Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Sanki ‘paralel’ bir hükümet konuşuyor

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un Harp Okulu’nun yeni öğretim yılı açılış töreninde yaptığı konuşma anayasa ve Malezya tartışmalarına rağmen medyada kendine yer bulacak kadar önemliydi.

Başbuğ, PKK meselesini anlatırken, ilk defa, alışılmışın dışına çıkarak devletin bu konudaki hatalarını da ortaya koyan bir konuşma yaptı.

Komutan ayrıca, PKK’nın hâlâ bitirilememesinin sebeplerini de sıraladı. Geleceğin genelkurmay başkanı en büyük sebep olarak bakın neleri gösterdi:

- Güvenlik-istihbarat ve siyaset kurumları arasındaki diyalogsuzluk ve koordinasyonsuzluk.

- Toplumdaki kavram kargaşası

- PKK gibi terör örgütleriyle mücadelenin uzun soluklu olması..

Aslında güvenlik-istihbarat ve siyaset kurumlarıyla koordinasyonu ve diyalogu sağlamak, askerle de konuşarak hükümetin ve sivil kurumların görevi. Türkiye’de askerler, sivil siyasete müdahil oldukça ve hükümetin görev alanlarına tasallutta bulundukça bunun sağlanması neredeyse imkansız.

‘Toplumdaki kavram kargaşası’ olarak ifade edilen saptama ise, teröre karşı topyekün mücadelede herkesin askerlerin aldığı kararların ve çizdiği yolun peşinden gitmesi anlamına geliyor olmalı.

Bu, konunun özgürce tartışılmasının ve meseleye yeni açılımlar getirilmesinin önünün kesilmesi demek. Herkesin aynı şiekilde düşünmesini istemek demek.

Başbuğ’un sıraladığı sebepler içinde belki de en ilginci sonuncusu. Gerçekten de PKK meselesi, Kürt meselesi gibi bir meselenin çözümü tabii ki kısa vadelerde gerçekleşemez. Hele de böyle bir meseleye sadece asayişi sağlamak işi ve güvenlik açısından bakılırsa hiç bir sonuç alınamaz.

Başbuğ bu noktada meselenin bütün mücadeleye, dökülen onca kana ve ölen onca asker ve PKK’lıya rağmen çözülemeyişini kabul ediyor. Bu yeni bir şey.

Buna karşılık komutan meseleye güvenlik meselesi olarak bakmaya devam ediyor.

Oysa bu nedenlerle bu mesele neredeyse Türkiye’nin meselesi olmaktan çıkmak üzere. Bölgenin, Ortadoğu’nun, hatta dünyanın meselesi oldu.

Gerçi Başbuğ konuşmasında şunları da söyledi: “Terörle mücadele ne tam askeri ne tam politik boyuttadır. Sorunların hem politik hem de askeri boyutları vardır...”

Böyle derken, bu mücadeleyi ancak asker-sivil işbirliği ile çözmenin mümkün olabileceğine değinmek istediği sanılabilir.

Ama bu da, askerler ülke yönetimi üzerindeki vesayetlerinden vazgeçmediği sürece tek boyutlu bir işbirliği ve uzlaşı olmaktan öteye gidemiyor. Neden gidemediğini ve onca darbe yemesine ve lideri cezaevinde olmasına rağmen PKK’nın hala Türkiye’de ve hatta Bölge’de ağırlığını sürdürüyor olmasının nedenlerini bakın Başbuğ nasıl sıralıyor:

1. Bölgedeki gelişmelerin sürekli şekilde PKK’nın beslenmesine ve gelişmesine yardımcı olması.

(İran-Irak savaşı, Kuzey Irak’taki Halepçe Katliamı, Birinci Körfez Savaşı, 2’inci Irak Savaşı)

2. Tüm askeri kayıplara rağmen, örgütün silahlı kadrosuna katılımların engellenememesi

3. Terör eylemlerinin azaldığı bazı dönemlerde (1999-2004) örgütün bittiği yanılgısına düşülmesi.

Görüldüğü gibi bir açıklık bulunmuyor. Bir yandan PKK’nın gelişmesi neredeyse ağırlıklı olarak sınırlarımız dışındaki gelişmelere bağlanmak isteniyor.

Diğer taraftan onca kayıplara rağmen örgüte katılımların devam ediyor olmasının sebepleri dikkate alınmıyor. Bu meselenin siyasal, toplumsal hatta ekonomik nedenlerine eğilmekten kaçınılıyor.

Sanki PKK ya da Kürt meselesi İran-Irak savaşıyla başlamış gibi bir anlayışın resmiyet kazanması isteniyor. Oysa meselenin geçmişi çok eskilere dayanıyor.

Başbuğ, örgüt militanlarının sınırların ötesine çekildiği ve çözüm için uygun bir ortamın oluştuğu 1999-2004 döneminden yararlanılmadığını söylüyor. Buna karşılık militanların dağdan inip toplumsal hayata katılmasıyle meselenin çözüm sürecine girmesi yolunda atılacak olası adımları kimlerin engellediğine değinmiyor. Bana göre bu açıklama bazı gerçekleri içerse de meselenin çözümünü isteyen bir yaklaşımın ifadesi değil. Zaten Başbuğ konuşmanın sonraki bölümlerinde asıl meselenin PKK değil, Kuzey Irak’ta Kürtlerin devlet kurma ihtimalleri olduğunu açık açık söylüyor.

“Kürtlerin devlet kurması Türkiye’yi bölünmesiyle sonuçlanır” diyor.

Hatta bu uğurda ABD ile karşı karşıya gelmeyi bile göze aldıklarını ifade ediyor. Bu aslında Türkiye’nin gelecek dönemdeki dış politik yaklaşımlarının tamamen değişmesi sonucunu doğurabilecek bir politika değişikliğinin ilanı demek. Ama bu duyurudan, anlaşılıyor ki hükümetin haberi yok. Hükümet böylesine önemli bir meselede susuyor.

‘Paralel hükümet’ ise konuşuyor.

Hükümet bakalım ne zaman iktidar olduğunu hatırlayacak?

Yeni Şafak, 28 Eylül 2007

Koray DÜZGÖREN

29.09.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Kemalist savunma refleksi

  Darbeci generaller Burma’yı ‘kurtarmaktan’ vazgeçer mi?

  Zorunlu din dersi

  Sanki ‘paralel’ bir hükümet konuşuyor

  Dindarlar, en büyük zararı AKP’den görüyor


 Son Dakika Haberleri