Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923 sonrası siyasal serencamını üç kategorik aşamada özetlemek mümkün diye düşünüyorum.
Birinci aşama 1923’te başlayan ve demokratik yapısı, hukuk devleti özü çok ama çok tartışmalı ve hálá süregelen ‘cumhuriyet’ aşaması.
Kuruluşundan 1946’ya dek zaten demokratik yapılanma ve hukuk devleti kavramları pek gündemde bile değil,
1946 ve 50 seçimleri ‘demokratik cumhuriyet’e acemi bir adım çabası olarak nitelendirilebilir ama o tarihlerden günümüze, çok yakın tarihlere dek yaşananlar cumhuriyetin demokratik özünün bir türlü oturamadığını çok net ortaya koyuyor.
1960, 1971, 1980, 1997 (28 Şubat), 2007 (27 Nisan) müdahaleleri ortada ve bu müdahalelerin sorumlularının devlet ikbali gördüğü ve görmeyi sürdürdüğü bir ülkede demokratik cumhuriyetten söz etmek abesle iştigal gibi duruyor.
Mesele sadece müdahaleler de değil zira tüm bu süreç kendi hukuksal demek pek kolay değil ama düpedüz yasal yapısını da üretmiş durumda.
Bugün ısrarla milletvekili dokunulmazlığı konusunu tartışıyoruz ama bu tartışmayı yapanlar da bugünkü yasal yapı içerisinde örneğin bir genelkurmay başkanını yargılayabilecek bir kurumsal, yasal, hukuksal bir yapının olmadığını bal gibi biliyorlar.
Ben bu yapılanmaya 1923 Cumhuriyeti’nin birinci aşamasının hálá sürmekte olduğunun kanıtları olarak bakıyorum.
***
(...) Cumhuriyet’in ikinci aşaması yani demokratik cumhuriyet aşaması ne zaman tamamlanır, bu cumhuriyet ne zaman batı anlamında demokratik bir cumhuriyet olur/olabilir göreceğiz.
* * *
Cumhuriyet’in üçüncü aşaması ise hiç kuşkusuz demokratikleşme sürecini tamamlamış Cumhuriyet’in bir hukuk devletine dönüşme süreci olacak.
Siz Anayasa’nın ikinci maddesinde yazan ‘Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir’ ifadesine pek kulak asmayın zira, doğrudur, Türkiye bir cumhuriyettir ama ne demokratiktir, ne laiktir ne de hukuk devletidir.
Yukarıda belirttiğim gibi cumhuriyetin demokratikleşmeye başlaması, 1945’ten beri gündemde olmasına karşın daha çok ama çok yeni bir süreç; hukuk devleti kavramı ile de tanışmamız bence AB süreci ile 1999 aralık sonrası.
İdarenin tüm tasarruflarının yargı denetimine tabi olmadığı bir devlete ‘hukuk devleti’ demenin anlamsızlığı ortada.
Sayın Gül’ü Çankaya’da bekleyen en önemli görev cumhuriyetin demokratikleşmesine ivme sağlama ve hukuk devleti kavramını yaşama geçirme vizyonları.
Star, 29.8.2007
|