Bazı terimleri birbirine karıştırıyoruz. Mesela ‘ tarikat’ ile ‘ cemaat’. Soner Yalçın’ın yeni kitabı vesilesiyle konu tekrar gündeme geliyor. Bu yüzden farkın altını çizmek şart.
“Canım, ne önemi var; her ikisi de dindarlardan oluşmuş topluluk değil mi?“ derseniz...
“Ha futbol, ha basketbol; ikisi de topla oynanmıyor mu?“ diyenden farkınız kalmaz.
Tarikat ile cemaat birbirinden farklı örgütlenmelerdir. Tarikatın başında şeyh bulunur. O şeyhe bağlanan kişilere mürit denir. Şeyhin görevi, müritlerini olgunlaştırmak, onların iyi bir Müslüman olmalarını sağlamaktır.
Şeyh öldüğünde yerine yeni bir şeyh geçer. Tarikatın kendine has törenleri (mesela zikir ayini), simgeleri vardır. Mesela Nakşibendilik bir tarikattır.
Said Nursi’nin izinden giden Nurcular ise cemaattir. Onlar için önemli olan Said Nursi’nin yazdığı metinlerdir ( Risalei Nur ). Kendilerine ‘ Nur talebesi’ derler. Said Nursi’nin yerine kimse geçmemiştir. Şeyhleri, özel tören ve simgeleri, tekkeleri, dergahları yoktur.
Buna karşılık cemaat içinde sözü dinlenen, saygı duyulan, kanaat önderliği yapan büyükler vardır. Bir araya gelerek risaleleri okuyup yorumladıkları yere ‘ Nur dershanesi’ derler. Tarikat söze, cemaat yazıya dayanır.
Sabah, 23 Haziran 2006
|