İslâm dininde cemaatin ilk müessisi şüphesiz Hz. Muhammed’dir (asm). Resulullah (asm) Efendimiz, Mekke devrinde tebliğ faaliyetlerini cemaat hâlinde geniş kitlelere yaymıştır.
İslâm tarihinde ilk cemaat evi, Hz. Erkam’ın (ra) evidir. Hz. Erkam, Resulullah’a (asm) sadakatle bağlanarak evini onun emrine verdi. Resulullah (asm) Efendimiz de sonradan Dârülerkam diye anılacak olan bu evi, tebliğ faaliyeti için çok elverişli bularak merkez haline getirdi. Ve böylece İslam dininde cemaatleşme hareketi başladı.
İttihada (birlik, beraberlik), tesanüde (dayanışma), uhuvvete ve daha nice hayırlara vesile olan cemaatleşme, dinimizde çok mühim ehemmiyet arz eder. Kur’an-ı Kerim’de, “Hep birlikte Allah’ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın”1 ayetinde de açıkça belirtildiği gibi, Rabbimiz bizden Kur’ân’a sıkı bağlanmamızı emreder. Bu da ancak ittihatla, tesanütle olur ki bu da cemaatleşerek olur. Resulullah (asm) Efendimiz “Ümmetim dalâlette asla birleşmez. O halde cemaate bağlı kalmaya dikkat edin. Şunu iyi bilin ki, Allah’ın (yardım) eli cemaatin üzerindedir.”2 buyurarak cemaatin ehemmiyetini vurgular.
Resulullah (asm) Efendimizin “Size iki şey bırakıyorum; onlara temessük etseniz (tutunursanız) necat bulursunuz: biri Kitabullah/Kur’an, biri Âl-i Beytim.”3 buyurduğu Veda Hutbesinde de göründüğü gibi yüce kitabımız Kur’ân’a ve Resulünün sünneti için Âl-i Beytine tabi olmamızı ve ancak böyle necat bulacağımızı buyurur. Asırlarca Âl-i Beyt imamları, âlimleri cemaat sistemiyle ümmeti toplayıp Kur’an ve Sünnet yolunda birleştirmiş, milyonlarca âlimler yetiştirerek İslam’a hizmet etmişlerdir.
Ahir zamanda da cemaat hizmetlerini ahir zaman müceddidi Bediüzzaman Hazretleri ve talebeleberi yapıyor. Bediüzzaman, Cenab-ı Allah’ın inayetiyle asrımızın fotoğrafını çekmiş ve bu zamana uygun cemaat sistemini kurmuştur. Risale-i Nur’daki meslek-meşrep esaslarından teşekkül eden bu sistem, Hizmet Rehberi’nde mevcut olup hizmet metotları okunabilir. Günümüzde farklı cemaatler de hizmet yapıyorlar ancak her asırda olduğu gibi bu asırda da en iyi hizmeti, asrın müceddidine tabi olanlar yapabilir. Yani diğer cemaatler hasendir (iyi), asrın müceddidine tâbi olarak hizmet ederler ahsendir (en iyi).
Cenab-ı Allah bizlere asrın müceddidi Bediüzzaman’a tâbi olmayı ve Bediüzzaman’ın tesis ettiği şahs-ı manevî çizgisinde hareket ederek cemaat hizmetini yapmayı nasip etsin. Âmin.
Dipnotlar:
1- Âl-i İmrân, 103.
2- Zevaid,5/218
3- Tirmizî, Menâkıb: 31; Müsned, 3: 14, 17, 26