|
|
|
Diyanet: İnsanlar dünyevîleşti |
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Mehmet Keskin, günümüzde insanların dünyevileştiğini savunarak, ‘’Varlıklı kimseler yoksulların ıztıraplarından habersiz, lüks bir ortam içinde, müreffeh bir hayat yaşıyor. Oysa İslâmiyet bunun Müslüman’a yakışmayan bir hayat tarzı olduğunu ifade ediyor’’ dedi.
Keskin, yaptığı açıklamada, zekâatın ‘’zenginlik sınırından sonra verilmesi gereken dini bir vergi’’ olduğunu söyledi. Zekâtın, İslâm’ın 5 temel şartından biri olduğunu belirten Keskin, zekâtın, kişinin kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin 1 yıllık temel ihtiyaçlarından fazla olan malı için verilmesi gerektiğini kaydetti.
Toplumsal olarak zekâtın pek çok faydaları olduğunu anlatan Keskin, zekât vermenin yoksulla zengin ardasında oluşabilecek düşmanlığın da önüne geçtiğini belirtti. Zekâtın yoksulla zengin arasında bir dayanışma ortamını sağladığını kaydeden Keskin, zekatın ayrıca insanları cimrilikten koruduğunu da söyledi. İslâm dininde zekâtın çok önemli bir yeri olduğunu ifade eden Keskin, sözlerine şöyle devam etti: “Zamanımızda insanlar dünyevileşti. Birbirinden habersiz kalıyorlar. Varlıklı kimseler yoksulların ıztıraplarından habersiz lüks bir ortam içinde, müreffeh bir hayat yaşıyor. Oysa İslâmiyet bunun Müslüman’a yakışmayan bir hayat tarzı olduğunu ifade ediyor. ‘Komşusu aç yatarken, kendisi tok yatan bizden değildir’ diyerek yoksullarla ilgilenmeyen kişileri şiddetle kınıyor.’’
“ZEKÂT, YOKSULU RENCİDE
ETMEDEN VERİLMELİ’’
Keskin, kişinin zekât verdiği insanın gerçekten muhtaç olup olmadığına dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Zekâtın muhtaçların hakkı olduğunu belirten Keskin, ihtiyacı olmayan birine zekat verilmesi durumunda haksızlık yapılmış olunacağını kaydetti.
Zekât verirken yoksulun onurunu rencide eden davranış ve sözlerden de kaçınmak gerektiğini vurgulayan Keskin, ‘’Zekât, yoksulu rencide etmeden, en uygun şekilde verilmeli. Bazen başkalarının yanında verenler de oluyor. Bu yoksulu rencide eden, uygunsuz bir davranıştır. Zekâtı göstermeden, duyurmadan, gizlice vermekte yarar vardır’’ dedi.
|
/ ANKARA
19.09.2007
|
|
|
Gerçeklerden kopuk |
Başörtüsü yasağını kaldırma girişimlerinin tekrar gündeme gelmesi üzerine Anayasa Mahkemesi Başkanlığı ve Adalet Bakanlığı gibi önemli makamlarda görev yapmış kişilerce dile getirilen “Kıyafet serbest olursa çarşaf, sarık ve cübbe de girer” veya “Türbanlılar başı açıkları üniversiteye sokmaz” itirazları, hem bireysel tercihlere saygısızlık, hem sosyal gerçeklerden kopukluk, hem de derinlere işlemiş bilinçaltı korkuların ifadesi olarak yorumlanıyor.
Korku senaryoları
Hiçbir dayanağı olmayan, ispat edilemeyen, aksine yalanlanan “zorunlu namaz molası” örneğinden hareketle üretilen korku senaryoları da aynı psikolojinin yansıması olarak değerlendirilirken, hem dini bilmeyen, hem de dinî hayatın hassas konularında rastgele fikir yürütüp eleştiri getiren insanların “dinsizlikle suçlanma” korkusundan söz etmeleri de dikkat çekiyor ve bu temelsiz korkularla özgürlükleri engelleme çabalarının yersizliği vurgulanıyor.
|
19.09.2007
|
|
|
Çiçek: Anayasayı aceleye getirmeyiz |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, anayasayı aceleye getirmeyeceklerini, ama bu meseleyi çok daha fazla uzatmanın, iki üç sene sonraya bırakmanın da Türkiye'ye birşey kazandırmayacağını ifade ederek, “Ümit ederiz ki 2008 yılı anayasanın değiştiği, bu mânâda sorunların geride bırakıldığı yeni bir yıl olur diye düşünüyorum’’ şeklinde konuştu.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, ‘’Daha metin ortaya çıkmadan bir kısım gerilim noktaları harekete geçirilmeye çalışılıyor. Bunlardan uzak bu metni, bu çalışmayı yapmamız lâzım. Biz iyi niyetle çalışıyoruz. Herkesin rahatlıkla tartışabileceği bir metni kamuoyunun önüne koymaya çalışıyoruz’’ dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, yeni anayasa taslağı çalışmalarını değerlendirirken, ‘’Bizim şu anda üzerinde çalıştığımız bir taslaktır. Hatta taslağın taslağıdır, öyle ifade edilebilir’’ dedi.
Yardımcısı Cemil Çiçek, üzerinde çalışılan yeni anayasa taslağının, AKP’liler için yapılan bir çalışma olmadığını, AKP’ye bir anayasa hazırlamadıklarını kaydederek, ‘’Biz Türkiye için bir anayasa yapma çabası ve gayreti içerisindeyiz’’ dedi.
Çiçek, şunları kaydetti: “Anayasa taslağı çalışmalarının Hükümet’te görüşülmesinin sebebi şudur; 1 Ekim’den itibaren TBMM yeni dönem çalışmalarına başlayacaktır.
Tabiatıyla hem Hükümet programında hem parti olarak seçim beyannamemizde dile getirdiğimiz, topluma vadettiğimiz hususlar var. Ayrıca geçen dönemde TBMM Genel Kurulu’na inmiş 140 tane tasarı var. Kamuoyunun da bu tasarıların, hiç olmazsa önemli bir kısmıyla ilgili olarak büyük beklentileri ve talepleri var. Dolayısıyla şimdi biz bu tasarıları çıkarırken yürürlükteki anayasayı dikkate alıyoruz. Aksi halde anayasaya aykırılık iddiasıyla karşı karşıya kalıyoruz. Esas karşılaştığımız sıkıntı mevcut anayasanın Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılayamadığı. Bir çok reformları anayasadaki mevcut hükümler sebebiyle ya yürürlüğe koyamıyoruz ya askıya alıyoruz veya anayasadaki bu hükümler reform niteliğinde düzenlemeler yapılmasını imkânsız kılıyor. Bu nedenle bu yeni anayasanın bir an evvel ülkenin gündemine gelmesi tabiatıyla yasama çalışmaları açısından önem arz ediyor.’’
Taslağın taslağı niteliğindeki bir kısım çalışmalar kamuoyuna yansıdığında ‘’hemen bir karşı duruş, katkı yerine ön yargılardan hareket ederek yerli yersiz Türkiye’de gerilimlere sebebiyet verildiğini ya da verilmek istendiğini’’ ifade eden Çiçek, şöyle konuştu: “Onun için bizim kamuoyundan beklentimiz, arzumuz sizin aracılığınızla evvela bunun bir taslak olduğunun peşinen anlaşılmasıdır. İkincisi bu çalışmaların Türkiye için olduğunun iyice bilinmesidir. Üçüncüsü hiçbir konuda ‘bizim dediğimiz budur bu böyle olacaktır’ tarzındaki bir yaklaşım içerisinde değiliz, olmayacağız. Bunu açıkça ifade ediyoruz. Çünkü bu taslak çıktıktan sonra en başta siyasi partilerimiz, konuya ilgi duyan sivil toplum örgütleri, üniversitelerimiz, meslek odalarımız dahil olmak üzere herkesin katkısına açıktır. Biz bu katkıyı bekliyoruz.’’
‘’Türkiye’nin temel sorunlarının bir kısmı Anayasa’dan kaynaklanıyor’’ diyen Çiçek, bu anlamdaki sorunların çözümlenebilmesi için daha geniş bir çalışma yapılmasının gerekebileceğini kaydetti. Çiçek, işi aceleye getirmek gibi bir niyetlerinin bulunmadığını, anayasa taslağı konusunda hazırlıkları daha iyi yapıp, kamuoyunda iyi tartışıldıktan sonra Meclis gündemine getirmeyi arzuladıklarını belirtti.
“VARSA YOKSA TÜRBAN...’’
Çiçek, “Anayasa gibi en temel, en reform içerikli olan bir anayasa taslağı geliyor eninde sonunda bir türban maddesi... Varsa yoksa türban, her türlü çabanın önüne arkasına türban... O zaman da biz dar bir alanda bu işin münakaşasını yapar duruma geliyoruz. Onun için söylemeye çalıştım ki tabii türban konusu olunca Türkiye’deki geçmişteki tartışmaları biliyoruz, kimin nerede durduğunu biliyoruz, neye nasıl yaklaştığını da biliyoruz. Tüm bunların dışında meseleyi nasıl ele almamız lazım anayasada. Bütün bunların hepsi önümüzdeki günlerde tartışılacak, konuşulacak. Bu konuda kim ne fikri ne düşüncesi varsa onları söyleyecek, biz de bunlardan istifade edeceğiz. Onun için spesifik bir tek konuya, bir özel konuya getirip meseleyi inhisar ettirmek bence doğru olmuyor’’ diye konuştu.
|
/ ANKARA
19.09.2007
|
|
|
Hükümet, geri adım atmasın |
Sivil Anayasa çalışmaları içinde önemli yer tutan üniversitelerdeki başörtüsü yasağının kaldırılması konusunda, bazı kesimler tarafından gösterilen “Başörtülüler gelirse, başı açıklar gider” şeklindeki ifadelere Bem-Bir Sen’den tepki geldi.
Bem-Bir Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay, böyle ifadelerin gerilim ve kamplaşmaya dönük son çırpınışlar olduğunu belirterek, “Bu yasak, eğitim hakkının önüne konulmuş, yıllardan beri kanunsuz bir şekilde zoraki sürdürülen bir yasaktır. Hükümet bu konuda asla geri adım atmamalıdır” dedi.
Turbay, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, kişilerin eğitim özgürlükleri önüne konan yasakların mevcut Anayasa’ya da aykırı olduğunu belirtti. Turbay şunları söyledi:
“Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyaları düzenleniyor. O bölgelerde yerel örf ve adetler ile dini hassasiyetler, diğer bölgelerimize oranla daha kuvvetlidir. Aileler kızlarının başlarının zorla açılacağı endişesiyle onları okula göndermemektedir. Dolayısıyla jandarma zoruyla evlerden okullara gönderdiğimiz çocuklarımızı bu yasakla polis zoruyla üniversitelerden dışarı atmaktayız. Böyle çarpık bir anlayış olamaz.”
Sivil anayasa çalışmaları çerçevesinde gündeme getirilen üniversitelerdeki başörtüsü yasağının kaldırılması konusunda millet desteği bulunduğunu dile getiren Mürsel Turbay, “Halk son seçimlerde başta hak ve özgürlüklerin sağlanması, yasakların kaldırılması, insan onuruna yakışır bir geçim standardı temennisiyle AKP’ye oy vermiştir. Yüzde 47 ile iş başına gelen AKP hükümeti bu yasağı kaldırmayacak da, hangi yasağı kaldıracaktır? Hükümet bu konuda asla geri adım atmamalıdır. Bem-Bir Sen olarak hak ve özgürlüklerin sağlanması, yasakların kaldırılması konusunda bugüne kadar vermiş olduğumuz desteği bundan sonra da vermeye devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.
|
ANKARA
/ Fatih KARAGÖZ
19.09.2007
|
|
|
AB'ye iftar |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB üyesi ülkelerin Ankara büyükelçileri iftar yemeğinde bir araya gelecek.
Alınan bilgiye göre, AKP’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış, AB üyesi ülkelerin Ankara büyükelçilerine bugün iftar yemeği verecek. AKP Genel Merkezi’ndeki yemeğe, Başbakan Erdoğan da katılacak. Başbakan Erdoğan’ın, yemeğin ardından bir konuşmayla hitap edeceği büyükelçilere, partisinin yeni genel merkez binasını gezdirmesi de bekleniyor. İftar yemeği için Konya’dan özel olarak semazen ekibinin dâvet edildiği ve yemekten sonra büyükelçilere bir gösteri sunacakları belirtildi.
|
/ ANKARA
19.09.2007
|
|
|
Erdoğan, 20 Eylül’de ABD yolcusu |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 62. Genel Kurulu’na katılmak üzere 20 Eylül’de ABD’ye gidecek.
New York’ta 24 Eylül’de başlayacak BM 62. Genel Kurulu’nda Türkiye’yi Başbakan Erdoğan’ın başkanlığında, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın da yer aldığı heyet temsil edecek. Heyet, 20 Eylül Perşembe günü ABD’ye hareket edecek.
Başbakan Erdoğan, BM 62. Genel Kurulu genel görüşmeleri çerçevesinde, 28 Eylül’de genel kurulda uluslar arası gündem ve BM konularında Türkiye’nin görüşlerini ortaya koyan bir konuşma yapacak.
Erdoğan’ın, New York’ta bulunacağı süre içinde BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ve İslâm Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’nun yanı sıra Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy, Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref, Almanya Başbakanı Angela Merkel, İngiltere Başbakanı Gordon Brown’ın da aralarında bulunduğu 25 ülkenin devlet ve hükümet başkanları ile ikili görüşmelerde bulunması öngörülüyor.
|
/ ANKARA
19.09.2007
|
|
|
Köşkten dâvet yalanlaması |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, 7 Eylül’deki resepsiyonuna Alevi örgütlerinin dâvet edilmediği yönündeki haberlerin “gerçeği yansıtmadığı’’ açıklandı.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi: “Sayın Cumhurbaşkanımızın iş dünyası, sivil toplum örgütleri ile basın kuruluşlarının temsilcilerine 7 Eylül 2007 tarihinde verdikleri resepsiyona Alevi örgütlerinin davet edilmediği yönündeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır.
Söz konusu resepsiyon için Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ercan Geçmez ve Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun’a davetiye gönderilmiştir.’’
|
/ ANKARA
19.09.2007
|
|
|
Toptan: Geleceği iyi eğitimle yakalarız |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, “Üniversitedekilerle 18-19 milyon öğrencinin bulunduğu Türkiye, potansiyeline iyi eğitim vererek, Cumhuriyetin 100. yılında dünyanın en güçlü 10 ülkesinden biri olma imkânını önüne getirecektir’’ dedi.
Toptan, Zonguldak Belediyesince Alaborina Restoranda verilen iftar yemeğine katıldı. Seçimlerde, ‘’seçmenin üzerinde çok durduğu ve yoğunlaştığı siyasi istikrarın korunduğunu, yüksek oranda da temsilde adaletinin sağlandığını’’ anlatan Toptan, şunları kaydetti: “Şu anda TBMM’de 7 parti seçmen eğilimlerinin yüzde 85’ini temsil etmektedir. Bu çok önemli orandır. Parlamento’nun, Türkiye’nin sorunlarını çözmek için her avantajı vardır. Bu dönem, Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu önündeki sorunları tek tek aşacaktır ve Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine biraz daha yaklaştıracaktır. Parlamento’nun içinden çıkan Hükümet, Parlamento’nun temel eğilimlerini dikkate alarak icraatlarda bulunacak, programında vaat ettiği hususları da tek tek yerine getirmek için çaba harcayacaktır. Bugün yeni eğitim öğretim yılının açılışını yaptık. Üniversitedekilerle 18-19 milyon öğrencinin bulunduğu Türkiye, potansiyeline iyi eğitim vererek, Cumhuriyetin 100. yılında dünyanın en güçlü 10 ülkesinden biri olma imkânını önüne getirecektir. Yurt dışında sayıları 10 binlerle ifade edilen geçlerimiz de bizim için güçtür. Türkiye, önümüzdeki dönemlerde eli bükülemeyecek ülke olacaktır. Yeter ki birbirimize inanalım ve hoşgörülü olalım.’’ Toptan, Türkiye’nin sevenlerine gurur verecek, düşmanlarını hasetten çatlatacak insan gücünün yanında tabiî kaynaklarını iyi kullandığı takdirde önünde kimsenin duramayacağını ifade ederken, temel memleket meselelerinde kimsenin ayrısı gayrısı olmayacağını kaydetti.
|
/ ZONGULDAK
19.09.2007
|
|
|
Ozan'a, Bahçeli'ye hakaretten ceza |
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ‘’basın yoluyla hakaret ettiği’’ iddiasıyla yargılanan Ozan Arif ve gazeteci Gülden Aydın, 2 bin 100’er YTL adli para cezasına çarptırıldı.
Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki davanın dünkü duruşmasına, kamuoyunda ‘’Ozan Arif’’ ismiyle tanınan Arif Şirin ile Bahçeli’nin avukatı Hamit Kocabey katıldı. Arif Şirin, konuşmasının eleştiri sınırları içerisinde olduğunu savunarak, hakaret kastının bulunmadığını söyledi. Avukat Kocabey ise söz konusu konuşmada, ‘’hakaret’’ suçu işlendiğini savunarak, Şirin ve Aydın’ın cezalandırılmalarını istedi.
Yargıç Mehmet Nuri Öztürk, Şirin ve Aydın’ın, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 125/1. maddesinde düzenlenen ‘’hakaret’’ suçundan 3’er ay hapisle cezalandırılmalarına karar verdi. Bu cezayı, söz konusu suç alenen işlendiği gerekçesiyle altıda bir oranında artıran mahkeme, 3 ay 15’er günlük hapis cezalarını, 2 bin 100’er YTL adli para cezasına çevirdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bir gazetede yer alan demecinde kendisine ‘’basın yoluyla hakaret’’ ettiği gerekçesiyle kamuoyunda ‘’Ozan Arif’’ ismiyle tanınan Arif Şirin ve demeci yazan gazeteci Gülden Aydın hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştu.
|
/ ANKARA
19.09.2007
|
|
|
Burns, Türkiye'ye niçin geldi? |
ABD Dışişleri Bakanlığının siyasî işlerden sorumlu müsteşarı Nicholas Burns, resmî temaslarda bulunmak üzere Türkiye’ye geldi.
Delta Havayollarına ait uçakla New York’tan gelen Burns’u, Atatürk Havalimanı Yolcu Salonunda, ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlileri karşıladı.
Bu arada, Nicholas Burns’un gelişi sırasında basın mensupları ile karşılayıcılar arasında adeta köşe kapmaca oynandı. Burns’u karşılamak üzere Atatürk Havalimanı VIP Salonunda bulunan görevliler, basın mensuplarının buraya geldiğini görünce Burns’u, Dış Hatlar Yolcu Salonuna yönlendirdiler. Ancak basın mensuplarının buraya da girdiğini gören görevliler, Burns’u buradan çıkartmak zorunda kaldılar. Dış Hatlar Yolcu Salonunda pasaport kuyruğuna giren Burns, el valizini de taşıyarak uzun bir yürüyüşten sonra kendisini bekleyen araca bindi.
|
/ İSTANBUL
19.09.2007
|
|
|
Gül’ün KKTC ziyareti Rumları kızdırdı |
Kıbrıs Rum yönetimi, ilk resmi ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) yapanCumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ziyaretine tepki göstererek, ziyareti “yasadışı” ve “tahrik” olarak niteledi.
Rum basın haberlerine göre, Rum Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, “(Kıbrıs Cumhuriyeti) aleyhine faaliyetlerini sürdürmesi halinde Türkiye’nin, Avrupa Birliğine (AB) katılım müzakereleri sahasında, Rum tarafını karşısında bulacağı” kaydedildi.
“BM’nin çabalarının desteklenmesi ve ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ ile ilişkilerin normalleştirilmesiyle ilgili Türkiye’nin müzakere çerçevesiyle üstlendiği taahhütlerin açık ihlalinin tahammül edilebilir olmadığı” ifade edilen açıklamada, “bunun kaçınılmaz olarak AB müzakere sürecinde engellere neden olacağı” savunuldu.
Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyaretini “yasadışı” olarak nitelendiren Rum Dışişleri Bakanlığı, ziyaretin, AB üyesi bir ülkenin, AB’nin ve uluslararası toplumun aleyhine dönen “ciddi bir tahrik” olduğunu ileri sürdü.
Rum Dışişleri Bakanlığı, “uluslararası toplumun çabalarına yardımcı olmayan, bunun aksine çabaların tahrip olmasına yol açan bu tür davranışlar” konusunda uyarıda bulunmaları için BM ve BM Güvenlik Konseyinin daimi üyelerine de çağrıda bulundu. Bu arada Fileleftheros gazetesi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün KKTC Cumhuriyet Meclisinde yapacağı konuşmada, “Çekoslovakya modeli siyasetini” anlatacağını öne sürdü.
|
/ LEFKOŞA
19.09.2007
|
|
|
UNICEF’ten çocuk dostu haber dersi |
UNICEF Türkiye İletişim Sorumlusu Sema Hosta, iletişim fakültelerinde çocuk haklarına uygun ve çocukların zarar görmeyeceği şekilde haber dili kullanımının öğretileceğini bildirdi.
Hosta, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin de imzaladığı Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin temel alındığı çalışmaya ilişkin “İletişim fakültesi” öğrencilerine çocuk lisanını, çocuk haklarına saygılı haber yazmayı öğreteceğiz. Türkiye’nin bir çocuk lisanı geliştirmesi lazım. Nasıl ki bir kadın lisanı geliştirdik, çocuk lisanını da geliştirebiliriz. Çünkü onlar bugün çocuk, yarın değil. Her şey değişiyor ve onlar en güçlü etkenin diliyle, medya söylemleriyle büyüyor, şekilleniyor’’ diye konuştu.
Şiddet muhtevalı haberlerin çocukları etkilediğini, bazılarının ise rol model teşkil ettiğini anlatan Hosta, “Diğer taraftan istismar veya kaçırma olayına karışan çocuğun adı saklı tutuluyor ama çocuğun nerede oturduğu sokağına kadar belirtiliyor. Kimlik saklanması nerede kalıyor o zaman? Haberlerde, savaşın içerisinde hep çocuklar ön planda. Şiddet ögeleri her yerde, internetin içerisindeler. Bunların olmaması gerektiği konusunda toplantıdaki herkes aynı fikirdeydi ve biz ‘Çocuk Dostu Medya İletişim Ağı’nı kurduk.’’
|
/ ANKARA
19.09.2007
|
|
|
Çeteler, teknolojinin en son imkânlarını kullanıyor |
İstanbul polisi tarafından ‘’çete’’, ‘’mafya’’ ya da ‘’organize suç örgütü’’ olarak adlandırılan çıkar amaçlı suç örgütlerine yönelik son 20 ayda düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan bin 450 kişiden 546’sı tutuklandı.
Derlenen bilgilere göre, İstanbul’da 1 Ocak 2006 ile 3 Eylül 2007 tarihleri arasında çıkar amaçlı suç örgütleriyle ilgili olarak toplam 450 olay meydana geldi. Bu suçların önlenmesi amacıyla İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince 1 Ocak 2007 ile 3 Eylül 2007 döneminde ‘’Boran’’, ‘’Balkan’’, ‘’Duman’’, ‘’Piyon’’, ‘’Naz’’, ‘’Hızma’’, ‘’Katran’’, ‘’Turnike’’, ‘’Ateş, ‘’Son nokta’’ ve ‘’Rulet’’ adı verilen operasyonların da aralarında bulunduğu çok sayıda operasyon yapıldı. Çoğunluğu planlı, uzun süren çalışmaların ardından ve Özel Harekat timlerinin de desteğiyle gerçekleştirilen operasyonlar sonucu bin 450 kişi yakalandı. Bu kişilerden adliyeye sevk edilen 546’sı tutuklanarak cezaevlerine gönderildi. Operasyonlar sonucu 16 cinayet, 47 yaralama, 18 adam kaçırma, 22 kurşunlama, 61 darp-tehdit, 29 gasp, 3 hırsızlık ve 2 bombalama olayı aydınlatıldı. Operasyonlar kapsamında çok sayıda suç unsuru da ele geçirildi.
Polis yetkilileri, yapılan operasyonlar sonucu, organize suçların delillendirilerek, suçluların adalete teslim edilmesinin bireysel suçlara göre daha zor olduğunun görüldüğünü bildirdiler. Çetelerin, parayı çok ve kolayca elde etmeleri yüzünden teknolojinin en son imkanlarından kolaylıkla faydalanabildiğinin belirlendiğini anlatan yetkililer, bu nedenle organize suçlarla mücadele alanında görevlendirilecek personelin teknolojiye açık, teknik imkanları kullanma kabiliyetine sahip ve yaşadığı gündemi değerlendirebilecek kadar okuma alışkanlığı olan kişilerden seçilmesi gerektiğini belirttiler. Yetkililer, bu kişilerle mücadele etmek için klasik polis yöntemlerinin yerine profesyonel yöntemlerin kullanılması gerektiğini ifade ederek, yapılan mücadelenin de gizli olması gerektiği bildirdiler.
Polis yetkilileri, toplumsal bir sorun olan bu suçla mücadelede ikinci yapının çok önemli olduğunu belirterek, organize suç örgütleriyle sadece güvenlik güçlerinin mücadele etmesinin yeterli olmadığını kaydettiler.
Yetkililer, özellikle cezaevine giren örgüt mensuplarının örgütle her türlü ilişkisinin kesilmesinin önemine işaret ettiler.
|
/ İSTANBUL
19.09.2007
|
|
|
Şener, ilk dersini verecek |
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi öğretim üyesi kadrosuna katılan eski Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Doçent Doktor Abdüllatif Şener, ilk dersini bugün verecek.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinden yapılan açıklamaya göre, Şener yarın, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümünde ‘’Kamu Maliyesi’’ dersi verecek.Saat 13.30’daki dersin ilk saati ise basına açık olacak.
|
/ ANKARA
19.09.2007
|
|
|
PKK'ya ait sığınak bulundu |
Van’ın Başkale ilçesinde terör örgütü PKK’ya ait sığınak bulundu. Sığınakta 9 adet kalaşnikof marka silâh, 1 adet suikast silâhı ele geçirildi.
Alınan bilgiye göre, terör örgütü PKK’ya yönelik istihbarat çalışmasını değerlendiren İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, Başkale ilçesine bağlı Yanar köyü kırsalında operasyon düzenledi.
Operasyonda, terör örgütü PKK’ya ait olduğu tesbit edilen sığınak bulundu. Sığınakta yapılan aramada 9 adet Rus yapımı kalaşnikof marka silah, 1 adet Kanas marka suikast silâhı, 1 adet tüfek, 37 kilogram toz esrar, patlayıcı madde ve giysi ele geçirildi. Patlayıcının imha edildiği bildirildi.
|
/ BAŞKALE
19.09.2007
|
|
|
Başkale'de 7 gözaltı |
Ankara’da Sıhhiye Pazarı yanındaki çok katlı otoparkta bulunan bomba yüklü minibüsle ilgili başlatılan soruşturma kapsamında, Van’ın Başkale ilçesinde gözaltına alınan 7 kişiden 3’ü Ankara’ya gönderildi.
Alınan bilgiye göre, Kurtuluş Otoparkı’nda 11 Eylül tarihinde ele geçirilen bomba yüklü minibüsle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı doğrultusunda, Van Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele, Özel Harekat ve Jandarma Komutanlığı ekiplerinin işbirliğiyle Van’ın Başkale ilçesinde 2 gün önce operasyon düzenlendi. Operasyonda, kimlikleri açıklanmayan 7 kişi gözaltına alındı. Yetkililer, gözaltına alınan 7 kişiden 3’ünün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla, geniş güvenlik çemberi altında, önceki gün akşam saatlerinde hava yoluyla Ankara’ya gönderildiğini, diğer 4 kişinin de sorgusunun devam ettiğini bildirdiler.
|
/ VAN
19.09.2007
|
|
|
Büyük şehirlere “memleketten” gıda takviyesi |
Memleketlerinde tatillerini geçiren vatandaşların, otobüslerle büyük kentlere dönüşlerinde yanlarında çuvallar içinde götürdükleri gıda miktarında artış olduğu belirtiliyor.
Alınan bilgiye göre, tatil sezonunun bitmesi, okulların da açılmasıyla birlikte yolcu ve yük hareketinde artış yaşanmaya başladı.
Başta Trabzon olmak üzere Rize, Artvin ve Giresun’dan büyük şehirlere yolcu taşıyan otobüs firmaları, yaşanan yoğunluk nedeniyle bazı güzergahlara ek sefer koyuyor. Özellikle, yörede yetişen yiyeceklerden patates, mısır, fındık, karalahana, kabak, fasulye, soğan, peynir, yağ, turşu gibi gıda maddelerini koli ve çuvallar içerisinde otobüslerle, ikamet ettikleri şehirlere taşıyan kişiler, zaman zaman buzla kapladıkları kolilerle balık bile götürüyorlar. Yanlarında yük götürecek yolcuların uçak yerine otobüse yönelmesi sebebiyle otobüslerde yoğunluk yaşanırken, otobüs firmaları bu duruma alışık olsa da zaman zaman zor anlar yaşadıklarını belirtiyorlar.
“AZAMİ YÜK SINIRINI AŞIYORUZ’’
Otobüs firması yetkilisi Mahmut Ocak, yaptığı açıklamada, yıllardır süregelen bu olayın artık gelenekselleştiğini, kendilerinin de bu duruma alıştığını belirterek, ‘’Bazen bir kişi 5 kişilik yük getiriyor. Biz sıkıntısına katlansak da aslında otobüslerimiz bu kadar yükü kaldırmıyor. Her geçen gün getirilen yük biraz daha artıyor’’ dedi.
|
/ TRABZON
19.09.2007
|
|
|
Medya okur-yazarlığı zorunlu ders olsun |
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Mezunları Derneği (Ege İletder) Başkanı Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan Kavaklı, geçen yıl pilot ilköğretim okullarında seçmeli ders olarak konulan ve bu yıl bütün okullarda zorunlu olan Medya Okur-Yazarlığı dersinin, iletişim fakültesi mezunları tarafından verilmesi gerektiğini bildirdi.
Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan Kavaklı, yaptığı yazılı açıklamada, 2007-2008 eğitim öğretim yılında ilköğretim okullarının 6-7 ve 8. sınıflarına seçmeli ders olarak konulan Medya Okur-Yazarlığının, zorunlu ders olması gerektiği görüşünü savundu.
Bu dersin mutlaka iletişim fakültesi mezunları tarafından verilmesi gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Kavaklı, ‘’Gazetelerin artık okullara girme zamanı da gelmiştir’’ dedi. 1930’lu yıllarda Millî Eğitim Bakanlığının, ilkokullarda gazetelerden ders aracı olarak yararlanılmasını önerdiğini hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Kavaklı, kitle iletişim araçlarından yararlanılarak ilköğretim okullarında daha aktif eğitim verilebileceğini ve öğrencilerin daha güncel bilgilere ulaşabileceğini; bu uygulamanın medyaya da yeni sorumluluklar yükleyeceğini kaydetti.
|
/ İZMİR
19.09.2007
|
|
|
Edirne’de inanç turizmi |
Selimiye Camisi din görevlisi Hüseyin Özpınar, yaptığı açıklamada, Mimar Sinan’ın ‘’ustalık eserim’’ diye nitelediği Selimiye Camisi’nin yılın her mevsimi ziyaretçilerin yoğun ilgisini çektiğini belirterek, bu ziyaretçi sayısının özellikle ramazan ayında iki katına ulaştığını söyledi.
Bu yıl da Ramazan ayının gelmesiyle birlikte Edirne’ye çeşitli illerden turlar düzenlenmeye başladığını anlatan Özpınar, günde ortalama 1000, Kadir Gecesi’nde ise 10 bin kişinin ziyaret ettiği Selimiye Camisi’nin her yıl daha fazla kişi tarafından gezildiğini bildirdi.
Özpınar, ‘’İstanbul, Bursa, Kütahya, Konya, Ankara ve Adapazarı’nın yanı sıra Bulgaristan ve Yunanistan’daki Batı Trakyalılar da özellikle Selimiye Camisi’ni gezmek ve burada ibadet etmek için Edirne’ye geliyor’’ dedi.
Özpınar, ziyaretçilere en iyi hizmeti verebilmek amacıyla Ramazan ayı için caminin özenle temizlendiğini, 6 görevlinin de konuklara cami hakkında en doğru bilgileri verdiğini ve dini konularda yardımcı olduğunu belirtti.
Eski Camii din görevlisi Nurettin Bulut da 1403’de Sultan I. Süleyman tarafından yapımına başlanan ve Çelebi Sultan Mehmet zamanında 1414’te bitirilen caminin Edirne’de Osmanlılardan günümüze ulaşmış en eski anıtsal yapı olduğunu söyledi.
Selimiye Camisi’ni ziyaret edenlerin daha sonra Eski Camii’yi gezdiğini anlatan Bulut, Ramazan ayı dolayısıyla günde gelen ziyaretçi sayısının 500’e ulaştığını bildirdi.
Osmanlı padişahlarından II. Ahmet ve II. Mustafa’ya bu camide ‘’Kılıç Kuşanma’’ törenleri yapılması nedeniyle camide her Cuma günü kılıçla namaz kıldırıldığını anlatan Bulut, ayrıca Kabe’den getirildiği rivayet edilen ve mihrabın sağında bulunan Kabe Taşı’nın da camide merak edilenler arasında bulunduğunu söyledi.
Sadece bu özellikleri sebebiyle camiyi görmeye gelenlerin de olduğunu belirten Bulut, kendilerinin de caminin tüm özelliklerini en iyi şekilde öğrenerek ziyaretçilere anlattıklarını bildirdi.
Caminin, içinde bulunan yazılarıyla da ünlü olduğunu ifade eden Bulut, gelen kişilerin camiden fotoğraf çekerek anılarla ayrıldığını kaydetti. Almanya’dan Ramazan ayı dolayısıyla Türkiye’ye cami ziyaretine gelen Hasan Hazar, ailesiyle birlikte manevi bütünlüğü korumak amacıyla bu yıl Ramazan ayında Türkiye’ye gelerek cami ziyareti yapmaya karar verdiklerini söyledi.
Türkiye’ye her geldiklerinde Selimiye Camisi başta olmak üzere diğer camileri de ziyaret ettiklerini ifade eden Hazar, ‘’Edirne’nin ardından Konya’da Mevlânâ’nın türbesi ile Konya’daki camileri de gezeceğiz’’ dedi.
|
/ EDİRNE
19.09.2007
|
|
|
İlköğretim öğrencisi okulda bıçaklandı |
Adana’da bir ilköğretim okulunun öğrencisi aynı okulda okuyan bir başka öğrenci tarafından bıçaklandı.
Olay, Seyhan ilçesi Küçükdikili beldesindeki Talat Hacıbekiroğlu İlköğretim Okulu’nda meydana geldi. Okulun 7. sınıf öğrencisi Vedat G. (14), aynı okulda 6. sınıfta okuyan ve ismi henüz belirlenmeyen bir öğrenci ile tartışmaya başladı. Tartışma sonrası kavga eden öğrencilerden Vedat G., kasığından bıçaklandı.
Öğretmenleri tarafından ilk müdahalesi yapılan öğrenci Adana Numune Hastanesi Acil Servisi’ne getirilerek tedavi altına alındı. Bıçaklayan öğrencinin kimliğinin belirlenmesi ve yakalanması için polis çalışma başlattı.
|
/ ADANA
19.09.2007
|
|
|
İHH’den Kamboçyalı Müslümanlara yardım eli |
İnsanî Yardım Vakfı (İHH) ekiplerinin, Ramazan ayı dolayısıyla Kamboçya’da 700 Müslüman aileye kumanya paketi dağıttığı bildirildi.
İHH’den yapılan yazılı açıklamada, Ramazanda Kamboçyalı Müslümanlar’ın
ihtiyaçlarının yardım kuruluşlarının ulaştırdığı yardımlarla giderildiği belirtilerek, bu amaçla Kamboçya’ya giden İHH’nın, 7 bin 400 kişiye yardım elini uzattığı bildirildi. Kamboçya’nın 14 milyonluk nüfusunun yüzde 5’ini oluşturan Müslümanlar’ın Ramazanı buruk yaşamamaları için yardım kuruluşlarının harekete geçtiği dile getirilen açıklamada, ‘’Türkiye’den Kamboçya’ya yardım götüren İHH, Kamboçyalı Müslümanlara yardım elini uzattı. İHH ekipleri, Ramazanda sıkıntı yaşamamaları için ülke genelinde yaklaşık 4 bin kişiden oluşan 700 Müslüman aileye çeşitli gıda maddelerinden oluşan kumanya paketlerini dağıttı’’ denildi.
Açıklamada, İHH ekiplerinin kumanya dağıtımının yanı sıra 22 camide yaklaşık 3 bin kişiye iftar yemeği verdiği, muhtaç durumdaki ailelere nakit para yardımında bulunduğu, çoğunluğu yetimlerden oluşan 400 çocuğa da çanta, kalem, defter ve çikolata dağıtıldığı bildirildi.
|
/ İSTANBUL
19.09.2007
|
|
|
|