CHP 22 Temmuz seçimlerine de Cumhuriyeti ve Atatürk’ü temsil etme iddiasıyla girmişti. 22 Temmuz seçimlerini kazanamayan CHP, Cumhuriyete ve Atatürk’e düşman olarak takdim ettiği AK Parti’nin seçimleri kazanması karşısında, şimdi bu gerekçeyle Gül’ün Cumhurbaşkanlığına itiraz ediyor.
CHP, asker-sivil bürokrasi ile onlarla ittifak eden bir takım kesimlerin bu iddiaları esasen Cumhuriyeti, laikliği ve Atatürk’ü korumak adı altında kendi zümrelerinin maddi ve manevi çıkarlarıyla iktidarlarını korumak dışında bir amaca hizmet etmemektedir. Zaten demokratik ve sivil bir makam olması gereken Cumhurbaşkanlığı makamını, Cumhura karşı konumlandırma gayretinin başka bir anlamı olamaz.
Onların istediği, TBMM’nin denetimi dışında asker-sivil bürokrasinin özerkliğini muhafaza edecek bir Cumhurbaşkanıdır. Böylece kendilerini sivil yönetimin üzerinde bir vesayet organı gibi gören bu çevreler, kendi hiyerarşilerini kendileri belirleyebileceklerdir. Bilhassa 1982 Anayasasının Cumhurbaşkanına verdiği olağanüstü yetki ve görevlerin anlamı ortaya çıkmaktadır. Sadece Gül’e değil, vaktiyle Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığına yönelik muhalefetin ardında da bu düşünce yatmaktaydı. Bu itibarla bu kesimin muhalefetten kolayca vazgeçeceğini düşünmek yanıltıcı olacaktır. Şimdi Abdullah Gül’e yönelik meşruiyet ve boykot tartışmalarının ardında Gül’ü bunaltarak, pazarlığa girmesini temin etmek düşüncesi yatmaktadır. 22 Temmuz seçimleri öncesi Başbakan Erdoğan üzerinde aynı mantıkla yoğunlaşan gayretler, seçmenin AK Parti’ye verdiği muazzam destekle ortadan kalmıştır. Böylece asker-sivil bürokrasinin özerkliği, demokratik ve sivil yönetimin denetimi dışında ve hatta onları denetleyen pozisyonu devam ettirilmek istenmektedir.
Gül’ün adaylığını açıklamasından önce, Gül’ü adaylıktan vazgeçirmek üzerine sergilenen tavır ve yayınlar, AK Parti’nin, seçmenden aldığı vekalete sırt dönmemesiyle nasıl aşılabildiyse, şimdi de Gül’e yönelik tazyikler aşılabilir. Bunun için demokratik ve sivil kamuoyuna büyük bir rol düşmektedir. Bu desteği ardında hisseden Gül’ün de, sağlam durması ve demokratikleşme ve sivilleşme istikametindeki reformlardan ve tavrından taviz vermemesi gerekmektedir.
Bugün, 29.8.2007
|