zammıyla, bin üç yüz yirmi beş eder. Çünkü şeddeli
nun
iki
nun
ve
?/
S r
Qƒ t
ædn
G
’deki şeddeli
ye
iki
ye
’dir. İşte o tarih-
te, 31 Mart Hâdisesi münasebetiyle, İstanbul’dan kaça-
rak muvakkat bir zaman mücahede-i maneviyeyi bırak-
mak niyetiyle, Hareket Ordusundan firar edip İzmit’e gel-
diği tarihe tevafuk ediyor.
…
n
ôn
J r
Ü n
ôr
?n
Y n
’
fıkrasında dahi muhatap, hususî o “Nur-
sî” olduğundan,
?/
Sr
Qƒ o
f Én
j
izhar edilerek ilâve edilse, bin
üç yüz kırk bir eder. İşte o tarihte, ben Barla’da menfî
olarak insan suretindeki akreplerin tacizleri altında azap
çekerken, harap ve hususî küçük mescidimde otururken,
seccademin altında yeri bulunan ve emsalini görmediğim
büyük bir akrep çıktı. Bir zat onu öldürdü. Daha ondan
sonra, on senedir dağlarda akrepli yerlerde kaldığım hâl-
de, hiçbir akrebi görmedim. Bu fıkranın tam manasına
mazhar oldum. Eğer
?/
Sr
Qƒ o
f Én
j
’deki
ye
şeddeli olsa, o va-
kit bin üç yüz elli bir eder ki, o tarihte, insan akreplerinin
o
?/
Sr
Qƒ o
f
’nin mahvına ve idamına çalıştıkları, fakat mu-
vaffak olamadıkları zamanına tam tevafuk eder.
r
ân
ª n
¡r
ª n
¡p
H n
?r
«n
dp
G ?
/
Jr
Én
j l
ón
°Sn
G n
’n
h
fıkrasının muhatabı, mütead-
dit emarelerle
…/
O r
ô o
c Én
j
’dir. Çünkü Hazret-i İmam-ı Ali (
RA
)
kaside-i
Ercûze
’sinde
p
¿Én
e s
õdG n
?p
d '
òp
d Ék
c
p
Q r
ó o
e Én
j
fıkrasında
akrep:
zararlı ve öldürücü bir ya-
ratık.
azap:
eziyet, büyük sıkıntı.
emare:
alâmet, belirti.
emsal:
örnekler, benzerler.
fıkra:
bend, fasıl.
firar:
kaçma.
harap:
yıkık, viran.
hususî:
özel.
idam:
yok etme.
ilâve:
ekleme.
izhar:
gösterme, belirtme.
mahv:
yok etme, harap etme.
mana:
anlam.
mazhar:
nail olma, kavuşma.
menfî:
sürgün edilmiş.
mescit:
cami.
muhatap:
kendisine söz söy-
lenilen.
muvaffak:
başarma.
muvakkat:
geçici.
mücahede-i maneviye:
ma-
nevî olarak yapılan cihad.
münasebet:
vesile.
müteaddit:
türlü türlü, çeşitli.
niyet:
maksat, meram.
seccade:
namaz bezi.
suret:
biçim, tarz.
taciz:
rahatsızlık verme, incit-
me.
tevafuk:
uygun gelme.
vakit:
zaman.
zammetme:
ekleme, ziyade
etme.
zat:
kişi, şahıs.
Y
İRMİ
S
EKİZİNCİ
L
EM
’
A
| 222 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ