Bugün Mehmet Ağar’ı yazacaktım ama şu sapık katilleri okuyunca önceliği onlara verdim. Bizleri irtica masalı ile oyalaya dursunlar, gençlerimiz sapıklığın, uyuşturucunun ağına düşüyor.
Dindar insanlar mı olmalı, yoksa vahşi inançsız katiller mi? Bu sorunun cavabı kolay, hepimiz dindar insanların olmasını isteriz. İstiyoruz da bizi korkutmaya çalışıyorlar: “Dikkat irtica geliyor” diye. Ne geliyor, nereye geliyor, kim geliyor? Türkiye’de gerçekten irtica var mı?
İlk önce irticanın tanımını doğru yapmalı, gerçek mümin ile din üzerinden geçinenleri ayırmalıyız. Samimi dindardan, içinde Allah aşkı olan insandan kimseye zarar gelmez, aksine iyi bir toplumun oluşmasına vesile olur. İrticadan korkanlar, burunlarının dibindeki tehlikeyi görmezden geliyor. Yozlaşan, yıkılan, dejenere olan bir gençlik yetişiyor.
Gençleri dinden soğutarak, boşlukta bırakıyoruz. Onlar da uyuşturucuya, fahişeliğe ve sapıklığa dadanıyorlar. İrtica tellallarını ayakta alkışlıyorum, iyi yapıyorsunuz. Dinden, imandan milleti soğutmaya devam edin, bu katiller, sapıklar sizin eseriniz.
Gazete manşetlerinde 2 katilin işledikleri cinayetleri okuyunca ürperdim, irkildim. Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz demekten kendimi alamadım. Hadi teröre, töre cinayetlerine, kıskanç kocanın intikamına alışmıştık. Ama hiç sebepsiz, zevk için adam katline yeni şahit olduk. 2 genç, tanımadıkları 7 kişiyi hunharca 60 saat içinde tek tek öldürmüştü.
O sapıklar şuursuz bir zevki tadarken, 7 suçsuz insan ebedi yolculuğa çıkıyor, bayram günü 7 aile sönüyordu. Bebeler babasız, hanımlar kocasız, analar evlatsız, yuvalar direksiz kalmıştı. Ortada fol yok yumurta yok, çıkar çatışması yok. Sadece 2 kendini bilmez, dinsiz imansız var!
Biri “Rahşan affından” yararlanarak cezaevinden çıkmış, diğeri 18 suçtan sabıkalı, 2 yaratık. “Zevk için öldürdüm” diyebilecek kadar zavallı ve alçak. Bu katillerin bir gün tekrar aramızda olabileceklerini düşündükçe, tüylerim ürperiyor. İdam cezasının neden uygulanmadığını ister istemez sorguluyorum.
İnşallah yozlaşan toplumun eseri olan bu gibi vak’alara bir daha rastlamayız. İnançlı, örf ve ananelerine bağlı, saygılı gençlerin yetiştiği bir Türkiye temenni ediyorum.
Bugün, 25.10.2006
|