alâtı ve bu cevarih ve cihazatı ve bu havas ve hissiyatı ve
bu letaif ve maneviyatı derç eden zat bana yeter.
BEŞİNCİ NÜKTE
Ben ve her bir fert, hâlen ve kàlen, müteşekkir ve
müftehir olarak, şöyle demeliyiz:
Beni halk eden ve adem zulmetinden çıkararak bana
vücut nurunu in’am eden zat bana yeter.
keza, sahibine her şeyi veren ve onun elini her şeye
uzatan hayat nimetini bana bağışlayarak beni hayat sa-
hibi yapan zat bana yeter.
keza, insanı, âlem-i kebirden manen daha büyük bir
küçük âlem yapan insaniyet nimetini bana bağışlayarak
beni insan yapan zat bana yeter.
keza, dünya ve ahireti nimetlerle dolu iki sofra hâline
getirerek iman eliyle mü’mine takdim eden iman nime-
tini bana bağışlayarak beni mü’min yapan zat bana ye-
ter.
keza, beni habibi olan Muhammed Aleyhissalâtü Ves-
selâmın ümmeti yaparak, imanda bulunan ve bütün ke-
malât-ı beşeriye meratibinin fevkinde olan muhabbet ve
mahbubiyet-i İlâhiye nimetini bana bağışlayan ve bu
Şualar
d
ördÜncÜ
Ş
ua
| 157 |
RİSALE-İ HASBİYE
mü’min:
iman eden, inanan.
müteşekkir:
teşekkür eden, iyilik
bilen, iyiliğe karşı teşekkür eden.
nimet:
lütuf, ihsan, bağış.
nur:
aydınlık, parıltı, ışık.
takdim:
arz etme, sunma.
ümmet:
Müslümanların tamamı;
bütün Müslümanlar.
zulmet:
karanlık.
adem:
yokluk.
ahiret:
dünya hayatından son-
ra başlayıp ebediyen devam
edecek olan ikinci hayat.
alât:
aletler, vasıtalar, aygıt-
lar.
âlem-i kebir:
büyük âlem, kâ-
inat.
aleyhissalâtü vesselâm:
‘sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun’ anlamında Hz. Muham-
med’e dua.
aza:
organlar, uzuvlar.
cevarih:
el, ayak gibi vücut
organları.
fevkinde:
üstünde.
habip:
sevilen, sevgili.
hâlen:
hareket ve davranış
olarak.
halk:
yaratma, yaratış.
havas:
hasseler, duyular, duy-
gular.
hissiyat:
hisler, duygular.
iman:
inanma, itikat.
in’am:
nimetlendirme, ihsan
etme.
insaniyet:
insanlık mahiyeti.
kàlen:
sözle, söyleyerek.
kemalât-ı beşeriye:
insanla-
ra ait kemalât, insanların ke-
şif, buluş ve hünerleri, insan-
ların fazilet ve erdemleri.
letaif:
güzellikler, incelikler.
mahbubiyet-i İlâhiye:
Allah
için sevilir olma.
manen:
mana bakımından,
manaca.
maneviyat:
mana âlemine ait
olanlar, hisse ve inanca ait
şeyler.
meratip:
mertebeler, basa-
maklar.
muhabbet:
sevgi, sevme.
müftehir:
iftihar eden, övü-
nen.