"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyaset propagandası yalana ziyade revaç verdi

Risale-i Nur'dan
25 Aralık 2024, Çarşamba
(Dünden devam)

Bu sıdk ve kizb, küfür ve iman kadar birbirinden uzak. Asr-ı Saadette sıdk vasıtasıyla Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın a’lâ-yı illiyyine çıkması ve o sıdk anahtarıyla hakaik-ı imaniye ve hakaik-ı kâinat hazinesi açılması sırrıyla, içtimaiyat-ı beşeriye çarşısında, sıdk en revaçlı bir mal ve satın alınacak en kıymetli bir meta hükmüne geçmiş.

Ve kizb vasıtasıyla Müseylime-i Kezzab’ın emsali, esfel-i sâfilîne sukut etmiş. Ve kizb, o zamanda küfriyat ve hurâfâtın anahtarı olduğunu o inkılâb-ı azîm gösterdiğinden, kâinat çarşısında en fena, en pis bir mal olup, o malı satın almak değil, herkes nefret etmesi hükmüne geçen kizb ve yalana, elbette o inkılâb-ı azîmin saff-ı evveli olan ve fıtratlarında en revaçlı ve medar-ı iftihar şeyleri almak ve en kıymetli ve revaçlı mallara müşteri olmak fıtratında bulunan Sahabeler, elbette, şüphesiz, bilerek ellerini yalana uzatmazlar, kizb ile kendilerini mülevves etmezler, Müseylime-i Kezzab’a kendilerini benzetemezler. Belki bütün kuvvetleriyle ve meyl-i fıtrîleriyle, en revaçlı mal ve en kıymettar meta ve hakikatlerin anahtarı Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın a’lâ-yı illiyyine çıkmasının basamağı olan sıdk ve doğruluğa müşteri olup, mümkün olduğu kadar sıdktan ayrılmamaya çalıştıklarından, ilm-i hadisçe ve ulema-i Şeriat içinde bir kaide-i mukarrere olan “Sahabeler, daima doğru söylerler. Onlardaki rivayet, tezkiyeye muhtaç değil. Peygamberden (aleyhissalâtü vesselâm) rivayet ettikleri hadisler, bütün sahihtir” diye, ehl-i Şeriat ve ehl-i hadisin ittifakına kat’î hüccet bu mezkûr hakikattir.

İşte Asr-ı Saadetteki inkılâb-ı azîm... Sıdk ile kizb, iman ile küfür kadar birbirinden uzak iken, zaman geçtikçe gele gele birbirine yakınlaştı. Ve siyaset propagandası bazen yalana ziyade revaç verdi. Fenalık ve yalancılık bir derece meydan aldı. İşte bu hakikat içindir ki, Sahabelere kimse yetişemez. Yirmi Yedinci Sözün Zeyli olan Sahabeler hakkındaki risaleye havale edip kısa kesiyoruz.

Eski Said Dönemi Eserleri, Hutbe-i Şamiye, s. 250-51

LÛ­GAT­ÇE:

a’lâ-yı illiyyin: yücelerin yücesi, insanın ulaşabileceği en yüksek mertebe.

esfel-i sâfilîn: aşağıların en aşağısı, Cehennemin en aşağı tabakası.

hakaik-ı imaniye: iman hakikatleri.

hakaik-ı kâinat: kâinattaki hakikatler, gerçekler.

kaide-i mukarrere: yerleşmiş kaide, kesinleşmiş prensip.

kizb: yalan.

küfriyat: küfürler; dine, Allah’ın varlık ve birliğine aykırı söz ve davranışlar.

meyl-i fıtrî: yaratılış karakterinden kaynaklanan yöneliş.

Müseylime-i Kezzab: Yalancı Müseylime; Arabistan’da, Asr-ı Saadette peygamberlik iddiasında bulunmuş yalancı bir kişi.

revaç: itibar, değer, kıymet.

sıdk: doğruluk.

tezkiye: kusurlardan arıtıp temiz duruma getirme, aklama; soruşturarak doğruluğunu meydana çıkarma.

Okunma Sayısı: 701
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı