TARHÇE- HAYATI
| 17
Ö
N SÖZ
Gayesinin ulviyetinden, davasnn ihtiflamndan ve
imannn azametinden feyiz ve ilham alan bu kutbun ca-
zibesine taklanlarn adedi günden güne ço¤almaktadr.
Akllara hayret veren bu ulvî hâdise münkirleri kahret-
ti¤i gibi, müminleri de flad ve mesrur eylemekte devam
edip gidiyor.
manl gönüllerde manevî bir rabta hâlinde yaflayan
bu lâhî hâdiseyi büyük bir mücahit, kalpleri vecd içinde
brakan bir üslûpla, baknz nasl ifade ediyor:
Ahlâkszlk çirkefinin bir tufan hâlinde her istikamete
taflp uzanarak her fazileti bo¤maya koyuldu¤u kara gün-
lerde, onun, yani Bediüzzamann feyzini bir sr gibi
kalpten kalbe mukavemeti imkânsz bir hamle hâlinde
intikal eder görmekle teselli buluyoruz. Gecelerimiz çok
karard; ve çok kararan gecelerin sabahlar pek yakn
olur.
Evet, bir sr gibi kalpten kalbe mukavemeti imkânsz
bir hâlde yaylp da¤lan bu nurun, memleketin her köfle-
sinde feyiz ve tesirini görenler, hayret ve dehfletler için-
de sormaya baflladlar: fiöhreti memleketimizin her ta-
rafn kaplayan bu zat kimdir? Hayat, eserleri, meslek ve
meflrebi nedir? Tuttu¤u yol bir tarikat mi, bir cemiyet mi,
yoksa siyasî bir teflekkül müdür?
Bununla da kalmad; derhal gerek idarî ve gerek adlî
çok mühim takipler ve pek ciddî tetkikler, uzun ve
müselsel mahkemeler cereyan etti. Neticede, bu lâhî
memleket:
ülke, yurt, vatan.
mesrur:
sevinçli, memnun, flen,
sürurlu.
meflrep:
gidifl, hareket tarz, tavr,
tutum, meslek.
mukavemet:
karfl koyufl, direnifl.
mücahit:
mücahede eden, nefsi-
ne karfl savaflan.
mühim:
düflündüren, düflündürü-
cü.
mü'min:
iman eden, inanan.
münkir:
Allah'n varl¤n kabul ve
tasdik etmeyen, imansz, dinsiz.
müselsel:
silsileli, zincirleme, ard
ardna, pefl pefle.
netice:
sonuç.
nur:
aydnlk, parlt, flk, flule.
rabta:
iki fleyi birbirine ba¤layan
fley, ba¤.
sr:
gizli tutulan, kimseye söylen-
meyen fley, gizli ifl veya söz.
siyasî:
siyaset ile ilgili.
flad:
sevinçli, memnun, mutlu,
bahtiyar.
flöhret:
ad, san.
takip:
peflinden yürüme, arkasn-
dan gitme.
tarikat:
Allah'a ulaflmak için, fley-
hin gözetiminde müridin takip
edece¤i terbiye usul ve yolu, se-
yir ü sülûk srasnda tutulan yol.
teselli bulmak:
avunmak, acsn
dindirmek.
teflekkül:
örgüt, teflkilât.
tetkik:
dikkatle arafltrma, incele-
me.
tufan:
çok fliddetli ya¤mur ve sel.
ulvî:
yüksek, yüce.
ulviyet:
ulvîlik, yücelik, yüksek-
lik, ululuk.
üslûp:
ifade yolu.
vecd:
kendini kaybedercesine
lâhî aflka dalma.
zat:
kifli, flahs, fert.
adlî:
adaletle ilgili.
azamet:
büyüklük, ululuk,
yücelik.
cazibe:
cezp edicilik, çekicilik.
cemiyet:
manevî birlik teflkil
eden cemaat.
cereyan:
olma, meydana gel-
me.
çirkef:
pis, kirli, i¤renç fley.
dava:
takip edilen fikir, iddia,
ülkü.
dehflet:
büyük korku hâli,
korkma, ürkme.
eser:
kitap.
fazilet:
iyi ahlak, iffet, namus,
iyi huy.
feyiz:
Allah'n kuluna ba¤flla-
d¤ marifet ve dinî heyecan.
gaye:
maksat, meram, hedef.
hâdise:
vaka, olay.
hamle:
ileri atlfl.
idarî:
idare ile ilgili.
ifade:
anlatma.
ihtiflam:
debdebe, flanl görü-
nüfl, büyük gösterifl.
lâhî:
Allah'la ilgili, Cenab-
Hakka dair.
ilham:
feyiz yoluyla kalbe ge-
len mana, kalpte meydana
gelen, delilsiz olarak anlafllan
ve insan ibadet ve amel et-
meye götüren ilim.
intikal:
geçme, bulaflma, sira-
yet etme.
istikamet:
yön, cihet.
kahr:
üstün gelerek mahvet-
me, üstün gelerek helâk et-
me, ezme.
kutb:
bir tarikatin en büyük
lideri.
manevî:
madde dfl olan,
maddî olmayan, manaya ait.