Darbe Anayasası’ sadece içeriğiyle değil, yazılış tekniğiyle de çağdışıdır. Sanki bu Anayasa her olası sorunda birden fazla çözüm yolunun açık tutulması için yazılmış gibidir
12 Eylül 1980 darbesi, sonuç itibarıyla ülkede birçok acıya ve haksızlığa neden olmuştur.
Acı ve haksızlıklar, sadece darbenin olduğu dönemle ve askeri yönetimle de sınırlı kalmadı. Dönemin yönetiminin talimatı ve gözetiminde yazılan yeni Anayasa, toplumda acı ve haksızlıkların süreklilik kazanmasına yol açtı.
Birçok çağdışı yaklaşım içeren bu Anayasa ile Türkiye 20 küsur yıldır yönetilmeye çalışılıyor.
Bazılarınıza abartılı gelebilir bu diyeceğim ama bazı sorunlardan katiyen kurtulamamız ve kısır döngü içinde debelenir gibi gözükmemiz de işte bu Anayasa nedeniyledir diye düşünüyorum.
‘Darbe Anayasası’ sadece içeriğiyle değil, yazılış tekniğiyle de çağdışıdır.
Sanki bu Anayasa her olası sorunda birden fazla çözüm yolunun açık tutulması için yazılmış gibidir.
Anayasa’yı yazanlar her olası durumda kendi ellerinde bir gücü tutmak istermişçesine metni kaleme almışlardır.
Şimdiki cumhurbaşkanının görev süresi bitecek mi bitmeyecek mi, biterse ona TBMM Başkanı mı vekalet edecek gibi, temel ve hayati sorunlarda net bir cevap verilemiyor, her uzmandan farklı bir ses çıkıyor.
Çünkü o dönemin yönetimi, karşı karşıya kalınacak her durumda yorum yolunun açık olmasını istemiş ve mahsustan net çözümler ortaya koymamış gibidir.
O dönemin askeri yönetimi, iktidarda her zaman düzen partilerinin olacağını ve her olası sorunda sistemin yanında çözümler yolunun açık olması gerektiğini düşünmüş olabilir.
Tahmin ediyorum ki; o dönemde askeri yönetim, bir gün AKP türünde bir partinin iktidara geleceğini ve Bülent Arınç gibi bir insanın TBMM Başkanı olabileceğini hayal edebilseydi, Anayasa’yı öyle açık kapılar bırakarak değil hayli net biçimde yazdırırdı.
Akşam, 3.5.2007
|