Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 21 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Yanlış hesap

Başbakan Erdoğan’ın Lüksemburg ertesi AB’ye attığı postanın ardında erken seçim kararının yattığı kanısı yaygın.

Başbakan’ın yüksek tondaki bu çıkışını muhtemel bir seçim arifesinde “milli duyarlılığı yüksek” seçmen kitlesinin gönlünü kazanmak için yaptığı söyleniyor. Ve uğruna, AB’yle müzakerelerin askıya alınması bile göze alındığına göre, bu kesimin oldukça büyük olduğu düşünülüyor olmalı.

Yani hesap, halkın önemli bir kesiminin Kıbrıs davasını her şeyin önüne koyduğu hesabına dayanıyor.

Peki bu hesap doğru mu? Bence kesinlikle yanlış.

Yanlış olduğunu daha dün Annan Planı tartışmaları en açık şekilde gösterdi. O günleri hatırlayın; Kıbrıs davasının “en hakiki” savunucuları, Annan Planı’nın kabul edilmesinin “en büyük satış” olduğunu düşünüyorlardı. Plana evet denmesi halinde KKTC bitecek; 20 küsur yıldır orada dalgalanan Türk bayrağı inecekti ve bundan daha büyük ihanet olamazdı.

Ama Hükümet bu gürültüye pabuç bırakmadı ve “evet” kampanyasına destek verdi. Verdi de ne oldu? Halkın tepkisini mi çekti, sempatisini mi kazandı? Bir düzine siyaset dinozoru ve bir avuç fanatik milliyetçi, “hayır” mitinglerinde baş başa kaldılar. Halkın ezici çoğunluğu Erdoğan hükümetinin kırmızı çizgileri aşıp “evet”çilerin yanında yer alışını coşkuyla karşıladı.

Üstelik de zaman, “evet” politikasının ne kadar doğru olduğunu ortaya çıkardı. Öyle ki, bugün o zamanın en koyu “hayır”cıları bile, limanlar konusunda Türkiye’nin haklılığını ispat etmeye çalışırken, Annan Planı’na evet denmiş olmasını öne sürüyorlar. Peki o zaman, onların dediği yapılsaydı ve “hayır” denseydi, bugün söyleyecek ne söz bulacaklardı?

Ben bugün limanlar konusunda da aynı şeyin olacağından eminim.

Eğer AK Parti limanlar konusunda diretmeyi ve bu uğurda AB yolunu kapatmayı “popülizm” adına yapıyorsa, “popülasyonu” yani halkı yanlış tanıyor demektir.

Bilsin ki, bu halk artık bir kasaba nüfusu kadar nüfusuyla KKTC’nin 70 milyonluk bir ülkenin geleceğini tıkamasından da, ileriye doğru attığı her adımında ayağına dolanmasından da bıktı usandı. Eğer tavizsizlik politikası prim yapsaydı bugün Ada’daki koltukta Talat değil Denktaş otururdu.

Halkın çoğunluğu, Kıbrıs davasının artık halledilmesini, başına bela olmamasını istiyor.

Eğer hükümet buna inanmıyorsa koysun sandıkları yapsın referandumu ve hep birlikte görelim sonuçları... Bakalım seçmenlerin yüzde kaçı, limanların kapanması uğruna AB’den kopmayı göze alıyormuş.

Öyle ya, Türkiye’nin 40 yıllık bir projesinde “tamam mı, devam mı” noktasına gelinmişse, hükümet buna tek başına karar verebilir mi? Böyle bir konuyu halka sormayacak da neyi soracak?

•••

Ben politikacı değilim, seçime yönelik politik manevralarından da hiç anlamam. Ama açıkça görüyorum ki, eğer AK Parti bu meseleye seçim politikası açısından bakıyorsa yanıldığı önemli bir nokta var: Eğer AK Parti Hükümeti, 2006 Ekim’inde, Ek Protokol yüzünden AB’yle ilişkilerin büyük bir buhran içinde olduğu koşullarda seçime giderse, seçim meydanlarında muhalifleri tarafından hem “AB sürecini tıkayan iktidar” olmakla suçlanacak, hem de Ek Protokolü imzalayarak “Kıbrıs’ı satmış iktidar” olarak suçlanmaktan da kurtulamayacak.

O zaman bu politikanın neresi akıllı?

•••

Bütün bunları söylerken, AK Parti Hükümeti Kuzey Kıbrıs’a uygulanan izolasyonun kaldırılması için uğraşmasın, didinmesin, her platformda bütün imkânlarını kullanarak politik, diplomatik mücadele vermesin demiyorum. Tam tersine, hükümet yıl sonuna kadar ABD’yi de devreye sokarak, BM nezdinde harekete geçerek, elindeki her imkânı kullanarak yoğun bir Kıbrıs atağı başlatsın, izolasyonu kaldırmaya çalışsın. Ama bunu, ek protokolü uygulamama şantajıyla yapmasın. İki meseleyi birbirine bağlayıp ikisini de çıkmaza sokmasın.

Şundan adım gibi eminim ki, nasıl geçmişte Annan Planı’na evet demiş olmamız bugün elimizi son derece güçlendiriyorsa, bugün limanları açmamız da, yarın Kıbrıs sorununun köklü çözümü için formüller tartışıldığında elimizi son derece güçlendirecektir.

Bugün, 20.6.2006

Gülay GÖKTÜRK

21.06.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  ÖSS rezaleti ve YÖK’ün bencilliği

  Türkiye bu tuzağa düşecek mi?

  Yanlış hesap

  “Hoca, cipin hazır, belki mezarın da hazırlanmıştır”

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004