Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Mehmet Keskin, günümüzde insanların dünyevileştiğini savunarak, ‘’Varlıklı kimseler yoksulların ıztıraplarından habersiz, lüks bir ortam içinde, müreffeh bir hayat yaşıyor. Oysa İslâmiyet bunun Müslüman’a yakışmayan bir hayat tarzı olduğunu ifade ediyor’’ dedi.
Keskin, yaptığı açıklamada, zekâatın ‘’zenginlik sınırından sonra verilmesi gereken dini bir vergi’’ olduğunu söyledi. Zekâtın, İslâm’ın 5 temel şartından biri olduğunu belirten Keskin, zekâtın, kişinin kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin 1 yıllık temel ihtiyaçlarından fazla olan malı için verilmesi gerektiğini kaydetti.
Toplumsal olarak zekâtın pek çok faydaları olduğunu anlatan Keskin, zekât vermenin yoksulla zengin ardasında oluşabilecek düşmanlığın da önüne geçtiğini belirtti. Zekâtın yoksulla zengin arasında bir dayanışma ortamını sağladığını kaydeden Keskin, zekatın ayrıca insanları cimrilikten koruduğunu da söyledi. İslâm dininde zekâtın çok önemli bir yeri olduğunu ifade eden Keskin, sözlerine şöyle devam etti: “Zamanımızda insanlar dünyevileşti. Birbirinden habersiz kalıyorlar. Varlıklı kimseler yoksulların ıztıraplarından habersiz lüks bir ortam içinde, müreffeh bir hayat yaşıyor. Oysa İslâmiyet bunun Müslüman’a yakışmayan bir hayat tarzı olduğunu ifade ediyor. ‘Komşusu aç yatarken, kendisi tok yatan bizden değildir’ diyerek yoksullarla ilgilenmeyen kişileri şiddetle kınıyor.’’
“ZEKÂT, YOKSULU RENCİDE
ETMEDEN VERİLMELİ’’
Keskin, kişinin zekât verdiği insanın gerçekten muhtaç olup olmadığına dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Zekâtın muhtaçların hakkı olduğunu belirten Keskin, ihtiyacı olmayan birine zekat verilmesi durumunda haksızlık yapılmış olunacağını kaydetti.
Zekât verirken yoksulun onurunu rencide eden davranış ve sözlerden de kaçınmak gerektiğini vurgulayan Keskin, ‘’Zekât, yoksulu rencide etmeden, en uygun şekilde verilmeli. Bazen başkalarının yanında verenler de oluyor. Bu yoksulu rencide eden, uygunsuz bir davranıştır. Zekâtı göstermeden, duyurmadan, gizlice vermekte yarar vardır’’ dedi.
|