Kutlu Doğum Haftası ve Bediüzzamanın 47. vefat yıldönümü vesilesi ile gazetemiz İzmir temsilciliğince düzenlenen ‘Bediüzzaman’a Göre Hz. Muhammed (asm) ve Sevgi’ konulu panel İzmir Hilton Otelinde kalabalık bir dâvetli katılımıyla gerçekleşti.
Panele Bediüzzaman'a sağlığında hizmette bulunmuş yakın talebelerinden Mehmet Fırıncı İstanbul’dan, Selahaddin Akyıl İzmir’den teşrif etti. Panele ayrıca 19. dönem İzmir milletvekili Mehmet Özkan, Nazillililer Derneği Başkanı Hasan Özdün, DYP Konak İlçe Başkanı Serdar Yılmaz, il yönetim kurulundan Cevat Kırkpınar, DYP Konak İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri Ali Şenol ve Mehmet Hüseyinoğulları katıldı.
Panel için Hilton Otelinin bin kişilik Barbaros Paşa Salonu hazırlandı. Salonun bulunduğu katta ‘mescid’ tahsis edildi. Toplantı salonu girişinde üniversite öğrencilerince açılan sergide Peygamberimizi (asm) anlatan kitaplar ve Risâle-i Nurlar dikkat çekiyordu.
Salonda 6x3 metre ebadında Bediüzzaman fotoğrafı ile “Muhabbet, uhuvvet, sevmek İslâmiyetin mizacıdır,” “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe hakkıyla iman etmiş olmazsınız,” “Resulüm, de ki; eğer Allahı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın” yazılı afişler göze çarpıyordu.
Panel başlamadan önce gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular basın toplantısı düzenleyerek Yeni Asya ve misyonu hakkında bilgiler verdi. Yazarlarımızdan İslâm Yaşar, Süleyman Kösmene ve Senai Demirci kitaplarını imzalayarak okuyucuları ile sohbet ettiler. Yazarlarımıza yoğun ilgi gösteren okuyucuları imza için uzun kuyruklar oluşturdu.
Panele Çevre Eski Bakanı Rıza Akçalı, Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar ile Konyalılar Derneği Başkanı Seyit Ali Selek telgraf gönderdiler.
Sunucu Gökçe Ok‘un sinevizyon gösterisi anonsu ile program başladı. Senaryosunu Şükrü Bulut’un hazırladığı ve Av. Ahmet Yılmaz’ın Yeni Asya İzmir Stüdyosunda seslendirdiği Peygamberimizin (asm) dünyaya teşrifi öncesi ve sonrasındaki hadiselerin ve içerdiği mesajların görüntülerle verildiği “Varlığa Doğan Güneş” isimli sinevizyon gösterisi duygulu anların yaşanmasına sebep oldu.
Sinevizyondan sonra program, Hafız Mustafa Çam’ın Kur’ân-ı Kerim tilâveti ile devam etti. Okunan Kur’ân-ı Kerim son günlerde ahirete intikal eden Mehmet Emin Birinci ve Ali Mutlu Ağabeylere ve İzmir Zafer İlköğretim Okulundan elim bir kaza sonucu ahirete intikal etmiş 33 öğrenci ve velilerinin ruhuna ithaf edildi.
“DİNDEN ÖZÜR DİLEMEMİZ LÂZIM”
Mehmet Kutlular konuşmasına, “İnsan yaratılmışların en mükemmelidir” diyerek başladı. Bediüzzamanın “Eğer insanı büyütsen kâinat, kâinatı küçültsen insan olur. İnsan kâinatın en mükemmel meyvesidir” sözünü hatırlatan Kutlular; “Cenâb-ı Hak Hz. Muhammed’i (asm) muhatab-ı İlâhî olarak göndermiştir” dedi.
Kutlular, “Sokak bir tehlike, basın bir tehlike, devletin bakışı bir tehlike. Din küçük yaşta verilirse taşa yazılan yazı gibidir. Sonradan verilirse suya yazılan yazı gibidir. İşte kapkaç çeteleri, uyuşturucu ilköğretim okullarına bile girdi. Bu yanlışlıkların düzelmesi lâzım. Yapılan yanlışlıklar gelecekte anarşi meyvesi verecek diye Üstad haber vermiştir. Sevgi kâinatın nurudur. Nihayetsiz muhabbete nihayetsiz kemal sahibi olan Cenâb-ı Hak lâyıktır. Bediüzzaman Münâzarât’ta diyor ki, ‘Biz bu dine sırtımızı döndük bu din de bizi rezil, rüsvay etti’. Dinden özür dilememiz lâzım, sımsıkı sarılmamız lâzım ki rezillikten kurtulalım” diyerek sözlerini tamamladı.
PEYGAMBERİMİZ’E (ASM) YAZILAR DİZELER
Ardından sözü Prof. Dr. Mahmut Kaplan aldı. Kaplan konuşmasını Peygamberimize (asm) ithafen “Fahr-i âlem, Şeref-i beniâlem, Muallim-i Ekmel” gibi Risâle-i Nur’dan seçtiği örneklerle süsledi. Mehmet Akif’in, Mevlânâ’nın, Fuzuli’nin, Niyazi-i Mısri’nin, Şair Nabi’nin Peygamberimizi anlatan dizelerinden örnekler sunan Kaplan, Ali Ulvi Kurucu’nun;
“Sevdim seni, mabuduma canan diye sevdim
Bir ben değil âlem sana hayran diye sevdim.”
“Kıtmîriniz ey Şâh-ı Rüsûl, kovma kapından,
Âsîlere lûtfun yüce fermândır Efendim” dizelerini okuyarak konuşmasını bitirdi.
RASULULLAH (ASM) SEVGİSİYLE
SULANAN GÜLLER SOLMAZ
Panelde son olarak İslâm Yaşar kürsüye geldi. Yaşar, salondaki başörtülü hanımları ve genç kızları kast ederek; “Bu salon gül bahçesine dönmüş. Baharın ilk çiçekleri dağlarda değil bu salonda açmış” dedi.
“Sevginin düşmanı olur mu?” diye soran Yaşar, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Bu güllerin açmaması için, solması için çok çalışanlar var. Eğer bir gül Rasulullah sevgisi ile sulanıyorsa asla solmayacaktır. Dediler ki ‘mademki bu sevgiyi yok edemiyoruz, o zaman bu sevginin mecrasını değiştirelim’ ve mecazi sevgiler, sevgililer ortaya çıkardılar. İşte bu zamanda Risâle-i Nur sevgiyi asıl mecrasına döndürdü. Sevgi nedir? Kime olmalıdır? En güzel o anlattı.”
Süleyman Çelebi’nin mevlidinde “Ben sana aşık olmuşum” sözüne karşı Bediüzzaman’ın “Ben senden razı olmuşum” dediğini hatırlatan İslâm Yaşar, “Güzellik salonları insanları güzelleştirmiyor. Eğer güzelleşmek istiyorsanız Rasulullah’ın sünneti olan gülümseyin. Gönlünüzün güzelleşmesini istiyorsanız gönlünüz ancak o Rasul’ün sözleriyle güzelleşir. ‘Bütün bülbüllerin en efdali, en eşrefi ve en münevveri ve en bâhiri ve en azîmi ve en kerîmi ve sesçe en yüksek ve vasıfça en parlak ve zikirce en etemm ve mahiyetçe en ekmel ve sûretçe en ecmel, kâinat bostanında arz ve semâvâtın bütün mevcudâtını latîf secaâtıyla, leziz nağamâtıyla, ulvî tesbihâtıyla vecde ve cezbeye getiren, nev-i beşerin andelîb-i zîşânı ve benîâdem’in bülbül-ü zü’l-Kur’ân’ı, Muhammed-i Arabîdir.’ Eğer Rasulullah tanınacaksa Bediüzzaman’ın dili ile tanınmalı. O (asm) sevilecekse Bediüzzaman’ın sevgisi ile sevilmelidir. Allah yüzümüzün tebessümünü, gönlümüzün sevgisini eksik etmesin artırsın” diyerek konuşmasını tamamladı.
ACILI AİLELERE ÇOCUK
TAZİYANEMESİ GÖTÜRÜN
İkinci konuşmacı Senai Demirci, Peygamber Efendimizin (asm); “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe hakkıyla iman etmiş olamazsınız” hadisi şerifiyle konuşmasına başladı. Demirci, “Ben bu ülkede adamları cemaatlerin yetiştirdiğini biliyorum. Keşke okullar adam yetiştirseydi. Keşke sokaklar adam yetiştirseydi. Hiçbir zaman beni cemaatin büyüttüğünü unutmadım. Hastalandığımda bana sıcak çorba veren ağabeylerim vardı. Cemaatler adam yetiştiriyor, cemaatlerin de aslı esası muhabbettir” ifadelerini kullandı.
Demirci, Aksaray’da kaza geçiren İzmirli öğrenciler ve ailelerine başsağlığı dilediği konuşmasında, “Konak Camiinden yavrularımızı ebediyete gönderdik. Yavrularını kaybeden bu anne babaları kim teselli edecek? Hangi seküler kitap, hangi siyasî yapı onları teselli edecek söyler misiniz? Şen şakrak geziye giden yavrular, parça parça döndüler. Nasıl bakacak anneler onlara? Bu yaralı anne babalar Üstadın Çocuk Taziyenamesine muhtaç. Salondakiler sizler muhabbet fedailerisiniz. Buradan çıkınca ne olur o acılı ailelere gidin onlara en güzel hediye olan Üstadın Çocuk Taziyenamesini verin. Onları ancak bu teskin eder. Allah, Çocuk Taziyenamesini okumaya muhtaç etmesin. İşte imanımızın dikişleri orda patlayabilir. Biz muhabbet fedaileriyiz diyorsak o acılı anne babalara gidelim. Sevgi bu demek, iman bu demek, evlâdını kara toprağa bırakan anneye, ‘evlâdım orada üşüyecek mi?’ diye hıçkıran anneye biz teselli olmazsak kim olacak?” diye konuştu.
|