Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) Dünya Çocuklarının Durumu 2007 raporunda, her yıl 275 milyon çocuğun aile içi şiddete maruz kaldığı ve çocukların gerilimli bir ev yaşantısının sonuçlarına katlandığı belirtildi.
Çocuklara yönelik şiddetin içinde, fiziksel, psikolojik istismar ve yaralanma, ihmalkâr davranış, sömürü ve cinsel istismarın yer aldığı ifade edilen raporda, bunların faillerinin ise ana babalar ve ailedeki diğer yakınları olabildiği kaydedildi. Raporda, istismara maruz kalan çocukların çoğu kez bunun yol açtığı uzun süreli fiziksel ve psikolojik hasara da katlandığı, sonuçta bu çocukların öğrenme ve sosyalleşme süreçlerinin zarar gördüğü ifade edilerek, bu çocukların okullarında başarılı olmaları ve iyi dostluk kurmalarının güçleştiği dile getirildi. Şiddetin egemen olduğu bir evde büyüyen çocukların huzurlu evlerde yaşayanlara göre istismara maruz kalma ihtimallerinin daha yüksek olduğu aktarılan raporda, ‘’Çin, Filipinler, Güney Afrika, Hindistan, Kolombiya, Meksika ve Mısır dahil nüfusça kalabalık gelişmekte olan ülkeleri de kapsayan araştırmalara göre, kadınlara yönelik şiddet ile çocuklara yönelik şiddet arasında yakın bir ilişki vardır. Şiddetin egemen olduğu bir evde büyümenin davranışsal ve psikolojik sonuçları, çocuklar açısından, kendileri doğrudan doğruya istismara maruz kalmasalar bile yıkıcı olabilmektedir’’ denildi.
Raporda, şiddet içeren ortamlardaki çocuklarda, çoğu kez gece altına ıslatma ve kâbus görme gibi travma sonrası stres bozuklukları görüldüğü, ayrıca bu çocukların alerji, astım, mide bağırsak rahatsızlıkları, depresyon ve huzursuzluk gibi sorunlarla karşılaşma risklerinin diğer akranlarından daha yüksek olduğu anlatıldı.
Aile içi şiddete şahit olan ilkokul çağındaki çocukların derslerinde konsantrasyon ve odaklanma gibi sorunları yaşayabildiği, bu çocuklarda intihara yönelme, uyuşturucu ve alkol kullanma eğilimlerinin de daha fazla olduğuna dikkat çekildi.
|