğu belirtilen “Derin Ergenekon' belgesinin içeriği hakkında bilgi verilirken, belgede “Özel Kuvvetler Komutanlığının Ergenekon'un gözbebeği olduğu, hatta Atatürk'ün dahi kendi örgütlerinin tarikatvari ve dinî yapısının içerisinde olduğu, ancak bunun henüz açıklanmasının zamanı gelmediğinden açıklanmaması gerektiği şeklinde ibarelerin bulunduğu” ifade ediliyor.
ASKERî GÖREVLİ ŞAHISLARLA İRTİBAT
“Ergenekon terör örgütünün yönetimindeki sivil toplum kuruluşları yönetici ve üyelerinin birçok askerî görevli şahıslarla irtibatlarının bulunduğu anlaşılmaktadır” denilen iddianamede, ele geçirilen patlayıcı maddeler, suikast silâhları, el bombaları ve silâhlardan yeterli sayıda örgüt elemanının silâhlı olduğunun anlaşıldığı tesbitine yer veriliyor.
Ergenekoncular: Atatürk de bizden
ERGENEKON DÂVÂSI İDDİANAMESİNDE, TÜRK ORTODOKS KİLİSESİ’NDE YAPILAN ARAMADA, ELE GEÇİRİLEN BİR BELGEDE, ÖRGÜT MENSUPLARININ “ATATÜRK’Ü DAHİ KENDİ ÖRGÜTLERİNİN TARİKATVARİ VE DİNÎ YAPISININ İÇERİSİNDE OLDUĞUNA YÖNELİK” İFADELERE RASTLANDIĞI BELİRTİLDİ.
İSTANBUL 13. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen ‘’Ergenekon’’ davası iddianamesi birçok faili muçhul olaya ışık tutacak nitelikte gözürüyor. İstanbul Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz, Nihat Taşkın ve Mehmet Ali Pekgüzel tarafından hazırlanan ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 2 bin 455 sayfalık iddianame kapsamında 86 sanık, ‘’silahlı terör örgütüne üye olmak’’, ‘’silahlı terör örgütüne yardım etmek’’, ‘’cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs’’, ‘’Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı halkı silahlı isyana tahrik’’, ‘’patlayıcı madde bulundurmak, atmak ve bu suçları azmettirmek’’, ‘’Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet gazetesine patlayıcı madde atmak suçlarına azmettirmek’’, ‘’devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek, kişisel verileri kaydetmek’’, ‘’askeri itaatsizliğe teşvik’’, ‘’halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik’’ ve benzeri suçlamalar kapsamında yargılanacak.Son operasyonlarda yakalanan ve soruşturması süren şüphelilere ilişkin ek iddianame düzenlenebilecek.
İddianamenin birinci bölümünde ‘’soruşturmanın özeti’’ başlığı altında ‘’Ergenekon örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT ile ilgisi’’ irdelendi. İddianamede Ergenekon örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile ilgisinin bulunmadığı belirtildi.
‘’KİLİSE’DE NELER ELE GEÇTİ’’
İddianamede, Sevgi Erenerol’un basın sözcülüğünü yaptığı ve örgütsel içerikli toplantıların yapıldığı Türk Ortodoks Kilisesinde ele geçirilen bir belge ile ilgili şu düşünceler sıralandı: ‘’Yunanistan’a ait olduğu anlaşılan çok sayıda hisse senedi, bono ve değerli kağıt türünde belgelerin bulunduğu, ayrıca kilisedeki kasanın içinde ... ‘Derin Ergenekon’ dokümanı ve bazı üniversitelerdeki öğretim üyeleri ile ilgili ‘kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin’ fişlemelerin yapıldığı ‘Selçuk’ isimli word belgelerini içeren CD ele geçirildiği, ‘Derin Ergenekon’ belgesi içeriği incelendiğinde Ergenekon’un gizli yapılanması ve gizliliğin derecesi, yer altı yapılanmaları ve tarihsel gelişimiyle, Alpler Alperenler olarak adlandırılan örgütsel konumdaki kişilerin Türk Ordusuna sızmaya çalıştıkları ve gizlilik gereği bazı şeylerin açıklanmamasının gerektiği, Özel Kuvvetler Komutanlığının Ergenekon’un göz bebeği olduğu, hatta daha da ileri gidilerek Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün dahi kendi örgütlerinin tarikatvari ve dini yapısının içerisinde olduğu ancak bunun henüz açıklanmasının zamanı gelmediğinden açıklanmaması gerektiği şeklinde ibarelerin bulunduğu görülmüştür.’’
VELİ KÜÇÜK VE ÖRGÜTÜN DEŞİFRESİ
İddianamede, ‘’Veli Küçük ve Mehmet Fikri Karadağ-Kuvayı Milliye Derneği (1919) ve Milli Güç Birliği’’ konusu da ele alındı. Bu dokümanlarda, Ergenekon terör örgütünün amaçlarına ulaşabilmek İçin örgüt üyelerine verilen görevler gereği devletin ele geçirilmesi ve kendi amaçları doğrultusunda yönetilmesinin temini için herkese görev vererek, ayrı ayrı yapılanma ve yayılma planlarının yapıldığı anlatılan iddianamede, bu belgelerin örgüt tarafından kabul edilmesini müteakip uygulamaya konulduğu kaydedildi.
‘’ŞOK SUİKAST VE CİNAYETLER...’’
İddianamede, Şüpheli Paşa (kod) M. Fikri Karadağ ve Hüseyin Görüm’ün yönetimindeki Kuvayı Milliye Derneği (1919) etrafında örgütlenen grubun da Türkiye’de şok suikast ve cinayetler planladıklarının anlaşıldığı ifade edildi. İddianamede ‘’Ergenekon terör örgütünün amacına ulaşabilmek için Danıştay suikastını gerçekleştirdiği gibi birçok suikastı da planladıgı ele geçirilen belgeler, iletişim tespit tutunakları, bir kısım şüpheli ve tanık beyanlarından anlaşılmıştır’’ denildi. İddianamenin ‘’Örgütlenme Eylem ve Faaliyet Alanları’’ başlıklı bölümünde, örgüt belgeleri ve elde edilen delilerden, ‘’Ergenekon terör örgütü’’nün değişik alanlarda örgütlenmek ve taban oluşturmak için faaliyetlerde bulunduğu, örgütlenmeye masonik Bilderberg örgütü, Alman Nazi örgütlenişi, İngiliz istihbaratının örtülü örgütlenme modelleri ve bazı Avrupa ülkelerinin sivil toplum örgütlenişleri ile Doğu kaynaklı bazı istihbarat ve siyasal örgütlenmelerinin kaynaklık ettiği, buna göre yapılan örgütlenmenin tespit edilen faaliyetlerine yer verildi. Sanıkların telefon görüşmeleri, MSN ile yazışmaları, elektronik postaları, bu görüşmelere ilişkin beyanları, polis ve savcılık ifadelerine yer verilen iddianamede, gizli tanıklar da ‘’Dilovası’’ ve ‘’Deniz’’ gibi kod isimler, rakamlar ve alfabetik harflerle anıldı. ‘’Ergenekon terör örgütü’’nün amacına ulaşabilmek için Danıştay suikastını gerçekleştirdiği gibi birçok suikastı da planladıklarının ele geçirilen belgeler, iletişim tespit tutanakları, bir kısım şüpheli ve tanık beyanlarından anlaşıldığı belirtildi. İddianamede şunlar kaydedildi: ‘’Veli Küçük’ün zaman zaman örgütün karargahı konumunda olan Türk Ortodoks Kilisesi’nde açık ve gizli toplantılar düzenlediği, örgütün gerçekleştirdiği birçok toplumsal gösteri ve basın açıklamalarına katıldığı, alınan gizli tanık beyanlarından yakın tarihimizde ülkemizde ciddi kaos ve gerginlik oluşmasına neden olan birçok faili meçhul olayların planlayıcısı ve azmettiricisi olduğu, tüm bu eylem ve faaliyetlerini etrafındaki mafya gruplarına ya da suikast timlerine yaptırdığı, bu ilişkilerini de halen sürdürdüğü anlaşılmaktadır.’’
’’İLHAN MEDYA'NIN BAŞINA’’
Mevcut telefon görüşmelerinde, şüpheli İlhan Selçuk’u oluşturulacak medya güç birliğinin başına geçirilmesi kararının alındığının anlaşıldığı belirtilen iddianamede, ‘’Türk Metal Televizyonu, Kanal Türk, Ulusal TV, ART TV ve Başkent TV’nin tüm yönetiminin İlhan Selçuk’un liderliğinde yönetilmesi için bu bölüm uzmanı Kemal Alemdaroğlu tarafından hazırlanan projenin uygulamaya sokulmak istendiği açıkça anlaşılmaktadır’’ denildi. İddianamede, sanık Doğu Perinçek’in aynı zamanda askeri yapılanma ile de irtibatlı bulunduğunun anlaşıldığı kaydedildi.
ERGENEKON’UN TERÖR ÖRGÜTLERİYLE
BAĞLANTISI
Ergenekon dokümanında gerektiğinde ‘’naylon terör örgütü kurulmalı ve yabancı istihbarat örgütlerinin kurguladıkları oyunda mutlaka yer alınmalı’’ şeklinde prensipler sıralandığı belirtilen iddianamede, örgütün terör örgütlerinin yok edilmesini değil, kontrol altına alınıp örgüt adına kullanılmasını benimsediği kaydedildi. İddianamede şöyle devam edildi: ‘’Bu konuda Veli Küçük ve Ümit Oğuztan’tan çıkan ‘Panzehir’ isimli dokümanda, PKK’nin tamamen tasfiye edilmesi yerine, Abdullah Öcalan ile işbirliği yapılıp bizzat Ergenekon terör örgütü içerisinde bulunan kendilerince genç subay olarak tabir ettikleri, muhtemelen örgüt adına çeşitli askeri kurumlara sızmış örgüt üyelerinin PKK’nın üst düzey yönetici kadrolarının yerlerine getirilmesi öngörülmüş, ayrıca bu belgede Abdullah Öcalan’ın emekli olmadığı ve emekli olmayı da istemediği belirtilmiş ve örgütle arasındaki irtibatlarının boyutunu açıkça anlaşılmaktadır.’’ Ayrıca dosyadaki mevcut delillerden sanık Doğu Perinçek, Ferit İlsever ve Hayati Özcan’ın PKK kamplarında terör örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan’la birçok fotoğrafının bulunduğu belirtiildi. İddianamede, sanıkların DHKP/C ve HİZBULLAH örgütleriyle doğrudan bağlantılarının bulunduğu belirtildi. Ergenekon iddianamesinde, Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanması ve Danıştay saldırılarının ‘’Ergenekon’’ terör örgütünün planlaması ve azmettirmesi ile gerçekleştirildiğinin tespit edildiği anlatıldı.
ŞEHİT CENAZELERİNDEKİ PROVOKATİF
EYLEMLER
‘’Ergenekon’’ örgütü amaçları doğrultusunda toplu eylem ve gösteriler yaptıklarının anlaşıldığı dile getirilen iddianamede, özellikle son yıllarda Türk-Kürt çatışması çıkarmaya yönelik toplu gösteri yürüyüşleri bayrak eylemleri, şehit cenazelerindeki provakatif eylemlerin de ‘’Ergenekon’’ örgütü tarafından organize edildiğinin açıkça anlaşılmakta olduğu belirtildi. Soruşturma kapsamında alınan bir kısım ifadeler, elde edilen deliller, iletişim tespit tutanakları ve dijital incelemelerde, örgütün yakın tarihteki eylemleri ve eylem tarzlarının kısmen de olsa anlaşıldığı dile getirilen iddianamede, ‘’9 No’lu gizli tanık ifadesinde; 1995 yılında ilimiz Gaziosmanpaşa ilçesi Gazi Mahallesi’nde meydana gelen kahvehane tarama ve adam öldürme olaylarının bizzat Veli Küçük’ün talimatı ile gerçekleştirildiğini,Hablemitoğlu’nun öldürülmesi olayının yine Veli Küçük’ün talimatı ile yapıldığını beyan etmiştir’’ denildi.
Yapılanmanın amaç ve yöntemlerinin de anlatıldığı iddianamede, şöyle devam edildi:‘’Genel olarak devletin kademelerine sızıp devleti ele geçirmek, harici olarak devlet kurumlarını anayasal kurum ve kurallar dışında kontrol altına almak, devleti ve anayasal düzeni kanunlarda olmayan yöntemlerle gizlice yönetmek ve bu konuda devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturacak eylemler ve şok suikastlar düzenlemek, askeri müdahale ortamı oluşturmak suretiyle, beğenmedikleri ülke yöneticilerini ve TBMM üyelerinin görevlerini yapmalarını engellemeye yönelik, terör yöntemlerini uygulayıp halkı Hükümete karşı silahlı isyana tahrik ve teşvik etmek suretiyle amaçlarına ulaşmayı planlayan Ergenekon yapılanmasının 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nda tarif edilen silahlı terör örgütü niteliğinde olduğu açıkça anlaşılmıştır.’’
Derin devlet tanımının aksine olarak ‘’Ergenekon’’ terör örgütünün soruşturma kapsamında elde edilen deliler ve belgelerinden devletin çıkar ve menfaatlerinden çok, kendi ideolojik görüşlerinin hakim olması ve devleti demokratik olmayan yollardan baskı, sindirme terör yöntemleri kullanılarak yönetmeyi amaçladığı belirtilen iddianamede, ‘’Ayrıca örgüt bu yolda etkin olabilmek ve gizli hakim güç konumunu sürdürebilmek için Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk Milleti’nin göz bebeği olan TSK, MİT, yargı, istihbarat birimleri, Emniyet teşkilatından başka siyasi partilere kadar sızmayı amaç edindikleri görülmektedir’’ denildi. Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden ‘’Ergenekon’’ terör örgütünün uzun yıllardır Türkiye’de faaliyet gösterdiğine dikkat çekilerek, örgütün 1999 yılında re-organizasyonuna ihtiyaç duyuarak yeniden yapılandığı ifade edildi. Çeşitli kaynaklardan edinilen bilgilere göre NATO’nun komünizmle mücadele amacıyla birçok ülkede kurduğu bu örgütlerin zaman içerisinde amaçlanın dışına çıktığı ve bir kısım kişi ve zümrelerin kendi amaç ve ideolojilerini gerçekleştirmek için kullandıkları birer terör örgütüne dönüştüğü anlatılan iddianamede, dünyadaki birçok ülkenin İtalya örneğinde olduğu gibi bu oluşumlarla gerekli mücadeleyi yaptığı ve bunu başardıklarında ‘’hukuk devleti’’ olabildikleri vurgulandı.
NATO TESİSLERİNE SALDIRI EYLEM
PLANLARI
İddianamede, örgütsel içerikli delillerin elde edilmesi amacıyla mahkemeden alınan arama kararlarına istinaden aramalar yapıldığı anlatıldı. Aramalarda, Hayati Özcan’ın İzmir’deki iş yeri ve ikametinde elde edilen CD’de, İzmir Şirinyer’deki NATO müttefik kuvvetlerine ait karargahta çalışan tüm görevlilere ait kimlik bilgileri, kimlik kartlarının renkli taranmış suretleri, çalışan tüm şahısların imzalarının dijital ortamda taranmış hali, binalar ile tesislerin resimleri ve NATO üst düzey komutanlarından bazılarının aile fertlerinin fotoğraflarının bulunduğu kaydedildi. İddianamede, ‘’CD’de başka bilgi ve belgelerin de bulunduğu, NATO tesislerinin açık parkı önündeki dairenin kiralanması ve 6 aylık kirasının peşin ödenmesine ilişkin ibarenin yer aldığı anlatılarak, NATO tesislerine muhtemel bir sabotaj düzenlenmesine ilişkin patlama ve patlama sonrası yangın musluklarının nasıl devre dışı bırakılacağına kadar ayrıntılı hazırlanmış plan, kroki ve fotoğrafların bulunduğu, fotoğraflar üzerinde birçok işaretleme yapıldığı, güvenlik açısından zayıf yerlerin işaretlendiği, bu düzenleme ve projelerin 2007’nin Şubat-Mart aylarında yapıldığının anlaşıldığı’’ belirtildi.
|