Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Fehmi Koru: AKP yöneten bir hükümet olmadığını dört buçuk yıl sonra anladı

*Çok karışık günlerden geçiyoruz. Hepimiz yaşananlardan kendimize göre sonuçlar çıkarıyoruz. Ama önemli olan iktidarın ve hükümetin bu yaşananlardan nasıl sonuçlar çıkardığı. Siz, AKP’yi yakından izleyen bir yazarsınız. Sizce AKP, Tandoğan ve Çağlayan mitinglerinden nasıl bir sonuç çıkardı?

Ya da bir sonuç çıkardı mı?

Bence çıkardı. Yalnız şu var. Çıkardığı sonuçların bir bölümünü kendisine saklıyor. AKP yönetimi, mitingleri önemsemez ve aldırmaz görünüyor ama aslında aldırıyor ve önemsiyor. Bunu, hem duyumlarıma dayanarak ve yaptıklarına bakarak söylüyorum. Çünkü iç değerlendirmeler hiç de öyle dışa verilen görüntü gibi değil. Değişik eğilimlerden olduğu belli olan o kadar büyük bir kalabalığın ciddiye alınması gerektiğini kendi iç değerlendirmelerinde söylüyorlar. Nitekim Abdullah Gül isminin cumhurbaşkanı adayı olarak ortaya çıkması da bu mitinglerin ciddiye alınmasının bir sonucudur.

*Tandoğan mitingi yapılmasaydı, Çankaya’ya kim aday olacaktı?

Tayyip Erdoğan olabilirdi. Aday tespitinde parti teşkilatının, kamuoyunun nabzının tutulması gibi başka unsurlar da rol oynadı ama... Bakın... AK Partililer, hükümetin kurulmasının üzerinden dört buçuk yıl geçmiş olmasına rağmen, ülkede bir kesimin hâlâ kendileriyle ilgili önyargılara sahip olduğunu görmekten ötürü bir şaşkınlık yaşadılar. Kendilerinin bu kesimdeki endişe ve korkuları beslediklerini hiç zannetmiyorlardı. ‘Aradan sanki dört buçuk yıl geçmedi. Biz hâlâ belli bir kesiminin endişe ve korkularıyla karşı karşıyayız’ diyorlar şimdi. Yani durumu fark ettiler.

*Eğer AKP yönetimi durumu fark ettiyse, milyonlarca kişinin sokaklara akması AKP’nin politikalarında bazı değişikliklere yol açacak demektir. Politikalarında bir değişiklik olacak mı?

Politikalarında olmayacak. Çünkü AKP, o kesimdeki endişelere sebep olacak bir davranışta bulunduğunu, tedirginliğe yol açacak bir politik çizgi izlediğini kabul etmiyor. İnsanların hayat tarzını değiştirme diye bir niyet taşımadığı için, meydanlarda toplanan kalabalıklardaki tedirginliği, korkuyu, yanlış bir değerlendirme, bir ‘vehim’, ‘yersiz bir korku’ olarak görüyor. Ama şu var tabii. AK Parti bu seçimlere, insanların tedirginliklerini giderecek muhtemel bir görüntüyle gidebilir. Aday listelerinde demokrasi mesajı taşıyan isimlere yer verebilir ve bu seçimlerde eğer varsa bazı sert unsurlar AK Parti kadrolarında daha az yer alabilir. Daha dikkatli bir yönetim kadrosunu Meclis’e taşıma çabası gösterebilir. AK Parti’nin oy diye bir derdi yok.

*Niye yok?

Geçen seçimlerden daha fazla oy alacağına artık tamamen emin. Cumhurbaşkanlığı sürecindeki son gelişmeler oyla ilgili tedirginliklerini bütünüyle yok etti. AK Parti’nin şimdi oy derdi yok ama ‘yönetebilen bir hükümet’ olma diye bir derdi var. Genelkurmay açıklaması onlar için çok büyük bir sürpriz oldu. Abdullah Gül, ‘Hayatımın sürpriziyle karşılaştım’ dedi. Böyle bir şeye muhatap olacaklarını asla düşünmüyorlardı.

*Çankaya sürecinin çok sancılı olacağını, darbe dahil büyük olayların yaşanabileceğini siyasi gözlemciler bir yıldır söylüyordu. Hükümet için muhtıra nasıl sürpriz olabildi?

Biz, geçmişteki olaylarla bugünü karşılaştırarak belli sonuçlara varıyoruz. Ama onlar öyle mi? Olayların kahramanlarıyla her gün birlikteler. Görüşüyorlar, mesajlaşıyorlar.

*Muhtıranın kahramanlarıyla mı mesajlaşıyorlar?

Tabii... Dolayısıyla oradan aldıkları mesajlar, onlara yanlış düşünceler vermiş olabilir. Onları, daha birlikte çalışma arzusunda olan bir kadro olarak görmüş olabilirler. Yani o kadronun bir açıklamayla kendilerini şaşırtacağını öngörmemiş olabilirler. Başka gelişmeler mutlaka bekliyorlardı ama Genelkurmay’dan muhtıra beklemiyorlardı. Sonuçta şu oldu: AK Parti, iktidarının dört buçukuncu yılında yönetemeyen bir hükümet olduğunu hissetti. Çünkü yönetebilir bir hükümet olmanın şartı, milletten oy almak değil sadece. Yönetebilir hükümet olmak için devletin diğer organlarıyla uyumlu çalışmak ve o organların gerçekten yöneticisi olmak gerekiyor.

*Meydanlarda toplanan insanların hepsi darbe yanlısı değil. Zaten, ‘Darbeye de, şeriata da karşıyız’ mesajı verildi. Ama bu insanlar tedirgin. AKP’nin cumhurbaşkanlığını da kazanması halinde, ülkede laikliği zedeleyecek işler olacağından korkuyorlar. AKP, bu korkunun farkında mı?

Farkındalar ama elle tutulur hale gelmiş olan bu korkunun temelsiz olduğuna inanıyorlar. Onlar, kendilerinin laiklik ve demokrasi konusunda çok samimi olduklarına, varlıklarının ülkede anayasal düzeni pekiştireceğine inanıyorlar. Gizli ajandaları yok. ‘Cumhurbaşkanı da bizden olsun ve gizli ajandamızı gerçekleştirelim’ diye bir görüşleri yok.

*‘AK Parti insanlardaki korkuların farkında’ dediniz. Peki bu korkunun yaratılmasında kendilerinin bazı hataları olduğunu düşünüyor mu AKP yöneticileri?

Zannetmiyorum düşündüklerini. Geçmişte bütün hükümetlerde gördüğümüz iktidar körlüğünü zaman zaman AK Parti de yaşıyor. Toplumun kendileriyle irtibatlı kesimlerinin nabzını tutabiliyorlar ama muhafazakâr olmayan kesimlerle ilgili bir bilgi akışını sağlayacak kanalları maalesef yok.

(...)

*Erbakan ‘devletle’ iyi geçinmek için Susurluk’a ‘Fasa fiso’ dedi ve asker tarafından devrildi. AKP iktidarı orduyla iyi geçinmek için Şemdinli savcısının işinden atılmasına göz yumdu ve ordudan muhtıra yedi. Hukuktan uzaklaşmanın ve ürkekliğin hükümetlere uğur getirmediğini AKP fark etti mi?

Farkında olmamaları mümkün değil. Eğer değillerse, adaletin ve hukukun herkese lazım olduğunu son birkaç günde öğrenmiş olmaları lazım. Hükümet Şemdinli’de vahim bir hata yaptı. Sadece Şemdinli olayında değil, evinin önünde öldürülen baba-oğul olayına yaklaşımında da AK Parti’yi anlayamadım ben. Biliyorsunuz baba ve oğulu öldürenler beraat etti.

(...)

*Ordu, CHP ve yargı tarafından kuşatıldı AKP. Bu üç güç çok da hukuka aldırmıyor. Ama neticede bunların bir gücü var. AKP bu kuşatmayı nasıl aşmayı düşünüyor? Daha çok ve gerçek bir hukuk yanlısı politikayla mı? Yoksa eskiden olduğu gibi hukuka çok da önem vermeyen bir duruşla mı?

AK Parti bu kuşatmanın fena halde farkında ve hukuka önem vermek zorunda. Meclis’teki üçte iki çoğunluğun yeterli olacağını düşünüyordu başlangıçta. Ama artık bu desteği yeterli görmüyorlar. Son yaşananlarla bunu bir kez daha anladılar. Bakın... Şemdinli süreci bugün yaşansaydı, çok farklı davranırlardı. Başkalarının hatalarından fazla ders çıkarmıyoruz biz. Hak ve özgürlükler konusunda hassasiyetini bildiğim bir kadro bu. Her zaman hukuktan yana olmaları gerektiğine inanan insanlar bunlar. Ama davranışlarında bu konuda yeterince hassas davranmadılar.

(...)

*Ama son yaşananlar gene gösterdi ki AKP hukuka karşı hassas değil. İçişleri Bakanlığı’nın ve İstanbul Valisi’nin 1 Mayıs’ta Taksim’deki uygulamalarına AKP hiç tepki göstermedi. Niye bu kadar doğal karşıladılar bu sertliği? Türbanlılara da aynı şekilde davranılsaydı, bu sessizliğini korur muydu? Bu kadar doğal karşılar mıydı?

Doğal karşıladıklarını zannetmiyorum. Ayrıca konu, türbanla kıyaslanarak konulmamalı. Kendisinin göreve getirdiği içişleri bakanını ve valiyi görevden alması lazım ama alamıyor işte. Niye alamıyor bilemiyorum.

*Sizce seçimlere kadar neler yaşayacağız?

Seçimlerin baltalanmayacağından hâlâ emin değilim. Yargı dahil her türlü yol denenerek seçimlerin 22 Temmuz’da yapılmasının engellenmesi ihtimali var. Hiçbirimiz, 367’nin Anayasa Mahkemesi tarafından böyle karara bağlanabileceğini düşünebildik mi?

Radikal, 6.5.2007

Konuşan: Neşe DÜZEL

08.05.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Fehmi Koru: AKP yöneten bir hükümet olmadığını dört buçuk yıl sonra anladı

  27 Nisan projesi

  Layık olmayanları değil, demokrasiyi savunmak

  Panik


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004