İnsanlarda velî, Cuma’da dakika-i icabe, Ramazanda Leyle-i Kadir, Esma-i Hüsnada İsm-i A’zam, ömürde ecel meçhul kaldıkça, sair efrad dahi kıymettar kalır, ehemmiyet verilir.
Yirmi sene mübhem bir ömür, nihayeti muayyen bin sene ömre müreccahtır.
Mektubat, Hakikat Çekirdekleri, No: 83, s. 559
***
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Evvelâ: Rivâyât-ı sahiha ile, “Leyle-i Kadri nısf-ı âhirde, hususan aşr-ı âhirde arayınız” ferman etmesiyle, bu gelecek geceler, seksen küsur sene bir ibadet ömrünü kazandıran Leyle-i Kadir’in gelecek gecelerde ihtimali pek kavî olmasından istifadeye çalışmak, böyle sevaplı yerlerde bir saadettir.
Şualar, s. 535
***
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Evvela: Hadis-i şerifin sırrıyla Ramazan-ı Şerif’in nısf-ı âhirinde, hususan aşr-ı âhirde, hususan tek gecelerde, hususan yirmi yedisinde, seksen küsur sene bir ibâdet ömrünü kazandırabilen Leyle-i Kadir’in ihyâsına ve her biriniz umum Nur Talebeleriyle beraber, hususan bu bîçare, çok kusurlu, hasta, zaif kardeşinizi hissedar etmenizi ve her birinizin dualarınızın binler manevî âminlerin teyidiyle dergâh-ı İlâhîde kabul olmasını rahmet-i İlâhiyeden niyaz ediyoruz.
Emirdağ Lahikası, s. 348
***
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Evvela: Bu aşr-i âhir-i Ramazan’da her gece, hususan tek gecelerde Leyle-i Kadir’in bulunmak ihtimali kuvvetli olduğunu hadis-i şerif ferman ediyor. Onun için, Nurcular o nur-u a’zamdan istifadeye çalışmak gerektir.
Emirdağ Lahikası, s. 283
***
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Evvelâ: Sizin Leyle-i Beratınızı ve gelecek Ramazanınızı tebrik eder ve bu gelecek Leyle-i Kadri hakkınızda ve hakkımızda bin aydan daha hayırlı olmasını ve defter-i a’mâlimize böyle geçmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyoruz ve böylece, bayrama kadar “Allah’ım bu Ramazanda Kadir Gecesini biz ve sadık Nur Talebeleri için bin aydan hayırlı kıl” duasını etmeye niyet ettik.
Kastamonu Lahikası, s. 95
LÛGATÇE:
aşr-i âhir-i Ramazan: Ramazanın son on günü.
dakika-i icabe: duaların makbul olduğu dakika.
Leyle-i Kadir: Kadir Gecesi.
muayyen: belirli.
mübhem: gizli, belirsiz.
müreccah: tercih edilen.
nısf-ı âhir: son yarı.
***
Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları
Risale-i Nur benim bedelime sizlerle görüşür
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Risale-i Nur benim bedelime sizlerle görüşür, derse müştak yeni kardeşlerimize güzelce ders verir. Nurlarla ya okumak ve okutmak veya yazmak suretindeki meşguliyet –tecrübelerle– kalbe ferah, ruha rahat, rızka bereket, vücuda sıhhat veriyor. Şimdi, Hüsrev gibi Nur kahramanı size ihsan edildi. İnşaallah, bu medrese-i Yusufiye dahi, Medresetüzzehra’nın bir mübarek dershanesi olacak. Ben şimdiye kadar Hüsrev’i ehl-i dünyaya göstermiyordum, gizlerdim. Fakat neşredilen mecmualar, onu ehl-i siyasete tamamıyla gösterdi, gizli bir şey kalmadı. Onun için, ben onun iki-üç hizmetini has kardeşlerime izhar ettim. Hem ben, hem o, daha gizlemek değil, lüzum ise aynı hakikat beyan edilecek. Fakat şimdilik karşımızda hakikati dinleyecekler içinde dehşetli ve tezahür etmiş iki muannid, hem zındık, hem komünist hesabına, biri Emirdağı’nda malûm olmuş, biri de burada gayet dessasâne, aleyhimizde iftiralarla memurları ürkütmeye çalışıyorlar. Onun için, biz şimdilik çok ihtiyat edip telâş etmemek ve inayet-i İlâhiyenin imdadımıza gelmesini tevekkül ile beklemek lâzımdır.
Şuâlar, On Dördüncü Şuâ (Afyon Hapsi mektupları), s. 511