DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, son söylem ve politikalarıyla hiçbir şey yapmadıysa ‘siyasetin oyun alanını’ genişletti. Kendisine usul usul ‘demokrat bir kişilik inşa eden’ Ağar, esasında iki yıla yakın bir zamandır ‘farklı bir muhalefet anlayışı’ sergiliyordu.
Habertürk’te, Melih Meriç’in sunduğu Basın Kulübü’nde kendisine sorular yöneltirken, bir yandan da ‘acaba izleyenlerde nasıl bir lider imajı oluşuyor?’ diye düşünüyordum.
‘Yakından izlediğim Ağar’la halkın gördüğü arasında’ nasıl bir fark vardı acaba?
Ağar, AKP’ye karşı muhalefet anlayışını ‘onlar benim hasmım değil, siyasi rakibim’ eksenine oturtmuştu. Oysa diğer partiler, muhalefet sahasını sadece ‘laiklik ve milliyetçilik zeminine’ hapsetmişlerdi.
‘Tıkanmış ve daralmış Türk siyaset hayatında’ Mehmet Ağar’ın son dönemlerdeki çıkışıyla yeni bir alan açıldı. Ağar, bunun için ‘siyasetin alanını genişletiyorum’ diyor. ‘Kendini tekrarlayan söylemlerden oluşan siyaset retoriği’ böylece taze bir nefes alma olanağı buldu. Demokratik kültür açısından önemlidir.
Program arasında sohbet ederken Melih Meriç, ‘Ağar’ın artık bir tezi var’ diyordu. Bugün başka hangi liderin savunduğu bir tezi hatırlıyoruz? Meriç, ilginç bir bilgiyi de bizimle paylaşıyordu. ‘Konu Güneydoğu’dan uzaklaşınca mailler bir anda duruyor, dönünce anında mail yağıyor’ sözleri sizce de önemli bir ipucu değil mi?
Ağar’ın doldurmaya çalıştığı boşluk...
Ağar DYP’sinin bugünkü hali AK Parti’nin ilk dönemini hatırlatıyor. ‘Muhafazakar demokrat kimlikle’ çıkış yapan AKP’nin demokratlığı azalmaya yüz tutunca Ağar oradaki boşluğu doldurmaya başladı.
En genel anlamda Mehmet Ağar’da ‘insani ve evrensel bir söylem’ görüyorum.
O’nun sözlerini toplumsal huzur ve barışa bir çağrı olarak değerlendiriyorum. Bunları ‘bölünmez bütünlük’ şemsiyesi altında yapıyor. Terminolojiye karşı hassasiyet gösteriyor, özenli seçilmiş bir dil kullanıyor. Bu politikayı uygulamada en yüksek şansa sahip olan kişi Ağar’dır. ‘En iyi barışı şahinler yapar’ sözüne inanırım.
‘İyi bir siyasetçi her şeyden önce öngörüsü güçlü olan’dır. Lider, ülkenin bugününe değil, geleceğine dönük öngörüler yapabilendir. Ağar, ‘ufukta ülkemiz adına bir risk ve tehdit’ gördüğünü söylüyor, uyarı görevini yerine getiriyor. ‘Yerel ve milli bir proje’ sunduğunu iddia ediyor. Etnik milliyetçilik yapmıyor. O zaman başkalarının kozunu elinden alıyor. Herhalde Ağar’ın bu söyleminden sonra Kürt milliyetçiliği yapanlar utanırlar.
Ağar değişti mi?
Program sırasında arkadaşlar Ağar’a ‘değiştiniz mi?’ diye sordular. Bana kalırsa Ağar’da bir değişim yok.
‘Devlet hizmetinde yıllarca bulunmuş Mehmet Ağar’, şimdi ‘toplumun hizmetine talip olmuştur.’
Değişen, Ağar’ın kendisi değil, hizmet etmek için seçtiği alandır. O şimdi toplumsal ihtiyaçları karşılamaya dönük bir misyonu üstlenmiş durumda. ‘Görevini yapmış bir devletin memuru’ iken şimdilerde ‘vizyon üreten iyi bir siyasetçi kimliğine’ bürünüyor. ‘Siyasi sezgi’ ve ‘politik aklı’ devreye sokarak, ülkesi için inisiyatif alıyor. Bölgemize dönük senaryolara karşı, etkili bir söylem geliştiriyor. Devletin önünde bir ayakbağı haline gelen PKK düğümünü çözmeye çalışıyor. Şu sözler O’nun: ‘PKK bitmiştir. Şimdi tasfiyesini yapmamız lazım. Ben, bunun için çalışıyorum.’
Ben, en çok da ‘milliyetçi dalganın üzerinde en kolay sörf yapabilecek bir siyasi kişiliğin’ bu kolaycılığa kapılmayışını sevdim. Siyaset, zor olanı yapma sanatıdır. Ağar bunu deniyor. Ülkesi için.
Akşam, 16.11.2006
|