Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Lahika

ÂYET-İ KERİME MEÂLİ

"Biz ve gelip geçmiş atalarımız ölüp toprağa karıştıktan ve kemik yığını haline geldikten sonra mı tekrar diriltileceğiz?"

Sâffât Sûresi: 16-17

17.11.2006


HADİS-İ ŞERİF MEÂLİ

Karanlık gecelerde camilere gidenler var ya, Allah'ın rahmetine dalanlar onlardır.

Câmi'ü's-Sağîr, c: 3, 3795

17.11.2006


Hangi cür’etle vicdan hürriyetini ihlâl ediyorsunuz?

Bu yakınlarda ehl-i ilhâdın perde altında tecavüzleri gayet çirkin bir sûret aldığından, çok bîçare ehl-i imana ettikleri zalimâne ve dinsizcesine tecavüz nev’inden, bana, hususî ve gayr-ı resmî, kendim tamir ettiğim bir mâbedimde hususî bir iki kardeşimle hususî ibadetimde, gizli ezan ve kametimize müdahale edildi. “Niçin Arapça kamet ediyorsunuz ve gizli ezan okuyorsunuz?” denildi. Sükûtta sabrım tükendi. Kabil-i hitap olmayan öyle vicdansız alçaklara değil, belki milletin mukadderâtıyla keyfî istibdatla oynayan firavunmeşrep komitenin başlarına derim ki: Ey ehl-i bid’a ve ilhad! Altı suâlime cevap isterim.

Birincisi: Dünyada hükûmet süren, hükmeden her kavmin, hattâ insan eti yiyen yamyamların, hattâ vahşî, canavar bir çete reisinin bir usûlü var, bir düsturla hükmeder. Siz hangi usûlle bu acip tecavüzü yapıyorsunuz? Kanununuzu ibraz ediniz. Yoksa bazı alçak memurların keyiflerini kanun mu kabul ediyorsunuz? Çünkü böyle husûsî ibâdâtta kanun yapılmaz ve kanun olamaz.

İkincisi: Nev-i beşerde, hususan bu asr-ı hürriyette ve bilhassa medeniyet dairesinde, hemen umumiyetle hükümfermâ “hürriyet-i vicdan” düsturunu kırmak ve istihfaf etmek ve dolayısıyla nev-i beşeri istihkar etmek ve itirazını hiçe saymak kadar cür’etinizle, hangi kuvvete dayanıyorsunuz? Hangi kuvvetiniz var ki, siz kendinize “lâdinî” ismi vermekle ne dine, ne dinsizliğe ilişmemeyi ilân ettiğiniz halde, dinsizliği mutaassıbâne kendine bir din ittihaz etmek tarzında, dine ve ehl-i dine böyle tecavüz, elbette—saklı kalmayacak—sizden sorulacak. Ne cevap vereceksiniz? Yirmi hükûmetin en küçüğünün itirazına karşı dayanamadığınız halde; nasıl yirmi hükûmetin birden itirazını hiçe sayar gibi hürriyet-i vicdaniyeyi cebrî bir sûrette bozmaya çalışıyorsunuz?

Mektûbât, s. 416

Lügatçe:

ehl-i ilhâd: Hak yoldan sapanlar, dinsizler.

istihkar: Hakir görme, küçümseme.

lâdinî: Din dışı, dinle alâkası olmayan.

17.11.2006


Terörün ilâcı müsbet hareket

Amerika Birleşik Devletleri, Ohio eyaletinin Cleveland şehrindeki John Carroll Üniversitesi bünyesindeki Bediüzzaman Said Nursî kürsüsü, 6 Kasım 2006 günü “Modern Türkiye’de İslâm: Said Nursî Perspektifi” konulu uluslar arası bir konferansa ev sahipliği yaptı. Türkiye, İngiltere ve ABD’den 12 kadar Nursî uzmanı ilim adamının katılımıyla yapılan konferanstaki paneller ve sunulan tebliğlerin kısa bir özeti şöyledir:

Üç panelden oluşan konferansın ilk paneli “Dinî Perspektifler” başlıklı idi.

ABD, Georgia Ünversitesinden katılan Prof. Dr. Alan Godlas’ın sunumu “Nursî’nin Risâle-i Nur’da Telvihât-i Tis’a kısmında Açıkladığı Tasavvuf Anlayışının Dinî-Mantıkî Bir Analizi” başlığını taşıyor. Prof. Godlas, Bediüzzaman’ın esasen hiçbir tarikatı temsil etmediği ve ne kendi zamanında, ne de kendisinden önce oluşmuş hiçbir tarikata mensub olmadığını belirterek başladığı sunumunda Bediüzzaman’ın mesleğinin hakikat ve metodunun da hakikatla şeriatı birlikte yaşamak olduğunu söyledi. Aynı zamanda bazı manevî üstadları olan Bediüzzaman’ın tarikate aykırı olmayan, bilâkis temelleri acz, fakr, şefkat ve tefekkür esaslarına bina edilmiş, hakikati esas alan daha kısa ve daha emin bir yol temin ettiğini belirten Godlas, bu yolun esasen tasavvufa kazandırdığı derinliği dinî-mantıkî bir analizle ele aldı.

ABD’nin Chicago eyaletinde bulunan Loyola Üniversitesi’nden gelen Prof. Dr. Marcia Hermansen “Said Nursî ve Mevlânâ İlyas: 20. Yüzyıl İslâmî Akımlarından Takva Temelli Maneviyat Örnekleri” başlıklı tebliğinde Bediüzzaman ile çağdaşı ve Hindistan’daki Tebliğ cemaatinin kuruluşundaki etkin isim olan Mevlânâ İlyas’ı bulundukları şartlar ve fikrî oluşumları dahilinde mukayese ederek değerlendirdi. Bazı benzerliklere dikkat çeken Prof. Hermansen, en büyük farklardan birisi olarak; Nur cemaatinin, tefsir eserlerini esas aldığını, Tebliğ cemaatinde ise daha çok sünnet ve hadisleri örnek veren hikâyelerin temel bilgi kaynağı olduğunu kaydetti. Teknoloji ve şehir hayatına sıcak bakmayan Tebliğ cemaati mensupları seyahat ederek bu hikâyeleri yeni ulaştıkları bölgelerdeki halk ile paylaşıyor. Nur cemaati ise teknik araçları da kullanarak şehir ortamlarında yaşıyor ve çalışıyorlar.

ABD Utah Üniversitesi’nden katılan Prof. Dr. M. Hakan Yavuz “Sivil Toplum İnşâsında Dinin Yeri: Said Nursî Örneği” başlıklı sunumunda çağdaş toplumların inşâsında ahlâk ve adaletin önemine değinerek Bediüzzaman’ın öğretisinde ahlâk ve adaletin temelinin iman olduğunu belirtti. Ona göre; müsbet hareketin toplumsal hayatta ehemmiyetine eserlerinde geniş yer veren Bediüzzaman, âdil gelir dağılımı gibi sosyal adalete ilişkin konuları da ele alarak adaletin toplum sisteminin esası olduğunu belirtir. Prof. Yavuz, Bediüzzaman’ın maddî manevî özgürlükler hususundaki duruşuna da değinerek Bediüzzaman’ın gerçek bir sosyal demokrat olduğunu belirtti.

İngiltere’de bulunan Durham Üniversitesi’nden Prof. Dr. Colin Turner ile Dr. Hasan Horkuç, birlikte kaleme aldıkları “Evrim mi, Devrim mi? Bediüzzaman’ın Cihad Anlayışı” başlıklı tebliği Prof. Horkuç sundu. Nursî’nin medenîlere galebenin ikna ile olacağı sözünü aktarırken, medenîlerden kimin kastedildiğinin müphem olduğunu belirten Horkuç; Bediüzzaman’ın cihad anlayışına göre, fizikî cihadın zamanımızda yeri olmadığını, bilâkis inananların manevî cihad hususunda kendilerini geliştirmeleri gerektiğini belirtti.

“Politik Perspektifler” başlıklı ikinci panelde yine dört tebliğin sunumuna yer verildi.

ABD Michigan Üniversitesi’nde Sosyoloji doktorası yapan Mücahit Bilici “Ahlâk Felsefesi ve İslâmî Demokrasi: Said Nursî Örneği” başlıklı bir tebliğ sundu. Modern Batı felsefesinin ahlâkî akımlarını tanımlayarak sunumuna başlayan Bilici, Bediüzzaman’ın Nokta ve Münâzarât eserlerini değerlendirdi. Özellikle Nokta Risâlesi’nin Bediüzzaman’ın ahlâk felsefesini tanımlayan bir eser olduğu belirtilen tebliğde, bu risâlede yer alan ahlâkın dört kaynağı, ‘Kur’ân, kitab-ı kâinat, Resûl-i Ekrem Aleyhisselatü Vesselâm ve vicdan’ olarak belirtildi.

ABD San Diego Devlet Üniversitesi’nden katılan Dr. Ahmet Kuru “Said Nursî’nin Apolitik İslâm Yorumu: İnanç Temelli Aktivizm ve Politik İslâm ve Tasavvufla Mukayesesi” başlıklı sunumunda Bediüzzaman’ın iki tutumu sebebiyle politikadan uzak oluşunu değerlendirdi. Bunlar İslâmî devlet düzeni kurmak gibi bir politikası olmaması ve parti politikalarından uzak kalışı.

ABD Kentucky Üniversitesi’nden katılan Prof. Dr. Oliver Leaman “Modern Türkiye’de Said Nursî’nin Politik Felsefesi” isimli tebliğinde Bediüzzaman’ın hayatında ‘Üçüncü Said’ olarak bilinen son dönemlerindeki siyasî yaklaşımlarını değerlendirdi. Nursî’nin zamanın ve şartların gereğine en uygun şekilde hareket ettiğini belirten Leaman, gerekli zamanlarda Bediüzzaman’ın siyasetle alâkadar olduğunu kaydetti.

London Üniversitesi’nden katılan Dr. İhsan Yılmaz “Panacea’dan Yeni Suikast Terörizmine” başlıklı sunumunda terörizmin tehlikelerini ele alarak Bediüzzaman’ın müsbet hareketi esas alan öğretilerinin günümüz şartlarındaki önemine değindi.

Dinler Arası ve Sosyal Perspektif başlıklı son panelde üç tebliğ sunuldu. Amerika Katolik Üniversitesi’nden katılan Prof. Dr. Sidney Griffith “İlâhî Mesaj Arayışında Bediüzzaman Said Nursî ve Louis Massignon: Sırat-ı Müstakîmde Bir Müslüman ve Bir Hıristiyan” konulu mukayeseli tebliğinde Bediüzzaman’ın çağdaşı olan Fransız İslâm âlimi Louis Massignon ile hayatlarındaki ve çalışmalarındaki benzerlikleri ele aldı.

ABD John Carroll Üniversitesi’nden katılan Prof. Dr. Sheila E. McGinn “Saltanat-ı İlâhî ve İslâm Devleti: Hz. İsa (as) ve Bediüzzaman Said Nursî’nin Dini-Politik Görüşleri” başlıklı sunumunda sosyal ve politik adalete şiddetle önem veren Bediüzzaman’ı, iki bin yıl önce aynı şeyler için çabalayarak insanlığa örnek olan Hz. İsa’nın mesajını en iyi şekilde anlayıp uygulayan bir Müslüman olarak değerlendirdi.

Yine ABD John Carroll Üniversitesi’nden katılan ve Nursî Kürsüsü’nün başkanı olan Dr. Zeki Sarıtoprak “Said Nursî ve Müslüman-Hıristiyan İlişkileri” konulu sunumunda “Bediüzzaman asrın şiddetli dinsizlik tehlikesine karşı dindar Hıristiyanlarla iş birliği içinde çalışmayı öneriyor” diyerek, Bediüzzaman’ın ehl-i kitap ve özellikle Hıristiyanlarla ilgili görüşlerini değerlendirdi.

(www.nursistudies.com)

17.11.2006


Uzmanlar âfetlerin hikmetlerini araştıracak

Risale-i Nur’a Göre Kötülük Kavramı ve Haşir Akidesi konulu bilimsel toplantı, 19-20 Kasım 2006 tarihlerinde, halka kapalı ve İngilizce olarak İstanbul Akgün Otel’de gerçekleştirilecek. Toplantıda, “özellikle Batı toplumlarında tam hikmeti bilinmediğinden yanlış anlaşılmalara ve inançsızlığa sebep olan belâ ve musibetlerin doğru anlaşılmasına katkı sağlaması” bekleniyor.

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nca hazırlığı bir seneden beri devam ettirilen “Risâle-i Nur’a Göre Kötülük Kavramı ve Haşir Akidesi” konulu ilmî toplantı, 19-20 Kasım 2006 tarihlerinde, halka kapalı ve İngilizce olarak İstanbul Akgün Otel’de gerçekleştirilecek.

Nursi Studies isimli internet sitesinde sunulan bilgilere göre, halka açık olmayan ve sadece akademisyenlerin katılacağı uluslararası çaptaki organizasyondan beklenen netice şöyle ifade ediliyor: “Özellikle Batı toplumlarında tam hikmeti bilinmediğinden yanlış anlaşılmalara ve inançsızlığa sebep olan belâ ve musibetlerin doğru anlaşılmasına katkı sağlaması beklentimizdir. Belâlar, musibetler, ölüm ve benzerleri gibi ‘kötü’ gibi görünen hadiseler iman gözüyle bakılmayınca insanın hem maddî, hem manevî helâketine sebep olmaktadır.”

Toplantıda “kötülük” problemiyle bağlantılı olarak “Ahiret” ve “Haşir” konuları derinlemesine ele alınacak. Bu ana konuların Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşleri çerçevesinde ele alınması, Risâle-i Nur Külliyatı’nın global anlamda, bütün insanlığa hitap eden bir başka yönünün de ortaya çıkmasına önemli katkı sağlayacak.

Bu konferansla Risâle-i Nur’un kötülük ve şer kavramlarına yaklaşımı bütün yönleriyle ele alınacak. Vakıf yetkililerine göre bu bilimsel toplantı, ileriye yönelik de önemli adımlara katkı sağlayacak. Dünya çapındaki uzmanlarca ele alınıp incelenen konular, Suny Press (New York Devlet Üniversitesi Yayınevi) gibi dünya çapında akademik saygınlığa sahip bir yayınevi tarafından kitap haline getirilecek.

Toplantı üst düzey akademisyenlerin katılımıyla, İngilizce olarak gerçekleştirilecek. Sunulan ve tartışılan tebliğler İngilizcesi ile birlikte başta Türkçe olmak üzere bir çok dilde tercüme edilip kitaplaştırılacak.

“Risâle-i Nur’a Göre Kötülük Kavramı ve Haşir Akidesi” başlıklı toplantıya değerli görüş ve fikirleriyle şu akademisyenler katkıda bulunacak:

Prof. Dr. Mustafa Abu Suway (Filistin), Prof. Dr. Thomas Michel (İtalya), Prof. Dr. Leo De Lefebure (ABD), Dr. Stephen Sidorik (ABD), Şükran Vahide (Türkiye), Prof. Dr. Eric L. Ormsby (İngiltere), Prof. Dr. Ian Marklham (ABD), Prof. Dr. İbrahim Abu Rabi (ABD), Prof. Dr. Barbara Stowasser (ABD), Prof. Dr. Oliver Leamann (ABD), Prof. Dr. Bilal Kuşpınar (Kanada), Prof. Dr. John Garreth (İngiltere), Prof. Dr. Muhammed Sirosi (Endonezya), Prof. Dr. Lucinda Mosher (ABD), Prof. Dr. Hamidreza Ayatollahi (İran), Prof. Dr. İbrahim Kalın (Türkiye), Prof. Dr. Caner Dağlı (ABD), Prof. Dr. Al-Bakri (Singapur), The Rev. Dr. W. Mark Richardson (ABD), The Rev. Dr. Whitney Bodman (ABD), Prof. Dr. Efrain Agosto (ABD), Prof. Dr. Hashim Al-Tawil (ABD), Prof. Dr. Heidi Hadsell (ABD), Prof. Dr. Hamid Barra (Filipinler), Prof. Dr. Arif Ali Naed (Libya)

NOT: Yetkililerin verdiği bilgiye göre, toplantı halkın katılımına kapalı olup, toplantıda ele alınan tebliğ özetleri daha sonra “www.nursistudies.com” sitesinden duyurulacaktır.

(www.nursistudies.com)

02b.jpg

17.11.2006


Münâcâtü'l-Kur'ân

BELED:

1. Ey insanoğlunu zorluklara katlanacak şekilde yaratan ve “İnsanoğlu kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?” diye buyuran! (4-5)

2. Ey insana iki göz, bir dil ve iki dudak veren ve ona iyi ve kötü iki yol gösteren! (8-10)

17.11.2006


Zübeyir Gündüzalp'in kaleminden

Harikulâde bir tedris

Tahsildeki talebeler otorite ve disiplinle idare edilerek okutturulur. Bediüzzaman ise, hiçbir kimseyi Risâle-i Nur’a mecbur etmemiş. Fakat yüzbinlerle okuyucunun çoğu onu görmeden, ona sarsılmaz ve kopmaz bir bağla talebe olarak Risale-i Nur’dan derslerini alıyorlar.

İşte, böyle harikulâde bir tedris, yakın ve uzak tarihin hiçbir medresesinde görülmemiştir, hiçbir üniversitede rastlanmamıştır.

17.11.2006


Nur'un dilinde Risale-i Nur

Nurlar, tılsım-ı kâinatı keşfetmiştir

“Evet, şu tılsım-ı kâinatın muğlakını keşfeden ve mevcudâtın nereden nereye ve ne olacaklarının tılsımını açan Risâle-i Nur’un eczalarından Yirmi Dokuzuncu Söz; ve tahavvülât-ı zerrâtın muammasını keşfeden Otuzuncu Söz; ve kâinatta mütemadiyen fena ve zeval içindeki faaliyet ve hallakıyet-i umûmiye tılsım-ı acîbini hall ve keşfeden Yirmi Dördüncü Mektup; ve Tevhîdin en derin ve en mühim muammasını keşf ve hall ve izah eden ve haşr-i beşerî bir sinek ihyası kadar kolay olduğunu ispat eden Yirminci Mektup; ve tabiatperestlerin fikr-i küfürlerini esasıyla bozan ve tahrip eden ‘Tabiat Risâlesi’ namındaki Yirmi Üçüncü Lem’a gibi Risâle-i Nur’un çok cüz’leri var. Bunların yalnız birisindeki muammayı keşfeden bir âlim, bir edip, bir profesör, hangi hükûmette olsa, takdirle mükâfat ve ikramiye verileceğini, bu risâleleri dikkatle mütalâa eden tasdik eyler.”

Tarihçe-i Hayat, s. 207

Fatma ÖZER

17.11.2006


BİR KISSA, BİN HİSSE

Müslüman olmazdan önce kötü yolda olan bir kadın, Müslüman olduktan sonra tövbekâr olmuş, eski yanlışlarından dönmüştü.

Bir gün bu kadın birisinin yanından geçerken adamın sarkıntılığına maruz kaldı. Adam kadına el uzattı ve kadını taciz etti.

Kadın:

“Sen Müslüman değil misin? Ben de Müslüman oldum. Çek elini ve sakın bir daha böyle yapma! Allah bütün pislikleriyle birlikte şirki ortadan kaldırmış, şirkte işlenen günahları affetmiştir. Onun yerine İslâmiyet’i getirmiş, İslâmiyet ile yeryüzünü ve nefsimizi günah kirlerinden arındırmıştır” dedi.

Adam mahcup oldu ve yoluna devam etti. Yürürken de dikkatini kaybedip bir duvara tosladı. Başı yaralandı.

Bunu, yaptığına tokat sayan adam, bir daha kötülük yapmamaya söz verdi ve doğruca Hz. Peygamber’e (asm) giderek bütün olanları anlattı.

Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurdular:

“Şükret ki, Allah senin için hayır diledi de, böylece günahın bağışlandı. Unutma, Allah bir kulu için hayır dilerse onun günahının cezasını dünyada verir. Bir kulu için de şer dileyecek olursa onun günahının cezasını kıyamet gününe erteler.”

(Kenz, II/155)

Süleyman KÖSMENE

17.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004