DYP Genel Başkanı Ağar’ın söylemleri, siyaset gündemindeki yerini sürdürüyor.
Bu kez “Koydu mu oturtan komutanlar savaş meydanında olmalıdır” demiş. PKK için “Dağda silah sıkmak yerine hepsi düzde siyaset yapmayı tercih ederler” mesajını da yineliyor.
Konuyu, “askerin demokrasideki yeri” merceğinden farklı bir bakış açısına kaydıralım.
Önümüzde genel seçimler var, bu duruşun “oy getirisi” denklemini çözmeye çalışalım.
.....................................
DYP gövdesinin kökleri Adalet Partisi’dir. Onun da daha derinlerden beslendiği kaynak Bayar ve Menderes’in Demokrat Parti’sidir.
Demokrat Parti, Milli Şef İsmet Paşa’lı CHP’nin tek parti yönetimine ve jandarma egemenliğine tepkiyle kurulmuştu.
Otoriteye başkaldırıydı.”Beyaz Anadolu İhtilali” etiketliydi.
Bu sivil başkaldırı ile Demokrat Parti, Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren aralıksız iktidar olan CHP’yi 1950’de devirmişti. Dahası, seçim sandıklarında silip süpürmüştü.
10 yıllık Demokrat Parti iktidarı “Çarıklı ve sarıklı bizdendir” sloganına dayalıydı. Kendi burjuvasını yaratmıştı.
Yani “militarist” eğilimli bir taban olduğu söylenemez.
....................................
Demokrat Parti, 27 Mayıs 1960’ta üsteğmen, yüzbaşı, binbaşı, yarbay ve albaylardan oluşan ve ancak birkaç generali son anda aralarına aldıkları askeri cunta ihtilaliyle devrilmişti. Tabandaki “antimilitarist” psikoloji çıtasını bu ihtilal yükseltmiştir.
Askeri yönetimin kurduğu Yassıada özel mahkemesinde, tüm Demokrat Parti milletvekillerinin yargılanması, Başbakan Menderes, Dışişleri Bakanı Zorlu ve Maliye Bakanı Polatkan’ın idam edilmeleri, İçişleri Bakanı Gedik’in Harp Okulu penceresinden atlayarak intiharı da bir “travma” yaratmıştır.
................................
Demokrat Parti’nin yerine ve onun devamı olarak kurulan Adalet Partisi, ilk yıllarında itelenip kakılıyordu..
Onlara, “düşükler” diye aşağılanan Demokrat Partililerin “kuyrukları” deniyordu.
Adalet Partisi’nin amblemi şaha kalkmış “kır at” idi. Meydanlarda gençlik çatışmaları oluyor ve bu kavgalarda “Ata binen eşekler, millet sizden ne bekler” sloganları atılıyordu.
Bütün bunlar duygusal bir med hareketi oluşturdu.
1965 seçimlerinde 40 yaşındaki Süleyman Demirel’in başkanlığında Adalet Partisi tek başına iktidar oldu. Başarılı bir iktidardı. 1969 seçimlerinde Adalet Partisi gene tek başına iktidara geldi.
1971’de 12 Mart komutanlar muhtırasıyla devrildiğinde, halkın satın alma gücü yüzde 30 yükselmişti.
Merkez Bankası döviz rezervlerinde ilk kez bir birikim vardı.
Bu ikinci militarist darbe, Adalet Partisi tabanında gene izler yarattı.
.................................
Ve 9 yıl sonra Demirel’in başbakanlığındaki AP azınlık hükümeti de 12 Eylül 1980 ihtilaliyle devrildi.
.................................
Böyle bir siyaset yolculuğu olan parti ve tabanında “antimilitarist” ruh hali, kolektif travmanın derinleşmesidir.
Mehmet Ağar gibi geçmişinde askerle yakın ilişkileri olan bir liderin, tabanıyla da uyum sağlaması bağlamında, son söylemleri, yadırgansa da galiba bir mantığa dayalı.
Milliyet, 25.10.2006
|