risalet ve nübüvvetin her asırda veraset noktasında naip-
leri, vekilleri bulunmak kaidesiyle, mana-i remzî cihetin-
de vazife-i irsiyeti yapan risale-i nur’u, efradı içine husu-
sî bir iltifatla dâhil edip, lisan-ı kur’ân olan Arabî olma-
yarak türkçe olmasını takdir ediyor.
evet, bunun makamı
m
?ƒo
°Sn
Q
’deki
tenvin
¿
sayılmak ve
şeddeli
?
iki sayılsa ve şeddeli
i
bir sayılsa bin üç yüz elli
sekiz, her ikisi birer
Q
sayılsa bin üç yüz yirmi sekiz; şed-
deliler iki sayılsa,
tenvin
sayılmazsa bin üç yüz on sekiz;
hem
tenvin
, hem şeddeliler sayılsa bin üç yüz altmış se-
kiz ederek, risale-i nur’un beş devresine ve beş vaziyeti-
ne remzen ve imaen bakar.
Beşinci ayette
:
(1)
$G p
?É s
`jn
Ép
H r
ºo
gr
ôu
cn
Pn
h p
Qƒ t
ædG n
‹p
G p
äÉn
ªo
?t
¶dG n
øp
e n
?n
er
ƒn
b r
êp
ôr
Nn
G r
¿n
G
(2)
$G p
?É s
`jn
Ép
H r
ºo
gr
ôu
cn
Pn
h p
Qƒ t
ædG n
‹p
G
cümlesinde makam-ı cifrîsi,
şeddeliler birer sayılmak cihetinde bin üç yüz elli bir ede-
rek risale-i nur’un şimdilik beyanına iznim olmayan
ehemmiyetli vazifesinin ve bu evamir-i kur’âniyeyi imti-
salinin tarihine tam tamına tevafuk-i cifrî ve muvafakat-i
maneviye karinesiyle ve kıssadan hisse almak münase-
bat-ı mefhumiye remziyle risale-i nur’a imaen bakar. da-
ha yazılacak çok gaybî işaretler var; fakat izin verilmedi,
şimdilik kaldı.
® ® ®
Şualar | 1121 |
B
irinci
Ş
ua
harfi iki defa okutan işaret.
takdir:
beğenme, beğendiğini be-
lirtme.
tenvin:
Arabca bir kelimenin so-
nunu nun gibi okutmak üzere ko-
nulan işaret; kelimenin sonuna iki
üstün (en), iki esre.
vazife-i irsiyet:
varis oluş görevi.
vaziyet:
durum.
vekil:
bakan, başkasının yerine ve
adına konuşan.
veraset:
vârislik, mirasçısı olma.
arabî:
Arabcaya ait, Arap dili
ile ilgili.
asr:
yüzyıl.
cihet:
yön.
dâhil:
içine alma, sokma.
devre:
dönem.
efrat:
fertler.
hususî:
özel.
iltifat:
samimî ve güzel sözle
okşama övme; yönelme.
imaen:
ima yoluyla, ima ede-
rek, sezdirerek, işaretle.
kaide:
kural, esas, düstur.
lisan-ı Kur’ân:
Kur’ân’ın dili.
makam-ı cifrî:
ebcet hesabıy-
la değeri.
mana-i remzî:
işaretlerle an-
latılmak istenen mana.
naip:
vekil, bir kimsenin ye-
rini tutan, işlerini yürüten kim-
se.
nübüvvet:
nebilik, peygam-
berlik, Allah elçiliği.
remzen:
remiz ile, işaret ede-
rek, işaretle.
risalet:
elçilik, resullük, pey-
gamber olarak gönderilme.
şedde:
Arabca ve Farsçada iki
defa okunması gereken bir
harfin üzerine konulan ve o
1.
Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve Allah’ın geçmişteki nimet ve azap günlerini onlara ha-
tırlat. (İbrahim Suresi: 5.)
2.
Nura çıkar ve Allah’ın geçmişteki nimet ve azap günlerini hatırlat. (İbrahim Suresi: 5.)