"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İktidar değişmeden sorunlar çözülmez

18 Ocak 2023, Çarşamba
Anavatan Partisi eski Genel Başkanı Nesrin Nas, ülkenin demokrasi karnesi, hukuk karnesi, basın özgürlüğü ve KHK gibi oluşan yargı sorunları hakkında konuşurken,“İktidar değişmeden bu sorunların hiçbiri çözülemez” dedi.

SÜMEYYE IŞIKÇI - RÖPORTAJ

Anavatan Partisi Eski Genel Başkanı Nesrin Nas ülke gündemini Yeni Asya’ya değerlendirdi.

Nas, “İktidarın pozitif kampanyası olarak nitelediğim emekli zamları, asgari ücret artışı, EYT’nin çözülecek olması, fiyatların dondurulması, konut kampanyası ve esnaf kredileri gibi önlemler seçmenin hukuk dışına çıkılmasına, adaletsiz uygulamalara, yolsuzluklara ve toplumu ayrıştırıp kutuplaştırma girişimlerine ses çıkarmamasının rüşveti olarak algılanması söz konusu. Yani toplum bu araçlarla iktidarın suçuna ortak ediliyor. Bu da iktidarın gücünü değil güçsüzlüğünü gösteriyor. Muhalefet bunu kavradığında bu kampanya iktidarın elinde patlar” dedi. 

ERDOĞAN İÇİN SEÇİM DEMOKRATİK YARIŞ DEĞİL, BİR SAVAŞ 

Türkiye’de son günlerde gündem olan erken seçim tartışmalarıyla ilgili Nesrin Nas, “Erdoğan, uzun süredir Anayasa ve yasaların bağlayıcılığını reddediyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dedikleri sultanik rejim de, Bahçeli’nin ve Erdoğan’ın ‘anayasaya uymuyorsa biz anayasayı ona uyduralım’ demesiyle kurulmaya başlandı. Bu nedenle Erdoğan kendini yasaların üzerinde görüyor ve bunu da millet iradesinin desteğiyle meşrulaştırıyor. Bu seçimi kazanmak Erdoğan için bir zorunluluk. Onun için seçimi demokratik bir yarış gibi değil, bir savaş gibi görüyor. Bu nedenle seçimin meşruiyetini çok önemsemiyor. Dolayısıyla seçimlerin ne zaman yapılacağının cevabını bir tek Erdoğan biliyor. Muhalefet 6 Nisan’dan sonraki hiçbir tarihe evet demeyeceğini açıkladığı için, Cumhurbaşkanı için TBMM’yi fesh etmekten başka yol görünmüyor. 30 Nisan ve 14 Mayıs tarihleri için karar vermesi halinde Şubat sonunda yani 60 gün önce Meclis’i feshederek seçimlere gitme kararı vermesi gerekiyor. Bu takdirde aday olması tartışmalı hale gelecektir. Erdoğan’ın yanında olan 3-5 hukukçu hariç Anayasa hukukçularının ezici çoğunluğu bu dönemin Erdoğan’ın üçüncü dönemi olacağında ve aday olamayacağında hemfikirler. Nihayetinde bu karar YSK tarafından verilecektir. ‘Hiçbir şey olmadıysa bir şeyler oldu’ gerekçesiyle İstanbul seçimlerini iptal eden YSK’nın da Erdoğan’ın arzusu hilafına karar almasını beklemiyorum. Kaldı ki, bir başka hukuki tartışmada seçim kanununda yapılan değişikliklerin yürürlüğe gireceği tarihe ilişkin. Anayasa Hukukçusu Doç. Dr. Murat Sevinç bu konuda Prof. Dr. Kemal Gözler’e ve daha önce yapılan seçimlere de atıfta bulunarak şöyle yazdı: ‘Mevzuatımıza göre seçimler, seçim/oy verme günü değil, seçim kararı alınıp ilan edildiğinde başlar.Bu durumda Türkiye bu yıl erken seçime giderse, 2022 Seçim Yasası değişikliği uygulanabilir mi? İster TBMM kararıyla, ister Cumhurbaşkanı kararıyla gidilsin, bir erken seçim olursa, erken seçim kararını alanlar, 6.04.2022 tarihini göz önünde bulundurmak zorunda. Diyelim, TBMM erken seçim kararı alacak ve o gün 14 Mayıs olacak. Bunun kararını Mart ayında almalı ki, Mayıs’ta seçim yapılabilsin. Bu, seçim sürecinin Mart’ta başlayacağı, dolayısıyla seçimin ‘yasanın önceki haline göre’ yapılacağı anlamına gelir. Eğer Seçim Yasası’ndaki değişiklikler (oy verme gününden öncesini de kapsayan) uygulanacaksa, ‘erken’ seçim kararının ‘6 Nisan 2023’ tarihinden sonra alınması gerekir. Bu görüşün aksini savunan varsa, Anayasa’ya göre ancak 6 Nisan 2023’ten itibaren uygulanabilecek bir yasa değişikliğinin, nasıl olup da bir yıllık süre dolmadan, yani 6 Nisan 2023’ten önce uygulanmaya başlayacağını açıklaması gerekir.’ Özetle mevcut düzenlemeler ve Erdoğan’ın öncelikleri arasındaki çatışmadan kaynaklanacak ve seçimlerin meşruiyetine gölge düşürecek tartışmaların şiddetli olacağı bir seçim yaşayacağız.” dedi.

KENDİ YARARINA GÖRDÜĞÜ UYGUN BİR ZAMANDA KAYYIM ATAYACAK

Nas, Ekrem İmamoğlu hakkında verilen siyasi yasak ve İmamoğlu’nun görevden alınarak yerine  kayyım atanması ihtimali hakkında “Böyle bir yargı kararına imza atanlar, elleri arkasında türbe geziyor soruşturması açanlar, İmamoğlu seçildiği günden beri yetkilerini, kaynaklarını kısıtlayan, UKOME’nin yapısını değiştirerek taksi sayısının arttırılmasına dahi izin vermeyen, pandemi döneminde belediye kanununa istinaden açılan yardım hesaplarına el koyan, İstanbul metrosunu dahi ‘U’ işaretiyle bölen ve eski belediye başkanlarının dönemiyle ilgili soruşturma dosyalarına el koyan ve her konuşmada İBB’deki terörist sayısını enflasyonla uyumlu arttıran bir yönetimin her şeyi göze alabileceğini, kendi yararına gördüğü uygun fırsatı bulduğunda kayyım atayacağını düşünüyorum. Bunu önleyecek sadece halkın desteğidir. Bunun sebepleri arasında İstanbul’un kaynaklarına ve imkanlarına el koymaktan, rakip elemeye, altılı masada çatlak yaratmaya kadar bir çok sebep sıralayabilirim. Ama kazananın her şeyi aldığı bir rejimin olduğu bir ülkede korku seçim kazanmanın önemli kampanya araçlarından biri olduğunu en başa koyarım. Bu iktidarın temel politikası oluşturduğu belirsizlik ve bu belirsizliğin şiddetini herkesin her gün hissetmesidir. Yapabileceğimin sınırları yok hatırlatmasını sürekli yaparak tüm toplumu parmak uçlarında yaşamaya zorlayarak güç biriktiren bir yaklaşımdır bu. Bu iklim statükoyu güçlendirir, değişimi engeller ve özellikle hukuk dışılığı olağanlaştırarak çoğunluğu kendi yanında durmaya zorlar.” dedi. 

YSK, AKP İLE DEĞİŞTİ

İmamoğlu davasında gündem olan YSK hakkında şunları kaydetti: “YSK, kurulduğu andan itibaren Türkiye’de seçimlerin adil, tarafsız ve serbest olmasının garantisiydi. Bu AKP ile değişti. Özellikle 2015 genel seçimlerinin tekrarı sonrasında, yasada açık hüküm bulunmasına rağmen imzasız ve mühürsüz oyların geçerli sayılması kararıyla (ki, bu karar seçimler devam ederken verildi) ve tarihe geçen atı alan Üsküdar’ı geçti açıklamasına sebep olarak bu güvenilirliğine ağır hasar vermiştir. İstanbul seçimlerinin iptali de bu güvensizliği pekiştirmiştir. Bundan sonrasının daha iyi olacağına dair bir işaret de yoktur. Kaldı ki, YSK başkanının ihsası rey niteliğindeki açıklaması da başka türlüsüne inanmamızı engellemektedir.”

HDP’NİN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUM, İDAMLA YARGILANMASI DEVAM EDEN BİR ZANLININ, DAVA SÜRERKEN TEDBİREN ASILMASI DURUMUDUR

Nesrin Nas, Anayasa Mahkemesinin HDP hesaplarına blokaj kararı vermesine ve seçim öncesi HDP’nin kapatılma ihtimaline ilişkin “Anayasa Mahkemesi’nin Hazine yardımına geçici tedbir koymasının gerekçesi açıklanmadı. Ancak aynı Anayasa Mahkemesi kapatma davası açılırken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın bu yöndeki talebini reddetmişti. Kapatma davası gerekçelerinden yola çıkarsak, bu tedbirin HDP’nin terör faaliyetlerini destekleyecek finansal kaynak sağlama gibi bir gerekçe olduğunu tahmin edebiliriz. Ancak partilerin harcamaları her yıl denetleniyor ve bu iddiayı destekleyecek tek bir delil yok iddianamede. Kaldı ki, bu para henüz Hazineden partilere aktarılmamış bir para. Yani böyle bir gerekçe olamaz. Ama yine de yapıldı. Bu karar blokaj usulüne göre yapılmadığı, gerekli olan üçte iki karar sayısına ulaşmadığı için aslında yok hükmündedir. Bu siyasi ve aynı zamanda HDP’nin kapatılacağı yolundaki kanaati de besleyen bir karar. Bu kararı en iyi anlatan örneği Ali Topuz verdi. ‘İdamla yargılanması devam eden bir zanlının, dava sürerken tedbiren asılması gibi’ dedi. Bu karar tam da böyle bir karardır… Seçim öncesi HDP kapatılırsa elbette bunun sonuçları muhalefet açısından ve özellikle seçim güvenliği açısından çok sıkıntılı olur. Ayrıca yüzlerce siyasetçiye siyasi yasak isteniyor. Bu da HDP’nin önemli siyasetçilerini siyaset sahnesinin dışına çıkaracaktır. HDP’nin mutlaka buna karşı bazı seçenekleri vardır. Ancak hem önemli siyasetçilerinin yasaklı hale gelmesi, hem finansal kaynaklarının kesilmesi ister istemez seçimleri etkileyecektir. HDP’nin ne kadar anahtar bir parti olduğunu anlamak için sadece yerel seçimlere bakmak yeterlidir. HDP, yerel seçimlerde tutumunun ne kadar belirleyici olduğunu ispatlamıştır. İstanbul dahil birçok büyükşehirde aday çıkarmayarak CHP adayını desteklemiş ve hepsinin kazanmasına katkı sağlamıştır. Altılı Masa, HDP konusunda ne yazık ki iyi bir sınav vermiyor. Cumhur İttifakında MHP’nin HDP’ye yaklaşımı ne ise ve ortağını bu konuya nasıl ikna ediyorsa, MHP gibi benzer bir yapı Altılı Masada da var. Kürtlerle beraber yürümekten dahi korkanlardan yeni ve hayal edilen bir demokrat Türkiye’yi kuracaklarına inanmamızın beklenmesi ise biraz tuhaf. Ayrıca muhaliflerin HDP’nin aday çıkarması kararı karşısında, bu kararı memnuniyetle karşılayan HDP kitlesine ‘İktidarla anlaştılar’ diye ‘Sizin yüzünüzden seçim yine onların olacak’ diye saldırmaya başladı. Oysa Anayasa Mahkemesi kararı geldiğinde Altılı Masa toplantı halindeydi. Dört sayfanın içinde HDP’ye yönelik bu kararı kınayan tek bir cümle yoktu. Bunun HDP seçmenini nasıl bir yalnızlık duygusuna ittiğini görmek için âlim olmak gerekmez.” ifadelerini kullandı.

MUHALEFET BUNU KAVRADIĞINDA KAMPANYA İKTİDARIN ELİNDE PATLAR 

Nas, EYT sorununun çözülmesi, asgari ücrete ve emekli maaşlarına zam yapılması ve yol geçiş ücretlerine zam gelmeyeceğinin açıklanması hakkında şunları kaydetti: “İktidar hem pozitif hem negatif kampanyayı aynı anda yürütüyor. Pozitif kampanyasında emekli zamları, asgari ücret artışı, EYT’nin çözülecek olması, fiyatların dondurulması, konut kampanyası ve esnaf kredileri gibi önlemler var. Bunların 20 yıllık bir iktidarda seçimlere 6 ay kala açıklanması kuşkusuz seçmenin gözünden kaçmıyor. Ayrıca bu önlemlerin getireceği rahatlamanın kalıcı olması için enflasyonla mücadele edilmesi şart. İktidar buna yanaşmıyor. Ve enflasyon baz etkisiyle düşmüş olsa bile yüksek ve yapışkan halde. Bu da herkesin beklentisini etkiliyor. İktisatta kuraldır. Enflasyon yükseliyorsa ki, 3-4 ay sonra yaşanacak olan budur, bütçe denetimi yok demektir, kurumlar işlevsiz hale gelmiştir, yolsuzluk had safhadadır. Tüm bunlar enflasyonu kronik hale getirir ve ekonomi bir kısır döngüye sıkışır kalır. Enflasyonla mücadele için hem cari açık ve döviz kurunu yukarı iten talep fazlasını gidermek hem de arz yanını güçlendirmek için verimliliği arttırmak gerekir. Bunu bu iktidarın yapması neredeyse imkansız. Öte yandan rakipleri üzerinde yargı baskısını arttırmak, siyasi yasak koymak, parti kapatmak gibi negatif kampanya da hız kazanacak. Bu iki kampanyanın bir arada kullanılması kolay değil. Çünkü pozitif kampanya olarak nitelediğim tüm araçların, seçmenin hukuk dışına çıkılmasına, adaletsiz uygulamalara, yolsuzluklara ve toplumu ayrıştırıp kutuplaştırma girişimlerine ses çıkarmamasının rüşveti olarak algılanması söz konusu. Yani toplum bu araçlarla iktidarın suçuna ortak ediliyor. Bu da iktidarın gücünü değil güçsüzlüğünü gösteriyor. Muhalefet bunu kavradığında bu kampanya iktidarın elinde patlar.”

KORKU SİYASETİNE KARŞI UMUT VE COŞKUYU ÖRGÜTLEMELİLER 

Nesrin Nas, 6’lı Masa’nın cumhurbaşkanlığı ve anayasa değiştirecek Meclis çoğunluğunu almak için izlemesi gereken stratejiler hakkında “Muhalefetin geçiş dönemi yol haritasını açıkladıktan sonra en kısa sürede ortak adayını açıklayarak toplumun desteğini almak için Emek ve Özgürlük İttifakıyla konuşmaya başlaması lazım. Bir siyasi partiye karşı değil, aslında büyük ölçüde devleti ele geçirmiş bir güce karşı yarıştıkları gerçeğinden hareketle hem kendi aralarına hem de toplumla çok sıkı bir güven ilişkisi kurmak, tarihçi Ali Yaycıoğlu’nun önerisiyle yeni sisteme geçene kadar birbirlerine kefil olmak zorundalar. Bu seçimler eşit, adil, özgür ve serbest olmayacak. Muhalefetin hem medya imkanları, hem propaganda imkanları çok sınırlanacak. O nedenle sivil toplumun desteğine ve birlikte çalışmaya ihtiyaçları var. Bunun için seçim kazanma stratejilerini de bir an önce belirleyip sivil toplumu birlikte çalışmak için seferber etmeleri gerekiyor. Toplumu tedirgin eden belirsizliği bir an önce ortadan kaldırmaları gerekiyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında demokratik zemini güçlendirmek için korku siyasetine karşı umut ve coşkuyu örgütlemeliler. Toplumun her kesimini yeniden biz olabilmek için örgütlemeliler. Bu seçimi Erdoğan ve karşısındaki olmaktan çıkarıp, ikinci yüzyılında ülkeyi demokratik değerler esasında yeniden kurmak ve geleceği umutla kucaklamak seçimi haline getirmek önemli olacak. Kamuoyu araştırmalarına baktığımızda seçmenin yüzde 55-60’ı asla Erdoğan’a oy vermem diyor. Bu kesimin tamamını muhalefete kazandırmak için Erdoğan’ın siyasetin alanını daraltan adımlarını birlikte karşılamak ve savuşturmak durumundalar. Bunu sadece Altılı Masa olarak değil, Kürtleri, işçileri ve tüm sivil insiyatifleri ve Anadolu’nun her yerindeki halk direnişini, kimi ormanı, kimi zeytini, kimi arazisi, kimi suyu için direnen çoban ateşlerini yanlarına alarak yapmaları gerekir.” dedi.

İKTİDAR DEĞİŞMEDEN SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ

Nas, ülkenin demokrasi karnesi, hukuk karnesi, basın özgürlüğü ve KHK gibi oluşan yargı sorunları hakkında şunları söyledi: “İktidar değişmeden bu sorunların hiçbiri çözülemez. Özgürlüklerin asıl sınırlamaların istisna olduğu, herkesin hukuk karşısında eşit olduğu, adil, çoğulcu bir rejim ve güçler ayrılığını esas alan şeffaf ve hesap verebilir bir sistem kurulmadığında ne KHK sorununu, ne yoksulluğu, ne yoksunluğu, ne de gençlerin bu ülkeyi terketme sorununu çözebiliriz. Otoriter yönetimler özgür ve bağımsız medyaya izin vermezler. Onlar gerçeğin değil algının peşindedir. Özgürlüğe de izin vermezler, çünkü özgür insan seçme hakkına sahip, vicdanı ve onuru olan insandır. Bu insanlar otoriter rejimler için tehdittir çünkü. Bu seçim bir medeni dünyanın bir parçası olup olmayacağımızın seçimidir. Sizin sorunuzun da cevabı demokratik medeni dünyanın bir parçası olmakla ilgilidir. Yapılacak en doğru şey, iktidarın antidemokratik ve gayri meşru hamleleri karşısında birleşmek, toplumu daha organize, daha etkili bir demokratik mücadeleye davet etmektir.”

Okunma Sayısı: 10302
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı