Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dün AK Parti Kastamonu Kongresi sürerken, ABD Başkanı George Bush ile İsrail-Filistin arasındaki rehine krizi üzerine telefonla görüşmesi Ankara’nın sorunun aşılmasına verdiği önemin göstergesi.
Washington saati ile sabah 7.30 civarında yapılan ve yarım saatten fazla süren görüşmede, resmi kaynaklara göre Filistinli silahlı gruplarca kaçırılan İsrail askeri Gilad Şalit’in kurtarılması ve İsrail’in de Gazze’deki askeri harekât ve Filistin hükümetinin sekiz üyesinin gözaltında tutulması dahil oransız güç kullanmasının önlenmesi için birlikte çaba sarfedilmesi konuşuldu. Resmi kaynaklara göre, Bush ve Erdoğan bu konudaki gelişmeler üzerine birbirlerine bilgi vermeyi ve krizin aşılması sonrasında da yol haritası çerçevesinde
gelişme sağlanması için temasın sürdürülmesi üzerinde görüş birliği sağladı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün 5 Temmuz’da ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile görüşmek üzere Washington’da bulunması, temasların yüz yüze devamını da sağlayacaktır.
Erdoğan’ın dün Bush’a telefonuyla yeni bir aşamaya sıçrayan diplomatik trafik, Türkiye’nin Mısır’la birlikte krizin aşılması için ciddi çaba sarf eden iki ülkeden biri olduğunu gösteriyor.
Geçtiğimiz hafta içindeki gelişmelere kısa bir bakış da bu durumu daha iyi gösterebilir.
Örneğin, İsrailli askerin kaçırılması ve İsrail ordusunun harekete geçmesi ardından hem İsrail, hem de Filistin yönetimlerinin ilk aradığı ve çözüm için yardım istediği ülkelerden birisinin Türkiye olduğu anlaşılıyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ve İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in aynı gün, 28 Haziran günü birkaç saat arayla Erdoğan’ı arayarak Türkiye’nin etkisini kullanmasını talep etmişler. Erdoğan bunun üzerine Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e Rusya seyahatinde eşlik eden ve zaten bu konu üzerinde İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ve Filistin Dışişleri Bakanı Mahmud Zahar ile temasta olan Dışişleri Bakanı Gül ile temas kurmuş. Sonra sırasıyla Abbas ve Olmert aranmış. Olmert’le görüşme alışılmadık uzunlukta olmuş. Önceki gün Erdoğan, daha önce Türk Dışişleri’nin temasta olduğu Filistin’deki Hamas hükümetinin Başbakanı İsmail Haniye ve tekrar Abbas ile görüştükten sonra, Ankara bu konuyu ABD Başkanı’na taşımaya karar vermiş. Önceki gece Dışişleri üzerinden Beyaz Saray ile temas kurulmuş ve dün görüşülmesi için mutabakata varılmış.
Yani Başbakan dün sabah Ankara’da “Bir askerin kaçırılması yanlıştır. Peki bunun bedeli sekiz bakanın kaçırılması, oradaki parlamenterlerin ve yerel yöneticilerin kaçırılması, esir alınması anlamına mıdır?” diye tepki gösterirken, öğleden sonra Bush ile yalnızca bu kriz konulu bir telefon görüşmesi üzerinde anlaşıldığı biliniyordu.
Bütün bu trafik içinde, olayların sıcaklığı nedeniyle fazla öne çıkmayan önemli ayrıntılar var. Örneğin, Erdoğan, Haniye’nin İsrail askerini kendilerinin kaçırmadığını ve askerin ellerinde olmadığını kendisine aktardığını söylüyor. Öte yandan diplomatik kuliste, Haniye’nin Türkiye’ye ‘Halit Meşal’e söz geçiremiyorum’ diye yakındığı da biliniyor. Meşal, Türkiye’ye gelişi tartışmalara yol açan, Hamas’ın Suriye’de kaçak hayatı yaşayan lideri. İsrail uçaklarının, askerin kaçırılmasının hemen ardından Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın Şam’daki konutu üzerinden alçaktan uçuş yapmaları, ‘Kimin sorumlu olduğunu biliyoruz’ anlamını taşıyor.
Bu kriz, Hamas ile El Fetih arasındakinden sonra, Hamas içinde de bu kadar derin bir çatlağı ortaya çıkardıysa, Filistin’de de, İsrail’de de işler başka türlü gelişmeye başlayacaktır.
Türkiye’nin çabalarının sonuç getirmesi en fazla, her türlü askeri operasyonun acısını çeken, mazlum Filistin halkının yararına olacaktır. Barıştan en çok kazanan, İsrail askeri operasyonlarından zarar gören Filistin halkı ve sertlik yanlısı Filistinli grupların terör eylemlerinden zarar gören İsrail halkı olacaktır.
Türkiye’nin çabalarının sonuç getirmesi, Türkiye’nin bölgedeki iletişim kanallarının iyi ki açık ve işliyor olduğunu da kanıtlayacaktır. Geriye dönüp baktığımızda, yanlış olanın Hamas ile irtibat kurulması değil, Meşal ile irtibat kurulması olduğu daha iyi görülüyor.
Radikal, 2 Temmuz 2006
|