Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Akreditasyon

Sağolsun, Nokta Dergisi örnek bir gazetecilik yaptı da, Genelkurmay da kendi bünyesinde olup bitenlerden haberdar oldu! Bundan üç ay önce Genelkurmay Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğünce hazırlanıp Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Salih Zeki Çolak’ın onayıyla Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’a gönderilen andıç hakkında “acilen” soruşturma açtı! Ne diyeceğiz şimdi? “Bakın, soruşturma açılıyor işte, daha ne isteriz” diye kendimizi mi avutacağız? “Aman bir sonraki akreditasyon listesinin dışında kalırım” korkusuyla geçiştirecek miyiz bu skandalı? “Bize dokunmayan yılan bin yaşasın” tutumunu sürdürüp 1997’den beri devam eden bu akreditasyon rezaletini sineye mi çekeceğiz? Yoksa, basın olarak o listelerin topunu, kavramın kendisini hedef alan bir mücadeleye mi girişeceğiz? *** Haberi okumuşsunuzdur; Genelkurmay Halkla İlişkiler, on yıldır hazırlanan akreditasyon listelerini yenilemeye karar veriyor. Amaç, TSK’yı casuslardan, bölücü ve yıkıcı gazetecilerden korumak! Tek tek bütün gazeteler ve gazeteciler artı ve eksi puanlarla değerlendiriliyor. Hangi gazete hangi olayda TSK için ne yazmış, bir bir not ediliyor. Sonuçta puanlar toplanıp çıkarılınca dört dörtlük bir “TSK karşıtları” ve “TSK yanlıları” tablosu çıkıyor ortaya. Mesela, “askerin siyasete müdahalesinden rahatsızlık duyan” gazeteciler TSK karşıtı, bölücü örgüt taraftarı olmuş oluyor! Ya da basında “sosyetik fişleme” başlığıyla yer alan, 2’nci Zırhlı Tugay Komutanlığı’ndan kaymakamlıklara gönderilen ve etnik, dini, marjinal ve diğer gruplara üye olan şahısların isimlerinin belirlenmesinin istenmesi” haberini yazanlar da öyle... Bu gibilerin kışlalara girmesi, Genelkurmay brifinglerine katılması, TSK’nın basına açık faaliyetlerinden herhangi biri içinde yer alması yasak. Çünkü casus olabilirler! Kışlalardan askeri birliklerden topladıkları bilgileri bölücü yıkıcı örgütlere taşıyabilirler, bu bilgileri kamuoyunu yanlış manipüle etmek için kullanabilirler! *** Aslında bu akreditasyon rezaleti bir “28 Şubat çocuğu”... Türkiye’de bazı yayın organları tam on yıldır, yeteri kadar laik ve yeteri kadar TSK dostu görülmedikleri için Genelkurmay’a ve askerî kışlalara alınmıyor. Bugün bu olayın böyle büyüyüp tepki çekmesinin ve Genelkurmay soruşturmasına konu olmasının sebebi, dar bir “dinci basın” tanımlamasının dışına çıkıp hedefi iyice genişletmesi; bir başka deyişle bu defaki andıçı hazırlayanların, gemi iyice azıya almış olması... *** Gerçekte yapılan şeyin özü aynı. Normal hukuk devletlerinde, devletin ya da devletin çeşitli organlarının sivil toplumda var olan herhangi bir kurumu, kişiyi yok sayması, ilişki kurmayı reddetmesi ancak hukuk dışı bir durum varsa söz konusudur. Ama bakıyoruz bizim ordu, hepsi de Basın Yayın Kanunu’na göre yayınlanan gazetelerin bazılarını akredite etmiyor. Yani “ben seni meşru görmüyorum, resmen tanımıyorum, yok sayıyorum, bu yüzden hiçbir faaliyetime de katmıyorum, basın toplantıma da almıyorum” diyor. Hangi kriterle yapıyor bu ayrımı? Paşa gönlüne göre... *** Oysa devlet kurumlarının duyguları yoktur, olmamalıdır. Bir gazeteye sempati besleyip bir başkasına gıcık olamaz. Birinin çizgisini “doğru” bir başkasınınkini “yanlış” bulamaz. Kişiler ve kuruluşlar hakkında sübjektif kanaatler besleyemez. Bir kısım vatandaşı bir yerlere davet edip bir kısmını dışlayamaz. Giyimine kuşamına, fikrine zikrine göre ayrım yapamaz. Mevcut yasalarca meşru olan her kurum ve kişi onun nezdinde eşit olmak zorundadır. *** Hayır, bir babanın çocukları karşısındaki eşitlikçi, hiçbirini kayırmayan, hepsine eşit ve hakkaniyetli davranmaya çalışan tutumu değildir bu. Bir makinenin, bir bilgisayarın nötr tutumudur. Devlet kurumları konumları gereği, bir bilgisayar kadar duygusuz, objektif, yansız ve fikirsiz olmak zorundadır. “Akredite olan/olmayan gazete” ayrımı ideolojik devletin kabak gibi ortaya çıktığı bir uygulama olduğu için önemlidir. Devleti, hiyerarşik olarak toplumun üstünde bir yere koyuyorsanız; onu ideolojik siyasî ve kültürel anlamda öncü olarak kabul ediyorsanız, ona—özellikle imtiyazlı kimi kurumlarına—böyle sübjektif değerlendirmeler yapma hakkı da verirsiniz. Ama eğer ideolojik devleti, devlete ilişkin bütün sorunların merkezi olarak görenlerdenseniz ciddiye alır mücadele edersiniz. Bugün, 9 Mart 2007

Gülay GÖKTÜRK

10.03.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Yanlışta ısrar...

  Askerî tesisler OYAK iştiraki değildir

  Çankaya, TÜSİAD, Baykal!

  Bir andıç daha var

  Andıçlı demokrasi

  “Rapor”lu gazetecilik

  Basına balans ayarı mı?

  Akreditasyon

  Andıç gazeteciler

  Casus, bombacı, suikastçi gazeteciler!!!

  Kopenhag Kriterlerinden Ankara Kriterlerine


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004