|
|
|
Müdüre suç duyurusu |
Mazlum-Der Kocaeli Şubesi, 14 Nisan’da yapılması düşünülen yürüyüşün kalabalığa cop ve biber gazı sıkılarak engellenmesiyle ilgili olarak, Kocaeli Emniyet Müdürü Hüseyin Namal ile görevli polisler hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Mazlum-Der Kocaeli Şubesi Başkan Yardımcısı Nigar Gümrükçüoğlu, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak, Kocaeli Emniyet Müdürü Hüseyin Namal ile 14 Nisan 2007 tarihinde “Başörtüsüne Özgürlük Yürüyüşü”nde görevli emniyet mensupları hakkında suç duyurusunda bulundu. Gümrükçüoğlu, dilekçesinde “yasal yürüyüşü engelleme, görevi kötüye kullanma ve kasten yaralama” suçlarından “emniyet görevlileri ve buna engel olmak için gereğini yapmayan İl Emniyet Müdürü Namal hakkında kanunun öngördüğü en şedit cezanın verilmesi için kamu davası açılmasını” istedi.
Gümrükçüoğlu, adliye önünde yaptığı açıklamada ise “Kanunsuz müdahaleyi, güç kullanımlarını şiddetle kınarken, meseleyi hukuk önüne taşıyacağımızı, Hükümete ve ilgili Bakanlığa da bildireceğimizi ve konunun takipçisi olacağımızı belirtiyoruz” dedi.
|
Yeni Asya
/ KOCAELİ
17.04.2007
|
|
|
Hayret ve ibretle izliyoruz |
Türkiye Sivil Toplum Platformu, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak son günlerde yapılan tartışmaların hayret ve ibretle izlendiğini belirterek, rutin bir sürecin darbe söylentileriyle birlikte anılmasından kaygı duyulduğunu açıkladı. Platform adına yapılan ve Hak-İş Başkanı Salim Uslu’nun okuduğu açıklamada “Parlamentomuzun kararı, milletimizin kararıdır. Saygı duyuyoruz. Saygı duyulmasını bekliyoruz” denildi.
Türkiye Sivil Toplum Platformu’nca, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili olarak son günlerde yapılan tartışmalar ile parlamentonun meşruiyeti ile anayasal görevinden alıkoymaya yönelik olduğunun hayret ve ibretle izlendiği belirtilerek, rutin bir sürecin darbe söylentileri ile birlikte anılmasından kaygı duyulduğu açıklandı.
Aktif Metropolitan Otel’de düzenlenen basın toplantısında, aralarında Hak-İş Konfederasyonu ve bağlı sendikalar, Mazlum-Der, Memur-Sen Konfederasyonu ve bağlı sendikalar, Esnaf Odaları Konfederasyonu, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Odaları ve tarım örgütleri birliklerinin bulunduğu sendika, dernek, vakıf, meslek odası ve kooperatif gibi sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu ‘’Türkiye Sivil Toplum Platformu’’ adına hazırlanan açıklamayı, Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu okudu. “Parlamentomuzun kararı, milletimizin kararıdır. Saygı duyuyoruz. Saygı duyulmasını bekliyoruz” denilen açıklamada, sessiz yığınların görüşlerini dile getirmek için bu platformun oluşturulduğu belirtildi. Açıklamada şöyle denildi:
“Türkiye’de ilk kez halk bu sürece bu kadar müdahil oluyor. Sürece ilişkin bireysel ya da kurumsal açıklamalar yapılmaktadır. Ancak bu açıklamalarının bir bölümünün demokratik süreci engellemeye, parlamentonun temsil ettiği millî iradeyi baskılamaya, parlamentonun meşruiyetini tartışmaya, anayasal görevinden alıkoymaya yönelik olduğunu hayretle ve ibretle izliyoruz. Özellikle cumhurbaşkanlığı gibi rutin bir süreç ile darbe söylentilerinin birlikte anılma ve yorumlama çabalarından kaygı duyuyoruz.”
“DEMOKRASİ DÖNÜŞÜ
OLMAYAN YAŞAM TARZIDIR”
Türkiye’nin ilk kez bir cumhurbaşkanı seçmeyeceği vurgulanan ortak açıklamada, bu yapılırken Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu ve demokrasi geleneklerinin yerleştiği gerçeğinin unutulmaması gerektiğini vurgulandı. Açıklamada, “Demokrasi ve hukuka bağlılık milletimiz için dönüşü olmayan bir yaşam tarzı olmuştur. Şimdi, demokrasi geleneklerimizde ve anayasada yazılı olmayan kurullar ve usuller ihdas etmek, hatta dayatmaya kalkışmak, anayasa ve hukukun üstünlüğüne, toplumun demokratik tercihlerine ve haklarına, parlamentonun anayasal sistemi işletmesine engel olmaktan başka bir anlam ifade etmez” görüşüne yer verildi.
“ÖZKESMELER DEMOKRATİK
TERBİYE İLE BAĞDAŞMAZ”
Açıklamada, hukuk kuralları işletilerek parlamentonun bir sivil cumhurbaşkanı seçeceği dile getirilerek, şöyle denildi:
“İsimler üzerinden spekülasyonlar yapmak, önkesme çabaları, sivil bir cumhurbaşkanı seçime karşı olağanüstü kampanyalar düzenlemek demokratik olgunluk ve demokratik terbiye ile bağdaşmamaktadır. Seçilecek sivil bir cumhurbaşkanı darbe ile gelenlerden daha değersiz değildir. Hukuk, ideolojilere ve politik tercihlere kurban edilmemelidir. Hukuk ve demokrasi herkese lazımdır ve herkes için bütün zamanlarda gereklidir.”
Türkiye’nin demokrasi için önemli bir süreçten geçildiği belirtilen ortak bildiride, “Herkesi topluma, parlamentoya ve Türkiye’nin birikimlerine saygı duymaya davet ediyoruz. Parlamentomuz, anayasal sistemi çalıştırarak, kuralsızlığın, keyfiliğin ve illegalitenin devlet hayıtımıza bulaşmasına izin vermeyecektir. Parlamentonun kararı, milletimizin kararıdır. Saygı duyuyoruz! Saygı duyulmasını bekliyoruz” çağrısında bulunuldu.
“AMACIMIZ MİLLET İRADESİNE DUYARLILIK”
Açıklama sonrasında gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Hak-İş Başkanı Salim Uslu, “14 Nisan’da yapılan miting sonrasında miting yapmayı düşünüyor musunuz?” şeklindeki soruya, rövanş alma anlayışı ile bir miting düzenlenmesinin düşünülmediğini, ancak bu süreçte kullanılan dile de dikkat edilmesi gerektiğini, sivri, sert bir dil yerine, barışı, istikrarı koruyan bir dil kullanılması gerektiğini söyledi. Uslu, olgun, sorumlu ve saygılı ve sorumlu bir dil geliştirilmesini gerektiğini söyledi. Bir gazetecinin, ‘’Açıklamanızda sanki Türkiye’nin Meclis kararı ile darbe arasında kaldığına dair bir hava var, bu görüşte misiniz?’’ sorusu üzerine Uslu, ‘’Cumhurbaşkanlığı seçimi bahane edilerek ordunun siyasete çekilme çabaları, hatta bazı üniversite senatolarının koruma, kollama görevi olanları göreve davet eden açıklamaları, demokrasimizin geldiği yer bakımından, Türkiye’nin kazandığı prestij bakımından yanlış bulunmaktadır. Buna dikkati çekmeye çalıştık’’ dedi.
Bu platformun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına bir destek olarak algılanmaması gerektiğini söyleyen Uslu, platformun kuruluş amacının millet iradesine ve parlamentonun temsil yetkisine karşı duyarlılık olduğunu söyledi.
|
Mehmet KARA
/ ANKARA
17.04.2007
|
|
|
Şemdinli çözülmeliydi çözülmedi |
CHP Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer, Şemdinli olaylarını araştırmak için Mecliste kurulan araştırma komisyonunda yaptığı çalışmaları kitap haline getirdi. Değer, kitabın tanıtımı amacıyla düzenlediği basın toplantısında, Avrupa ülkelerinde “Gladio”nun temizlendiğini, ancak Türkiye’de bu şansın kaybedildiğini kaydetti.
Milletvekili Değer, “Bize göre Şemdinli çözülmeliydi. Bu ilişkiler var mı, yok mu? Bunu tartışmamız lâzımdı. Hukuk devleti ilkesi gereği çözülmeliydi” dedi.
TBMM’de 2005 yılında kurulan, Şemdinli Olaylarını Araştırma Komisyonunda görev yapan CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ile Parlamentoda basın toplantısı düzenleyen Değer, ‘Şemdinli mi?’’ adlı kitabı tanıttı. Değer, Susurluk’ta 3 Kasım 1996’da meydana gelen kazadan sonra ‘’derin devletin’’ tartışılmaya başlandığını, dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’ın, olaylara ‘’fasa fiso’’ dediğini ifade ederek, Avrupa ülkelerinde ‘’Gladio’’nun temizlendiğini, ancak Türkiye’de bu şansın kaybedildiğini savundu. Şemdinli olaylarından sonra, ‘’Yeniden bu işi çözebilir miyiz?’’ umuduyla Meclis’te araştırma komisyonu kurulduğunu, ancak çalışmaların farklı boyutlara götürüldüğünü, olayın amacından saptırıldığını savunan Değer, bu sürede Komisyonda yaptığı çalışmaları kitap haline getirdiğini kaydetti. Kitapta, bu çalışmaların yanı sıra Türkiye’deki 15 yıllık OHAL dönemine ilişkin resmi veriler de bulunduğunu belirten Değer, 15 yıl içinde terör sebebiyle 36 bin 140 kişinin öldüğünü, 18 bin 489 kişinin yaralandığını, 4 bin civarında faili meçhul cinayet olduğunu; ortada vahim bir tablo bulunduğu söyledi. Kitabı 10 bin adet bastırdıklarını ve ücretsiz olarak dağıttıklarını bildiren Değer, ‘’Ne umuyorsunuz?’’ sorusu üzerine, ‘’umduğu bir şey olmadığını, Şemdinli olaylarının ne olduğunun resmini çizdiklerini’’ ifade etti. Değer, ‘’Size göre ne vardı, ne olmalıydı?’’ sorusuna, ‘’Bize göre Şemdinli çözülmeliydi. Bu ilişkiler var mı, yok mu? Bunu tartışmamız lazımdı. Hukuk devleti ilkesi gereği çözülmeliydi. Gladio varsa, bunu Avrupa’daki ülkeler, kendi içinde temizledi, kurtulduysa; Türkiye’nin de bunu yapması gerekirdi. Ama yapamadı. Farklı bir mecraya girildi’’ karşılığını verdi.
“’TEHDİTLER ÖNEMLİ DEĞİL’’
Komisyon çalışmaları sırasında bazı tehditler aldığı hatırlatılarak, kitaptan sonra böyle bir tehdit olup olmadığının sorulması üzerine Değer, tehditlerin önemli olmadığını söyledi. Değer, ‘’Hukuk devleti ilkesi gereğince, bu vatan hepimizin’’ dedi.
Değer, Meclis Başkanının da Komisyon raporunun en kısa sürede Genel Kurul gündemine getirileceğini söylemesine rağmen 1 yıldır gündeme gelmediğini, konunun kapatıldığını söyledi. Değer, basın toplantısının sonunda, gazetecilere kitabını imzalayarak hediye etti.
|
/ ANKARA
17.04.2007
|
|
|
TBMM’de Çankaya alarmı |
TBMM, cumhurbaşkanlığı adaylık süreci ve seçimlerle ilgili ‘kırmızı’ alarma geçti. Anayasaya göre, Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı’nın seçileceği süreç dün saat 09.00 itibarıyla başladı. Adaylık başvuruları, 25 Nisan Çarşamba günü saat 00.00’da sona erecek. Kalan 20 gün içinde de seçimler yapılacak.
TBMM Danışma Kurulu, adaylık başvuru sürecinin son günlerinde Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın başkanlığında toplanarak, seçim turlarının hangi tarihlerde yapılacağını belirleyecek. Daha önce yapılan toplantıda, ilk turun ya 26 Nisan ya da 3 Mayıs’ta yapılması konusunda mutabakata varılmıştı.
En az 3’er gün arayla yapılacak oylamaların ilk iki turunda, üye tam sayısının üçte iki çoğunluğunun (367) oyu sağlanamazsa 3. tur oylamaya geçilecek ve 3. turda üye tam sayısının salt çoğunluğunu (276) sağlayan aday, cumhurbaşkanı seçilmiş olacak. Bu turda üye tam sayısının salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde, 3. turda en çok oyu alan iki aday arasında 4. tur yapılacak. Bu oylamada da Cumhurbaşkanının seçilebilmesi için gerekli olan 276 oy sağlanamazsa TBMM seçimleri yenilenecek.
MECLİSTE SEÇİM YASAKLARI
Bu arada, TBMM’de cumhurbaşkanlığı seçimi süresince önemli kararlar uygulanacak. İlk turun başladığı tarihten 16 Mayıs tarihine kadar yasama faaliyeti yapılmayacak. Tur tarihlerine denk gelen günlerde partilerin grup toplantıları ertelenecek, cumhurbaşkanlığı seçim turlarının olduğu günlerde ziyaretçi kabul edilmeyecek ve iç kulislere giriş olmayacak. Ayrıca turların yapıldığı günlerde dinleyici localarına giriş için özel davetiye basılacak, davetiyeler, Meclis’te temsil edilen siyasî partilere, oranlarına göre dağıtılacak, davetiyesi olmayan kişiler localara alınmayacak. 16 Nisan-16 Mayıs 2007 tarihleri arasında TBMM kampusü içinde, halka açık panel, seminer, sergi gibi sosyal faaliyetler yapılmayacak, aynı tarihler arasında ziyaretçi giriş çıkışlarında randevulu sisteme geçilerek, milletvekilleriyle randevusu olmayanlar içeri alınmayacak, her yıl düzenlenen halk konseri ve halk yürüyüşü bu yıl TBMM Bahçesi’nde yapılmayacak. Türkiye Öğrenci Meclisi 4. Olağan toplantısı, bu yıla mahsus olmak üzere Mayıs ayı sonunda gerçekleştirilecek; her yıl Mayıs ayında başlayan ve Haziran ayında sona eren milletvekillerinin 557 parlamenterin 365’inin oyunu aldığı TBMM Spor Oyunları, bu yıla mahsus olmak üzere iptal ediliyor. Ancak sadece 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı resmi törenlerinin tamamı 23 Nisan günü hiçbir değişiklik olmadan gerçekleştirilecek.
|
/ ANKARA
17.04.2007
|
|
|
Erdoğan: Siyasî geçmişim pırıl pırıl |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Sizin fotoğraflarınızın bulunduğu broşürler Kombassan Holding tarafından kullanıldı” sorusuna karşılık, “Benim resminin olduğu herhangi bir broşür vesaire sahte olarak da basılabilir. Bunların hiçbiriyle bugüne kadar ilgim olmamıştır, alakam olmamıştır. Hiçbirini de bugüne kadar refere etmiş birisi değilim. Bu noktada siyasî geçmişim dört dörtlük, tertemiz, pırıl pırıldır” dedi.
Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısının ardından soruları cevaplandırdılar. Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin, ‘’Türkiye’de yüzlerce kişi, İslâmî kuruluşlar tarafından dolandırıldı ve bir hukuk mücadelesi verdi. Sizin de buna bir katkınız oldu mu? Sizin fotoğraflarınızın bulunduğu broşürler Kombassan Holding tarafından kullanıldı’’ sorusuna, şu karşılığı verdi.
‘’Benim resmimin olduğu herhangi bir broşür vesaire sahte olarak da basılabilir. Bunlar beni ilgilendirmez. Ama beni refere ederek, benim kefil olduğum herhangi bir şey varsa bunun hesabını vermeye ben her zaman hazırım. Bunların hiçbiriyle bugüne kadar ilgim olmamıştır, alâkam olmamıştır. Hiçbirini de bugüne kadar refere etmiş birisi değilim. Bu noktada siyasî geçmişim dört dörtlük, tertemiz, pırıl pırıldır. Hiçbirini de kabul etmiyorum, refere de etmiyorum. Bu kadar açık konuşuyorum.’’
|
/ HANNOVER
17.04.2007
|
|
|
Sezer iddialarını ispatlamak zorunda |
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı giderayak söylediği ‘Rejim ve cumhuriyet tehlikededir’ sözlerini kanıtlamalıdır” dedi.
Mustafa Başoğlu, yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Harp Akademileri Komutanlığı’nda yaptığı konuşmada söylediği “Cumhuriyet ve rejim tehlikededir” sözlerini değerlendirdi. Başoğlu, Sezer’in geçen yıl da yine Harp Akademileri’nde yaptığı konuşmada irticanın giderek başta eğitim olmak üzere devletin bütün alanlarına sızdığını ve büyük bir tehlike haline geldiğini söylemesi üzerine Bilgi Edinme Kanunu gereği Cumhurbaşkanlığı da dahil, devletin bütün kurumlarına irtica konusunda başvuruda bulunduğunu hatırlattı. “Ancak irticanın varlığı ya da yokluğu konusunda hiçbir kurum bilgi vermedi” diyen Başoğlu, şöyle edevam etti:
“Laikliğin üretildiği ve dünyaya ihraç edildiği Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en güçlü adayı olan Sarkozy, laikliliğin yeniden tartışılması gerektiğini Müslümanlara ve camilere yardım yapılmasını, din adamı yetiştirilmesini istemiştir. Sarkozy’nin bu açıklamalarına hiç kimse ‘laiklik tehlikeye giriyor’ diye tepki göstermemiştir. Bu mukayese bile Türkiye’de bazı kimselerin, bazı kurallara nasıl sımsıkı sarıldığını ve İslâmın sınırlarının daraltılmaya çalıştığını ispatlamaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı giderayak söylediği ‘Rejim ve cumhuriyet tehlikededir’ sözlerini ispatlamalıdır. Eğer Cumhuriyet tehlikede ise Sayın Cumhurbaşkanı bu tehlikeyi millete açıklamalıdır. Bu gibi iddialar söz olarak kalmamalı, toplumda huzursuzluk meydana getirmemeli, laiklik-irtica tartışmalarını körüklememelidir.”
|
Recep GÖREN
/ ANKARA
17.04.2007
|
|
|
Doğu’ya kış geri geldi |
Doğu Anadolu Bölgesi’nde etkili olan kar yağışı hayatı olumsuz etkiledi. Ardahan’ın Çıldır ilçesinde yoğun kar yağışı sebebiyle eğitime 1 gün ara verildi. Bölge genelinde gece başlayan aralıklı kar yağışı havaların ısınmasını bekleyen vatandaşları şaşırttı.
Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, önceki gece başlayan aralıklı kar yağışı ile şehir merkezlerindeki kar kalınlıklarının Ağrı’da 2, Ardahan’da 13, Kars’ta 9, Erzurum’da 1 santimetre olduğu, Iğdır ve Erzincan’da ise şehir merkezinde kar olmadığı bildirildi. Yetkililer, bölge genelinde kar yağışının hafta boyunca aralıklarla devam edeceğini belirtti. Van ve çevresinde etkili olan kar yağışı sebebiyle Hizan-Bahçesaray yolu ulaşıma kapandı. Tatvan şehir merkezinde kar kalınlığı 15, kırsal kesimlerde kar kalınlığının yer yer 50 santimetre’yi geçtiği öğrenildi. Şehir merkezinde kalan öğretmenler köylerdeki okullara kar yüzünden gidemedi. Askerî araçlarla okula ulaşmaya çalışan öğretmenler ilçe merkezine dönmek zorunda kaldı. Kayseri’de etkili olan kar yağışı ile birlikte hava sıcaklıkları hissedilir derecede düştü. Kar yağışı, özellikle yüksek kesimlerde etkisini gösterdi. Erciyes Dağı’nda kar kalınlığı 5 santimetre arttı.
|
/ ERZURUM/VAN
17.04.2007
|
|
|
AKP’li başkan darp edildi |
AKP Tortum İlçe Başkanı İhsan Tohumcu, darp edildi. Tohumcu, yaptığı açıklamada, önceki gün saat 23.00’te evine giderken sopayla dövüldüğünü belirtti.
Yüzünde kar maskesi bulunan kişinin kendisine sopayla vurmaya başladığını bildiren Tohumcu, ‘’Kafama aldığım darbelerden sonra bayılmışım. Sadece hastahaneye getirildiğimi hatırlıyorum’’ diye konuştu.
Kimseyle sorunu olmadığını ifade eden Tohumcu ‘’Tortum 38 bin nüfuslu bir ilçedir. Benim ilçede kimseyle bir sorunum yoktur, olamaz da. Yapılan saldırı siyasî olabilir. Bildiğim yoldan dönmeyeceğim’’ dedi.
Atatürk Üniversitesi Aziziye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisinde tedavi altına alınan Tohumcu’nun sol kolunda kırık, kafatası ve diz kapaklarında zedelenme tesbit edildi. Kolu alçıya alınan Tohumcu’nun tedavisine ortopedi servisinde devam edildi.
Tortum Emniyet Müdürlüğünün, konuyla ilgili inceleme başlattığı bildirildi.
|
/ ERZURUM
17.04.2007
|
|
|
Tunceli’de operasyon: 1 asker şehit |
Tunceli’de terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonda 1 güvenlik görevlisi şehit oldu, 1 güvenlik görevlisi yaralandı. Operasyonda 6 terörist ölü ele geçirildi.
Tunceli kırsalında bir süredir devam eden operasyonlarda, bir bölgede kıstırılan PKK terör örgütü üyelerine “teslim ol” çağrısı yapıldı. Çağrıya ateşle karşılık verilmesi üzerine çıkan çatışmada, 1 güvenlik görevlisi şehit oldu, 1 güvenlik görevlisi yaralandı.
Operasyonda 6 teröristin silahlarıyla birlikte ölü ele geçirildiği, operasyonun devam ettiği bildirildi.
|
/ TUNCELİ
17.04.2007
|
|
|
Akbulut’a “Yılın Milletvekili” ödülü |
AKP Tekirdağ Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Başkanı T. Ziyaeddin Akbulut, Meclis Haber Dergisi okurları tarafından “Yılın Milletvekili” seçildi.
Siyaset, bürokrasi, sivil toplum örgütleri, çalışma hayatı ve medya dünyasına yönelik haberleri ile Türkiye’de gündem oluşturan Meclis HaberDergisi Türkiye’ye hizmet edenleri ödüllendirdi. Ziyaeddin Akbulut’a, TBMM’de reform niteliğindeki yasaların önceki dönemlerle kıyaslanmayacak bir hızda gerçekleştirilmesinde gösterdiği katkıdan dolayı bu ödülün layık görüldüğü belirtildi. Akbulut’un ödülünü 13 Nisan 2007 tarihinde Akar İnternational Hotel’de yapılan törende yapılan bir toplantı ile Devlet Bakanı Abdüllatif Şener’in elinden aldı.
|
17.04.2007
|
|
|
İmece usulü Kutlu Doğum |
Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde, Kutlu Doğum Haftası faaliyetleri kapsamında Saraççeşme köyünde yapılan faaliyette 40 koyun kesildi.
Ceylanpınar Kaymakamı Şevket Atlı, köylüler tarafından imece usulüyle gerçekleştirilen faaliyette yaptığı konuşmada, ‘’özünde inanç olan milletimizin, Peygamber Efendimize olan saygı ve sevgisini belirtmek için mezhep ve siyasî düşünce ayrımı yapmaksızın bir araya gelmesi çok güzel bir duygu’’ dedi. Saraççeşme köyü Muhtarı Mehmet Ali Karaaslan ise Kutlu Doğum Haftası etkinliğinin, tamamen köylülerin dayanışmasıyla gerçekleştirildiğini söyledi. Bir süredir hazırlık yaptıklarını ve davetliler için köy meydanında 2 kıl çadır kurduklarını ifade eden Karaaslan, köylüler arasında mevlit yemeği için 5 bin YTL toplandığını belirtti. Konuşmaların ardından mevlit okutulmasıyla devam eden faaliyet, mevlit yemeğinin yenmesiyle son buldu. Kutlu Doğum Haftası etkinliğine, İl Müftü Yardımcısı Mehdi Yılmaz, Belediye Başkanı İsmail Arslan ve çok sayıda dâvetli katıldı.
|
/ CEYLANPINAR
17.04.2007
|
|
|
Peygamberimizi tanıtım için web sitesi kurdular |
“İslâm Peygamberini tüm dünyaya anlatmak” sloganıyla yola çıkan www.sonpeygamber.info web portalı, Kutlu Doğum Haftası’nda açılıyor.
Tasarımını Hollywood filmlerinin afişlerini yapan ünlü tasarımcı Emrah Yücel’in yaptığı portalın açılış galası, 19 Nisan 2007 Perşembe günü, saat 19:00’da, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapılacak. Galaya, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu katılacak.
Sivil toplum kuruluşu Meridyen Destek Derneği tarafından oluşturulan projenin ana konusu Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (asm) bilimsel veriler ışığında bütün dünyaya anlatmak. Projenin bir amacı da Batıda Hz. Muhammed ve İslâm diniyle ilgili oluşan yanlış bilgileri ortadan kaldırarak Batı kamuoyunu doğru bilgilendirmek. Siteyle ilgili bilgiler veren Web Portalı Editörü H. Hümeyra Şahin, “Bu portalın çok basit ve net bir amacı var: Son Peygamberin evrensel olarak tanınan, bilinen ve ‘kabul edilen’ bir elçi olarak algılanmasına katkıda bulunmak. Kabul edilenden kasıt O‘nun dünyaya gelmiş son dinin ve tüm insanlığın peygamberi olduğu inancına saygı demek. Yola çıkış noktamız, Peygamberi özellikle tanımayan, bilmeyen ama aynı zamanda merak eden insanlara, yeryüzünün neresinde, hangi köşesinde olurlarsa olsunlar anlatmak. Bunu yaparken de Hz. Peygamber’in savunmacı veya saldırgan bir üslûpla değil aklî ve ilmî bir zeminde insanlara anlatılmasını sağlamak istiyoruz” diye konuştu.
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
17.04.2007
|
|
|
Muhabbet, İzmir Hilton’a sığmadı |
Kutlu Doğum Haftası ve Bediüzzamanın 47. vefat yıldönümü vesilesi ile gazetemiz İzmir temsilciliğince düzenlenen ‘Bediüzzaman’a Göre Hz. Muhammed (asm) ve Sevgi’ konulu panel İzmir Hilton Otelinde kalabalık bir dâvetli katılımıyla gerçekleşti.
Panele Bediüzzaman'a sağlığında hizmette bulunmuş yakın talebelerinden Mehmet Fırıncı İstanbul’dan, Selahaddin Akyıl İzmir’den teşrif etti. Panele ayrıca 19. dönem İzmir milletvekili Mehmet Özkan, Nazillililer Derneği Başkanı Hasan Özdün, DYP Konak İlçe Başkanı Serdar Yılmaz, il yönetim kurulundan Cevat Kırkpınar, DYP Konak İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri Ali Şenol ve Mehmet Hüseyinoğulları katıldı.
Panel için Hilton Otelinin bin kişilik Barbaros Paşa Salonu hazırlandı. Salonun bulunduğu katta ‘mescid’ tahsis edildi. Toplantı salonu girişinde üniversite öğrencilerince açılan sergide Peygamberimizi (asm) anlatan kitaplar ve Risâle-i Nurlar dikkat çekiyordu.
Salonda 6x3 metre ebadında Bediüzzaman fotoğrafı ile “Muhabbet, uhuvvet, sevmek İslâmiyetin mizacıdır,” “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe hakkıyla iman etmiş olmazsınız,” “Resulüm, de ki; eğer Allahı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın” yazılı afişler göze çarpıyordu.
Panel başlamadan önce gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular basın toplantısı düzenleyerek Yeni Asya ve misyonu hakkında bilgiler verdi. Yazarlarımızdan İslâm Yaşar, Süleyman Kösmene ve Senai Demirci kitaplarını imzalayarak okuyucuları ile sohbet ettiler. Yazarlarımıza yoğun ilgi gösteren okuyucuları imza için uzun kuyruklar oluşturdu.
Panele Çevre Eski Bakanı Rıza Akçalı, Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar ile Konyalılar Derneği Başkanı Seyit Ali Selek telgraf gönderdiler.
Sunucu Gökçe Ok‘un sinevizyon gösterisi anonsu ile program başladı. Senaryosunu Şükrü Bulut’un hazırladığı ve Av. Ahmet Yılmaz’ın Yeni Asya İzmir Stüdyosunda seslendirdiği Peygamberimizin (asm) dünyaya teşrifi öncesi ve sonrasındaki hadiselerin ve içerdiği mesajların görüntülerle verildiği “Varlığa Doğan Güneş” isimli sinevizyon gösterisi duygulu anların yaşanmasına sebep oldu.
Sinevizyondan sonra program, Hafız Mustafa Çam’ın Kur’ân-ı Kerim tilâveti ile devam etti. Okunan Kur’ân-ı Kerim son günlerde ahirete intikal eden Mehmet Emin Birinci ve Ali Mutlu Ağabeylere ve İzmir Zafer İlköğretim Okulundan elim bir kaza sonucu ahirete intikal etmiş 33 öğrenci ve velilerinin ruhuna ithaf edildi.
“DİNDEN ÖZÜR DİLEMEMİZ LÂZIM”
Mehmet Kutlular konuşmasına, “İnsan yaratılmışların en mükemmelidir” diyerek başladı. Bediüzzamanın “Eğer insanı büyütsen kâinat, kâinatı küçültsen insan olur. İnsan kâinatın en mükemmel meyvesidir” sözünü hatırlatan Kutlular; “Cenâb-ı Hak Hz. Muhammed’i (asm) muhatab-ı İlâhî olarak göndermiştir” dedi.
Kutlular, “Sokak bir tehlike, basın bir tehlike, devletin bakışı bir tehlike. Din küçük yaşta verilirse taşa yazılan yazı gibidir. Sonradan verilirse suya yazılan yazı gibidir. İşte kapkaç çeteleri, uyuşturucu ilköğretim okullarına bile girdi. Bu yanlışlıkların düzelmesi lâzım. Yapılan yanlışlıklar gelecekte anarşi meyvesi verecek diye Üstad haber vermiştir. Sevgi kâinatın nurudur. Nihayetsiz muhabbete nihayetsiz kemal sahibi olan Cenâb-ı Hak lâyıktır. Bediüzzaman Münâzarât’ta diyor ki, ‘Biz bu dine sırtımızı döndük bu din de bizi rezil, rüsvay etti’. Dinden özür dilememiz lâzım, sımsıkı sarılmamız lâzım ki rezillikten kurtulalım” diyerek sözlerini tamamladı.
PEYGAMBERİMİZ’E (ASM) YAZILAR DİZELER
Ardından sözü Prof. Dr. Mahmut Kaplan aldı. Kaplan konuşmasını Peygamberimize (asm) ithafen “Fahr-i âlem, Şeref-i beniâlem, Muallim-i Ekmel” gibi Risâle-i Nur’dan seçtiği örneklerle süsledi. Mehmet Akif’in, Mevlânâ’nın, Fuzuli’nin, Niyazi-i Mısri’nin, Şair Nabi’nin Peygamberimizi anlatan dizelerinden örnekler sunan Kaplan, Ali Ulvi Kurucu’nun;
“Sevdim seni, mabuduma canan diye sevdim
Bir ben değil âlem sana hayran diye sevdim.”
“Kıtmîriniz ey Şâh-ı Rüsûl, kovma kapından,
Âsîlere lûtfun yüce fermândır Efendim” dizelerini okuyarak konuşmasını bitirdi.
RASULULLAH (ASM) SEVGİSİYLE
SULANAN GÜLLER SOLMAZ
Panelde son olarak İslâm Yaşar kürsüye geldi. Yaşar, salondaki başörtülü hanımları ve genç kızları kast ederek; “Bu salon gül bahçesine dönmüş. Baharın ilk çiçekleri dağlarda değil bu salonda açmış” dedi.
“Sevginin düşmanı olur mu?” diye soran Yaşar, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Bu güllerin açmaması için, solması için çok çalışanlar var. Eğer bir gül Rasulullah sevgisi ile sulanıyorsa asla solmayacaktır. Dediler ki ‘mademki bu sevgiyi yok edemiyoruz, o zaman bu sevginin mecrasını değiştirelim’ ve mecazi sevgiler, sevgililer ortaya çıkardılar. İşte bu zamanda Risâle-i Nur sevgiyi asıl mecrasına döndürdü. Sevgi nedir? Kime olmalıdır? En güzel o anlattı.”
Süleyman Çelebi’nin mevlidinde “Ben sana aşık olmuşum” sözüne karşı Bediüzzaman’ın “Ben senden razı olmuşum” dediğini hatırlatan İslâm Yaşar, “Güzellik salonları insanları güzelleştirmiyor. Eğer güzelleşmek istiyorsanız Rasulullah’ın sünneti olan gülümseyin. Gönlünüzün güzelleşmesini istiyorsanız gönlünüz ancak o Rasul’ün sözleriyle güzelleşir. ‘Bütün bülbüllerin en efdali, en eşrefi ve en münevveri ve en bâhiri ve en azîmi ve en kerîmi ve sesçe en yüksek ve vasıfça en parlak ve zikirce en etemm ve mahiyetçe en ekmel ve sûretçe en ecmel, kâinat bostanında arz ve semâvâtın bütün mevcudâtını latîf secaâtıyla, leziz nağamâtıyla, ulvî tesbihâtıyla vecde ve cezbeye getiren, nev-i beşerin andelîb-i zîşânı ve benîâdem’in bülbül-ü zü’l-Kur’ân’ı, Muhammed-i Arabîdir.’ Eğer Rasulullah tanınacaksa Bediüzzaman’ın dili ile tanınmalı. O (asm) sevilecekse Bediüzzaman’ın sevgisi ile sevilmelidir. Allah yüzümüzün tebessümünü, gönlümüzün sevgisini eksik etmesin artırsın” diyerek konuşmasını tamamladı.
ACILI AİLELERE ÇOCUK
TAZİYANEMESİ GÖTÜRÜN
İkinci konuşmacı Senai Demirci, Peygamber Efendimizin (asm); “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe hakkıyla iman etmiş olamazsınız” hadisi şerifiyle konuşmasına başladı. Demirci, “Ben bu ülkede adamları cemaatlerin yetiştirdiğini biliyorum. Keşke okullar adam yetiştirseydi. Keşke sokaklar adam yetiştirseydi. Hiçbir zaman beni cemaatin büyüttüğünü unutmadım. Hastalandığımda bana sıcak çorba veren ağabeylerim vardı. Cemaatler adam yetiştiriyor, cemaatlerin de aslı esası muhabbettir” ifadelerini kullandı.
Demirci, Aksaray’da kaza geçiren İzmirli öğrenciler ve ailelerine başsağlığı dilediği konuşmasında, “Konak Camiinden yavrularımızı ebediyete gönderdik. Yavrularını kaybeden bu anne babaları kim teselli edecek? Hangi seküler kitap, hangi siyasî yapı onları teselli edecek söyler misiniz? Şen şakrak geziye giden yavrular, parça parça döndüler. Nasıl bakacak anneler onlara? Bu yaralı anne babalar Üstadın Çocuk Taziyenamesine muhtaç. Salondakiler sizler muhabbet fedailerisiniz. Buradan çıkınca ne olur o acılı ailelere gidin onlara en güzel hediye olan Üstadın Çocuk Taziyenamesini verin. Onları ancak bu teskin eder. Allah, Çocuk Taziyenamesini okumaya muhtaç etmesin. İşte imanımızın dikişleri orda patlayabilir. Biz muhabbet fedaileriyiz diyorsak o acılı anne babalara gidelim. Sevgi bu demek, iman bu demek, evlâdını kara toprağa bırakan anneye, ‘evlâdım orada üşüyecek mi?’ diye hıçkıran anneye biz teselli olmazsak kim olacak?” diye konuştu.
|
Talha Özkan / Salih Sütçüoğlu
/ İZMİR
17.04.2007
|
|
|
Boğaza 3 yüzer marina |
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul Boğazı’nda Tarabya, İstinye ve Büyük Bebek koylarına yüzer marina yapmak için proje hazırladıklarını bildirdi.
Topbaş, Tarabya Koyu’na akan atık suların biriktirdiği çamur tabakasının taranarak temizlenmesi çalışmalarını basın mensuplarına yerinde göstererek bilgi verdi.
Topbaş, İstanbul’un bir deniz şehri olmasına rağmen yeterince denizden yararlanamadığını, kentte turizmi etkileyecek olan marinaların da belirli boyutta gelişmesini sağlamaya çalıştıklarını kaydetti.
Pendik Belediyesi ile çok ciddi ölçekte bir marina ihalesini yaptıklarını, Kartal’da da bir marina projeleri bulunduğunu anlatan Topbaş, İstanbul Boğazı’nda hazırlanan marina projelerine ilişkin şu bilgileri verdi: ‘’İstanbul Boğazı’nda kendi içinde doğal marina nitelikli birkaç körfez var. Sahil boyunca vatandaşları rahatsız eden tekneleri kaldırarak halkın sahil ile temasını sağlamak için Tarabya, İstinye ve Büyük Bebek koylarına yüzer marina yapmak için proje hazırlıyoruz. Bu yerler bizim kontrolümüzde olmadığı için Maliye Bakanı’ndan talepte bulundum, olumlu karşıladı. İSPARK şirketimiz bu koylarda yüzer marina yaparak işletecek. Arzumuz, vatandaşa ucuz bir hizmet vererek, teknelerin sahile bağlantılarını kaldırıp, burada insanların rahatlıkla yürümesini, balık tutmasını ve denize girebilmesini sağlamak. Yakın bir tarihte bunun startını vereceğiz.’’
|
/ İSTANBUL
17.04.2007
|
|
|
Reyhanlı'da kuduz karantinası |
Hatay’ın Reyhanlı ilçesi Tarım Müdürü Hamza Sapar, kuduz vak'ası görülen Ahmetbeyli Köyü’ne 6 ay boyunca hayvan giriş ve çıkışlarının yasaklandığını bildirdi.
Sapar, yaptığı açıklamada, merkeze bağlı Ahmetbeyli köyünde meydana gelen olayda, M.B’yi (35) ısıran köpeğin kuduz olduğunun anlaşıldığını belirtti. Köyün karantina altına alındığına dikkati çeken Sapar, şöyle devam etti: “Isırma olayının ardından M.B’ye gerekli müdahale yapıldı ve köpek kontrol altında tutulduğu süreçte ölünce leşi Adana Hayvan Araştırma Müdürlüğüne gönderildi. Köpeğin kuduz olduğu anlaşılınca köyü 6 ay karantinaya alarak canlı hayvan giriş ve çıkışlarına yasaklama getirdik. Köyde gerekli önlemleri aldık. Bu gibi vak'alarda vatandaşın duyarlı davranmalarını bekliyoruz.’’
|
/ REYHANLI
17.04.2007
|
|
|
Modern çağ, insanı maddeleştiriyor |
Doç. Dr. Kemal Sayar, modern çağın insanı maddeleştirdiğini, tüketim kimliğini yaygınlaştırdığını belirterek, “Oysa ruhun gerçek özgürlüğü, daha fazlasını isteme arzusunu frenlemekle mümkündür” dedi.
Ümraniye Belediyesi’nin düzenlediği ‘Küreselleşmenin Ruh Halleri’ konulu konferansta konuşan Doç Dr. Kemal Sayar, küreselleşme kavramının dünü ve bugünü üzerine çeşitli tesbitlerde bulundu. Ümraniye Belediyesi Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansta konuşan Sayar, küreselleşmenin insanı tüketim varlığına dönüştürdüğünü söyledi. ‘Modern Çağ, insanı hep daha fazlasını istemeye itiyor’ diyen Sayar, sözlerine şöyle devam etti: “Modern çağ, insanı maddeleştiriyor. Tüketim kimliğini yaygınlaştırıyor. Oysa ruhun gerçek özgürlüğü, daha fazlasını isteme arzusunu frenlemekle mümkündür. Küreselleşme rüzgârı en çok gençleri etkiliyor. Gençlerin kafasını boşaltıyorlar. Maddeci anlayış dayanışma duygusunu ortadan kaldırıyor. Maddî değerler yüceldikçe, bireylerin bencilleştiği ve kendi çıkarlarına yönelik hesaplar yaptığı gözleniyor. Aile bireyleri arasındaki bağlar zarar görüyor. Zamanla anne-baba değersiz hale geliyor. Elbette ki bu sürecin önemli unsurlarından biri de medya alanındaki yozlaşma ve medyanın bu küreselleşme sürecine yaptığı katkılardır. Maalesef TV, radyo ve gazetelerde bu toprağın hikâyeleri anlatılmıyor.”
Küreselleşmenin tüketim hastalığına sebep olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kemal Sayar, bu hastalığın da ‘kullan at’ mantığını doğurduğunu söyledi. Doç. Dr. Sayar, internet iletişimine de değindiği konuşmasında şunları söyledi:
“İnternet insan ilişkilerinde yozlaşmayı hızlandırıcı bir faktör olarak çıkıyor karşımıza. Kız erkek, erkek kız olarak tanıtıyor kendisini. İnternet coğrafyayı ve mekânı öldürüyor. Fikirler akıyor ama insan akmıyor. Burada önemli bir nokta daha var. Küreselleşmeyi yönlendirenler ‘bizim istediğimiz şeyler aksın’ diyorlar. Bunun bir sonucu olarak da, fakir ülkelerdeki halklar bu iletişim türünden asla gerektiği gibi faydalanamıyor. Diğer bir deyimle ‘akamıyorlar’. Sömürgeleşme artık eskisi gibi sadece top tüfekle olmuyor. Basın, bankacılık, toprak v.s gibi yollarla da sömürgeleştirme yapılabiliyor. Kürselleşme rüzgârı Batı’dan Doğu’ya doğru esiyor. Küreselleşme kapitalizmin dünyayı ele geçirmesidir.”
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
17.04.2007
|
|
|
Askerî birliklerin gıdası cezaevinden |
Ankara’nın Kalecik ilçesinde 70 hükümlünün kaldığı açık cezaevinde, pastörize süt, beyaz peynir, yoğurt, tereyağı üretimi yapılıyor. Cezaveinde kurulan tavuk çiftliğinde bulunan 9 bin 500 tavuktan da yumurta elde ediliyor.
Kalecik Açık Cezaevi Müdürü Kasım Demiralp, yaptığı açıklamada, cezaevine ait 10 dönümlük alanda süt ve süt ürünleri ile yumurta üretimi yaptıklarını söyledi. Cezaevindeki 70 mahkûmun tesislerde çalıştığını ifade eden Demiralp, günde 5 ton süt işleyerek beyaz peynir, yoğurt, tereyağı ve pastörize süt üretimi yaptıklarını anlattı.
Hijyenik şartlarda, sağlık uzmanlarının kontrolünde üretim yaptıklarını belirten Demiralp, ayrıca cezaevinde üretilen peynir, yağ ve sütün ‘’Kalecik’’ markası altında piyasaya sürüldüğünü kaydetti. Demiralp, cezaevinde üretilen ürünlerin Türkiye’nin bir çok yerindeki cezaevine, askerî birliklere, devlet hastahanelerine ve marketlere satıldığını dile getirerek, satış yaptıkları yerlerde şu ana kadar ürünleri hakkında bir şikâyet almadıklarını söyledi.
Cezaevinde üretilen ürünlerin sütlerinin Kalecik çevresindeki köylerden toplandığını anlatan Demiralp, bu sayede çevre köylerde yaşayan vatandaşların bütçelerine katkı sağladıklarını kaydetti. Demiralp, ayrıca cezaevinde 9500 tavuğun bulunduğu çiftliğe sahip olduklarına belirterek, tavuk çiftliğinden de günlük 9 bin yumurta elde ettiklerini ve bu yumurtaların çevre illere satıldığını bildirdi.
|
/ KALECİK
17.04.2007
|
|
|
Uzun süre TV izlemek konuşmayı geciktiriyor |
Trabzon Doğum ve Çocuk Bakımevi Başhekimi Uzm. Dr. İsmail Topal, 0-3 yaş arası çocuklarda, uzun süreli televizyon izlemenin konuşma sürecini yavaşlatabileceğini söyledi.
Topal, konuşmanın eksik kaldığı bir hayatta, başta iletişim kuramama olmak üzere birçok sıkıntının doğacağını belirterek, ‘’Dil, doğumdan itibaren gelişmeye başlar. Çocuğun zamanında konuşması, özellikle zekâ ve öğrenme kapasitesinin normal seviyeye gelmesi ve gelişimsel dönemlere rahatlıkla ulaşması için gereklidir’’ dedi.
0-3 yaş arası çocukların dış dünyadan kopuk, kendi hallerinde olma eğilimini bazı etkenlerin tetiklediğini belirten Topal, ‘’Bu yaş grubundaki çocukların günde saatlerce televizyon karşısında kalarak müzik dinlemesi, reklam izlemesine bağlı olarak konuşması gecikebilir. Çocukta otistik özellikler gelişebilir. Anne babaların bu kritik evrede çocuklarına çok fazla televizyon izlettirmekten kaçınmaları gerekir’’ diye konuştu.
KONUŞMASI GECİKEN ÇOCUKLAR
Çocukların normal gelişim sürecinde ilk altı ayda mama, baba, dada gibi heceler çıkarmaya başladığını, 12 aydan itibaren anne, dede gibi sözcükler kullandığını, 18 aydan itibaren de cümle kurmaya başladıklarını dile getiren Topal, bu gelişim dönemlerinin çok gerisinde kalan çocukların genel olarak konuşma yönünden incelenmesi gerektiğini söyledi.
Bazı çocukların, anatomik ya da psikolojik bir sorunu olmadığı halde geç konuşmaya başlayabileceğini de ifade eden Topal, ‘’Anne babalara tavsiyemiz, belli bir dönem bekledikten sonra hâlâ konuşamayan çocukları için gerekli incelemeyi yaptırtmalarıdır’’ dedi.
Konuşmanın, fiziksel durumlara da bağlı olduğunu kaydeden Başhekim Topal, ‘’Konuşmanın normal olabilmesi için yapısal olarak sinir sistemi ile dil kasları arasındaki yolların, ağız-damak-dudak-diş yapısının normal olması gerekir’’ diye konuştu.
Konuşmayı geciktirebilecek başka unsurlar olduğunu da vurgulayan Topal, şunları söyledi: ‘’Zekâ olarak yaşıtlarından geri olan çocuklar, yaşıtlarından daha geç konuşmaya başlar. İşitme sorunu olan çocuklar da dış dünyadan hiçbir ses işitmedikleri ve uyarılmadıkları için konuşma sorunu yaşar. Çocuğun görme sorununa bağlı olarak çevresinde olup bitenleri algılayamaması, nesneleri tanıyamaması konuşma açısından sorun doğurabilir. Ayrıca sık havale geçiren veya epilepsi hastası çocuklarda da konuşma gecikebilir’’ Çocuğun konuşma ve iletişim yönünden gelişimini hızlandırmak için sevgi ve huzur dolu bir aile ortamının önemli olduğunu dile getiren Topal, çocukla ilgilenerek ona sevildiğini hissettirmenin konuşma sürecini olumlu etkilediğini kaydetti.
Topal, çocuğun konuşma sürecini hızlandırmak için dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı: ‘’Konuşma sürecini hızlandırmak için onunla sık sık konuşmak ve oyun oynamak, kendi halinde kalmasına izin vermemek, yaşıtları ile oyun oynamasını sağlamak, insanlar arasında sık sık bulundurmak, ninni söylemek önem taşıyor. Ayrıca çocuğun size gönderdiği ses ve mesajlara cevap vermek, konuşurken ses tonunu iyi ayarlamak, onun fikirlerine değer vermek, kendine güvenini artırmak, kalabalık ortamlarda konuşmasını sağlamak, konuştuğunda onu cesaretlendirmek önemlidir.’’
|
/ TRABZON
17.04.2007
|
|
|
Aşı Haftası başladı |
Ankara İl Sağlık Müdürü Selahattin Şahin, dün başlayan “Aşı Haftası”nın 22 Nisan günü sona ereceğini duyurdu.
Selahattin Şahin, toplumun aşılama konusundaki duyarlılığını artırmak ve eksik aşılı çocukların aşılanmalarını sağlamak amacıyla Sağlık Bakanlığı tarafından 16-22 Nisan günleri arasında “Aşı Haftası” düzenleneceğini belirtti. Aşı haftasının ana temasının Dünya Sağlık Örgütü’nce “Aşıla, Koru, Önle” olarak belirlendiğini kaydeden Şahin, bağışıklama çalışmalarında hizmetin, gerek sayısal yönden, gerekse nitelik açısından en üst düzeyde bulunmasının şart olduğunu dile getirdi.
Şahin, rutin aşılama aşılama programına 3 yeni antijen (kızamıkçık, kabakulak, hemofilus influinza tip B) eklendiğini bildirdi. “Böylece rutin aşılama programı ile hedeflenen hastalık sayısı 10’a çıkmıştır” diyen Şahin, Ankara’da aşılama oranlarında ilk kez yüzde 96 oranına ulaşıldığını söyledi.
|
/ ANKARA
17.04.2007
|
|
|
|