"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adalete hislerini karıştıranlar zulmederler

Risale-i Nur'dan
05 Kasım 2024, Salı
Afyon Mahkemesi Müdafaasından: Onuncusu:

Adliyede; adalet hakikati ve müracaat eden herkesin hukukunu bilâtefrik muhafazaya, sırf hak namına çalışmak vazifesi hükmettiğine binaendir ki; İmam-ı Ali (ra), hilâfeti zamanında bir Yahudi ile beraber mahkemede oturup, muhakeme olmuşlar. Hem bir adliye reisi, bir memuru kanunca bir hırsızın elini kestiği vakit, o memurun o zalim hırsıza hiddet ettiğini gördü. O dakikada o memuru azletti. Hem çok teessüf ederek dedi: “Şimdiye kadar adalet namına böyle hissiyatını karıştıranlar pek çok zulmetmişler.” Evet, hükm-ü kanunu icra etmekte, o mahkûma acımasa da, hiddet edemez; etse zalim olur. Hatta, kısas cezası da olsa, hiddetle katletse, bir nevi katil olur” diye o hâkim-i âdil demiş.

İşte madem mahkemede böyle hâlis ve garazsız bir hakikat hükmediyor; üç mahkeme bizlere beraet verdiği ve bu milletin yüzde –bilseler– doksanı, Nur Talebelerinin zararsız olarak millete ve vatana menfaatli olduklarına pek çok emarelerle şehadet ettikleri halde, burada o masum ve teselliye ve adaletin iltifatına çok muhtaç Nur Talebelerine karşı ihanetler ve gayet soğuk hiddetli muameleler yapılıyor; biz her musibete ve ihanetlere karşı sabra ve tahammüle karar verdiğimizden, sükût edip Allah’a havale ederek, “Belki bunda da bir hayır vardır.” dedik. Fakat evham yüzünden ve garazkârların jurnalleriyle bu bîçare masumlara böyle muameleler, belâların gelmesine bir vesile olacağından korktum, bunu yazmaya mecbur oldum. Zaten bu meselede bir kusur varsa benimdir. Bu bîçareler, sırf imanları ve ahiretleri için bana rıza-yı İlâhî dairesinde yardım etmişler. Pek çok takdire müstahak iken, böyle muameleler, hatta kışı dahi hiddete getirdi.

Hem medâr-ı hayrettir ki, bu defa da yine bir cemiyet vehmini tekrar ileri sürüyorlar. Halbuki, üç mahkeme bu ciheti tetkik edip beraet vermekle beraber, mabeynimizde böyle medâr-ı ittiham olacak hiçbir cemiyet, hiçbir emare; mahkemeler, zabıtalar, ehl-i vukuflar bulmamışlar. Yalnız bir muallimin talebeleri ve dârülfünun şakirdleri ve Kur’ân dersini veren hafızın hıfza çalışanları gibi, Risale-i Nur Talebelerinde de bir uhrevî kardeşlik var. Bunlara cemiyet namını veren ve onunla ittiham eden, bütün esnaf ve mekteplilere ve vaizlere siyasî cemiyet nazarıyla bakmak gerektir. Bunun için, ben böyle asılsız ve manasız ithamlarla buraya hapse gelenleri müdafaa etmeye lüzum görmüyorum. Yalnız, hem bu memleketi, hem âlem-i İslâmı çok alâkadar eden ve maddî ve manevî bu vatana ve bu millete pek çok bereket ve menfaati tahakkuk eden Risale-i Nur’u üç defa müdafaa ettiğimiz gibi, tekrar aynı hakikat ile müdafaamı men edecek hiçbir sebep yok ve hiçbir kanun ve hiçbir siyaset yasak etmez ve edemez.

Tarihçe-i Hayat, s. 577

Okunma Sayısı: 414
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı