Namaz hakkında kitap yazan ve namaz dâvâsına gönül veren ilahiyatçı, yazar ve fikir adamlarımızın oluşturduğu Namaz Gönüllüleri Platformu, faaliyetlerini İstanbul dışına da taşıdı. Son üç ay içerisinde Başakşehir, Yenibosna, Hamza Yerlikaya Stadı, Sultanbeyli, Zeytinburnu ve Kasımpaşa olmak üzere, altı büyük salon toplantısı düzenleyen plâtform, yedinci toplantısını 7 Temmuz Cuma günü, Manisa’nın Belediye Kültür Sitesi, Lâle salonunda gerçekleştirdi.
Yazarlar Abdullah Yıldız ve Ali Eren ile Dr. Kerim Buladı Hocanın konuşmacı olarak katıldıkları programda, Manisa halkının gösterdiği ilgi yazarlarımızı bile şaşkına çevirdi. 600 kişilik salona sığmayan Manisalılar, salondaki bütün boşlukları, adım atacak yer bırakmamacasına doldurmuşlardı. Ayakta kalan insanlar, salonun sağındaki, solundaki ve gerisindeki boşlukları, ara koridorları doldurduğu gibi, sahnenin önüne hasırlar seren bazı dinleyiciler de yerlere oturarak programı izlemek zorunda kaldılar. Hatta, salonu dolduranlar kadar bir kalabalığın da geri dönmekte olduğunu öğrenen yazarlarımız, bu kez dinleyicileri sahneye dâvet ettiler. Konuşmacıların yanlarına kadar sokulan, önlerine ve arkalarına kadar her yeri dolduran dinleyicilerin ilgisi gerçekten görülmeye değerdi. Salonun büyük bölümünü hanımların ve gençlerin oluşturması ise, dikkati çeken bir başka husustu.
Kur’ân tilâveti ile başlanan programda ilk sözü alan panel yöneticisi Abdullah Yıldız, okunan Kur’ân âyetlerinin bir bölümünden hareketle, “Eğer bu Kur’ân’ı bir dağa indirseydik, onu Allah korkusundan başeğmiş ve paramparça olmuş görürdün/üz” diyen Rabbimizin, Kur’ân’ı anlama/anlatma ve yaşama/yaşatma sorumluluğunu bize yüklediğini, bu sorumluluk bilincinin de günde beş kez namazla diri tutulduğunu hatırlatarak konuşmasına başladı. Yıldız, tevhîd akidesine imandan sonra ilk emredilen ibadetin namaz olduğunu, namazın İslâm’ın “olmazsa olmazı” olduğunu ve Müddessir/42-43. âyette vurgulandığı üzere, namazın terkinin ise cehenneme girme sebebi olduğunu hatırlattı. Herkesin, ‘kendi nefsinizi ve aile efradınızı, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem azabından koruyun’ âyeti ile irkilmesi gerektiğini söyleyen Abdullah Yıldız, Peygamberimizin (asm) saçlarını ağartan sorumluluğun da; sadece kendisinin değil, tevbe eden mü’minlerle birlikte emrolunduğu gibi dosdoğru olma(11/112) talimatı olduğunu hatırlattı. Ve bizi hem dünya ateşinden (kaos, bunalım, stres, mutsuzluk...) hem de ahiret ateşinden (cehennem) kurtaracak olan şeyin, ‘dinin direği’ namaz olduğunu ifade etti.
Ali Eren Hoca ise, namazın derûni boyutuna dikkat çeken konuşmasında; mü’minlerin namaz kılarken, kimi kıyam halinde, kimi rükû ve kimi secde halinde sürekli Allah’ı tesbih eden melekleri hatırlamaları gerektiğini, namazın bütün meleklerin ibadetini sembolize ettiğini, şeytanın ise secdeden kaçındığını söyledi. Mü’minlerin Allah’ın ziyafet sofrasına koşarcasına namaza kalkmaları gerektiğini vurgulayan Eren, Fatiha Sûresi ile ‘günde beş defa kulluk sözleşmemizi yenilediğimizi’ belirtti. Namazlarını eda etmeyenler için, “İzâ fâte’s-salâtu” ifadesinin kullanıldığını hatırlatan Ali Eren, bunun, bizim namazı geçirmemizden öte, namazın bizi geçmesi anlamına geldiğini, dolayısıyla, namazı terkedenin sadece kendisine zarar vereceğinin altını çizdi. Namazın ‘mümimin miracı’ olduğunu, ve mü’minin, teşehhüdde iken Rabbi ile doğrudan konuştuğunun, Rasûlüllah’a (asm) selâm verdiğinin farkında olması gerektiğini söyleyen Eren, Peygamberimizin namazda huzur ve huşû bulduğunu, çok bunaldığında, “yâ Bilâl, bizi ona çağır” diyerek namazla rahatladığını ifade etti ve dinleyicilere de böyle namaz kılmaları gerektiğini öğütledi.
Akılları durduran mucize
Programa “Akılları durduran mucize: Namaz” isminin verilmesinin kendisini çok bahtiyar ettiğini belirterek konuşmasına başlayan aynı isimli kitabın yazarı Dr. Kerim Buladı, bu kadar kalabalık bir insan unsurunun salonu hıncahınç doldurmasının, bu mucizenin bir tecellisi olduğunu söyledi. Salonu dolduranların büyük bölümünün kadın ve çocuk olmasının, sahabe dönemini hatırlattığını belirten Buladı, Rasûlüllah’ın (asm), peşinde namaz kılan kadınlar ve çocuk ağlamaları sebebiyle, sûreleri uzun tutmadığını, bugün de kadınların, çocukların camileri doldurmaları gerektiğini hatırlattı. Anne-babaların çocuklarına çok özenle namazı öğretmeleri ve özellikle gençlerin namaza özendirilmesi gerektiğinin altını çizen Kerim Buladı, geleceğimizden ancak namazla emin olabileceğimizi ekledi. Müslümanların hiç randevu almaya gerek olmadan günde beş kez Allah’ın huzuruna kabul edilmelerinin en büyük nimet olduğunu hatırlatan Buladı, mü’minlerin bu en büyük nimet, akılları durduran bu en büyük mucize sayesinde iç huzura kavuşacaklarını, maddî ve mânevî kirlerden arınacaklarını ve gerçek kurtuluşa/özgürlüğe kavuşacaklarını söyledi.
|