"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Haşhaşî müridleri Selâhaddin’e suikast düzenledi

Selahaddin YAŞAR
09 Mayıs 2015, Cumartesi
Selahaddin Eyyubi yazı dizisi - 48

Bu hareketi hazmedemeyen Selâhaddin Halep üzerine yürüdü. Şehir halkı tarafından iyi karşılandı ve şehri aldı. Kaleye çekilen beyler direnmeye karar verdikleri için kaleyi kuşattı. 

Halep Kalesi, şehrin ortasında, elli metre kadar yüksekliğindeki yekpare büyük bir kaya parçası üzerine, muhkem bir şekilde inşa edildiğinden, muhasara ile almak çok zordu. Bunu gören Selâhaddin kalenin etrafına kuşatma mancınıkları kurdurduğu hâlde, halka zarar vermemek için saldırmadı. 

Kendi tabiri ile “katı yüreklerin yumuşamasını” beklerken, “Allahü Teâlâ’dan işleri savaşa lüzum kalmadan halletmesini dileyerek” ağır kış şartlarına ve şiddetli soğuklara aldırmadan muhasarayı sürdürdü. 

Halepliler de boş durmadılar. Bir yandan Salih’i gözyaşları içinde konuşturarak kale halkını galeyana getirirken, diğer yandan Reşüdiddin Sinan’la anlaştılar ve ondan, Nusayri dağlarında gizlenen İsmailî Haşhaşî müritlerinin Selâhaddin’e suikast hazırlamalarını istediler.   

Saldırılarını ekseriyetle ucu zehirli bıçaklarla yapan Haşhaşîler, bir toplu yemek sırasında ona saldırdılar. Aralarında emirlerin ve kumandanların da bulunduğu pek çok insanı öldürdülerse de muhafızlar tarafından, Selâhaddin’e ulaşamadan öldürüldüler. 

Haşhaşîlerin değişik zamanlarda birkaç sefer tekrarladıkları suikast teşebbüslerinden netice alamadıklarını gören Halepliler, bu sefer Trablus Kontu Raymond’dan yardım istediler. Talebi kabul eden kont da ordusu ile Nehr-i Kebir kıyılarına gelip karargâh kurdu. 

Haleplilerin savaşmak yerine kendisini başkaları ile meşgul etmeye çalıştıklarını anlayan ve orada yapılacak savaştan Müslümanların büyük zarar göreceğini düşünen Selâhaddin, kışın ağır şartlarını da hesaba katarak 1175 yılının Ocak ayında Halep’ten ayrılarak Hama’ya çekildi.

Mart ayının ortalarından sonra Halep Kalesi’ni tekrar kuşatan Selâhaddin, kaleyi mancınıklarla tahrip ederken, bazı yerlerini, kazdırdığı lağımları patlatarak çökertti. Kan dökerek kazanacağı zaferin kendisine pek bir fayda sağlamayacağını göz önünde bulundurarak saldırmak yerine Haleplileri anlaşmaya zorlamayı tercih etti. 

Yapılan diplomatik hamleler ve alınan tedbirler sayesinde, düşmanı düşmana kırdırma taktiklerinin tutmadığını gören Halepli emirler, bazı kalelerin geri verilmesi, Şam’da Salih adına hutbe okutulup para bastırılması, Salih’e bir saldırıda bulunulduğu takdirde yardım edilmesi, Haleplilerin de Selâhaddin’e danışmadan herhangi bir harekette bulunmamaları gibi hususlarda anlaştılar. 

Müslümanlar arasında kan dökülmesine meydan verilmeden yapılan anlaşma, 6 Mayıs 1175 tarihinde bizzat Selâhaddin ve muhatapları tarafından imzalandı. Bunu gören Frenk ordusu kendi topraklarına çekildi. Selâhaddin de Halep’ten Hama’daki karargâhına döndü.

Savaşmadan, masum kanı dökmeden İslâm birliğini sağlama hususunda büyük ümitlerle Suriye’ye gelen Selâhaddin, hedeflerine tam olarak ulaşamasa da büyük ölçüde başarılı olmuştu. Haleplilerle yapılan anlaşmayı başarısının bir nevi teyidi saydığı için de mutlu idi.

O hengâme içinde oğlu Mesud’un dünyaya geldiğini öğrenince mutluluğu daha da arttı. Başında onca gaile olmasına rağmen ailesi ile ilgilenmeyi ihmal etmedi ve onlara kıymetli hediyeler gönderip çevresindeki insanlara ziyafetler vererek sevincini paylaştı. 

Okunma Sayısı: 15688
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı