CHP lideri Deniz Baykal, CNN Türk’te dün Fikret Bila ve Murat Yetkin’in sorularını yanıtlarken, AKP’nin kapatılması halinde erken seçime gidilmesi yerine ‘yasaklı’ olmayanların kuracağı yeni partiyle Meclis’in görevini sürdürebileceği mesajını verdi.
Seçim konusunda yan çizen Baykal şunu söyleyemedi:
“Anayasa Mahkemesi AKP’yi kapatırsa -DTP hakkında da benzer sonuç çıkabilir- 22 Temmuz’da halkın oylarıyla sağlanan demokratik meşruiyet ve Meclis’in temsil niteliği savunulamaz hale gelir. Bu durumu biz de bir hukuk darbesi sayar ve ertesi gün seçim teklifini başkanlığa sunar, halkı sandığa çağırırız.”
Baykal’ın demokratik bir meydan okuma yerine, ‘Partiler kurulur, kapatılır, ne var bunda?.. 8 aylık Meclis seçime mi gidermiş!’ sözleriyle topu taca atması inanılmazdı. Murat Yetkin’in hayreti ekrana, ‘Normalde seçimi isteyen tarafın muhalefet olması gerekmez mi?’ şeklinde yansıdı. CHP lideri ise, ayrı telden çalıyordu ve kapatılmanın eşiğindeki AKP’nin Başbakan Erdoğan’a ‘dokunulmazlık’ kazandırmak üzere seçim gitmeyi amaçladığını savunuyordu.
Belli ki, CHP liderinin aklında ‘28 Şubatvâri’ bir model var.
AKP kapatılacak, 40’a yakın milletvekilinin üyeliği düşürülecek, Başbakan Erdoğan hem yasaklanacak hem de ‘dokunulmazlığı’ kalktığı için yolsuzluk-usulsüzlük iddialarından ‘Yüce Divan’da yargılanacak. Siyasi yaşamı bitecek!
Oysa Anayasa Mahkemesi’nin AKP ve DTP’yi kapatması halinde demokrasinin ağır bir yara alacağı kesindir. Bu süreç Türkiye’yi AB’den uzaklaştıracağı gibi, ‘demokrasi ligi’nde de küme düşürecektir. Parlamentonun henüz birinci yılını bile doldurmadığının bir anlamı kalmayacak ve 22 Temmuz seçimleriyle oluşan parlamento 12 Eylül’ün ‘Danışma Meclisi’ne benzeyecektir.
Özgürlükçü sol bir partinin, -sosyal demokratlığı tartışmalı olsa da- CHP’nin, iktidar olmak için yargıçlar ve generallere sığınmak yerine halka güvenmesi, ‘Seçime gidersek iktidara geliriz ve Türkiye’nin derinleşen ekonomik siyasi krizini sivil bir programla biz çözeriz’ demesi gerekmiyor mu?
CHP bunu söyleyemediği için ‘içeride ve dışarıda’ adı demokratik seçenekler arasında geçmiyor!
Nisan sonunda CHP’nin kurultayı yapıldı. Deniz Baykal, üç saat süren bir konuşma yaptı. Ancak kürsüden ‘iktidar’ sözcüğünü kullanmadan indi. Üç saat konuşup tek kelimeyle bile ‘iktidar’ olasılığından söz etmemek ana muhalefet partisine yakışır mı?
CHP politbürosu iktidarı istemiyor!
Bu kadronun seçim yoluyla iktidara gelme iddiası ve cesareti yok. Olsaydı Cumhurbaşkanlığı krizinde 27 Nisan ‘e-muhtırası’na açıkça karşı çıkarlar ve 22 Temmuz 2007 seçimlerine kazanmak üzere girerlerdi.
CHP cephesinde değişen bir şey yok, bugün de seçime değil, ‘darbe’ye oynuyorlar!
Milliyet, 14 Haziran 2008
|