Rahmetten gelip Rahmetle yoğrularak yeryüzünü Rahmetin bin bir esmasına mazhar eden Nisan yağmurları yine Rahmete döner.
Nisan yağmurlarına karışarak Rahmete iltihak eden hizmet erleri kervanına bir ağabeyimiz daha Nevşehir’den katıldı, Adem Akdemir Ağabey. Rahmet ayında Allah’ın rahmetine uğurladık aziz ağabeyimizi.
Üstadımızın, “Ne mutlu sizlere, hizmetinizi ve vazifenizi bitirdiniz. Rahata ve rahmete gidiyorsunuz. Hizmet meşakkat bitti, ücret almaya gidiyorsunuz” müjdesiyle onun adına iftiharla yolcu ettik asıl vatanına. Ne mutlu ona, ailesine ve yakınlarına ki gıpta edilerek, örnek gösterilerek, gönülden alkışlanılarak uğurlandı. Ne mutlu ona ki hayatını vakfettiği davaya sadık olarak ruhunu teslim etti. Ne mutlu ona ki Rahmeti Rahmana, Hz. Muhammed Aleyhissalatü Vesselama ve Üstadına kavuştu.
Hizmetle, Risale-i Nurla özleşmiş kendini hizmete vakfetmiş, değerli bir Risale-i Nur talebesiydi. Hizmette samimi, fedakâr ve demir gibi sebatkârdı. Hizmetten daha öncelikli bir iş düşünmez, bizlere de bu konudaki özveri ve gayretiyle örnek olurdu ağabeyimiz. Son aylarda yaşadığı hastalığın en yoğun zamanlarında bile gönderdiği ses kaydında hizmetten bahsetmiş, yaşadığı hastalığı unutmuş ve bizleri gayrete getirmişti.
Vefatından birkaç gün önce hastanede kendisini ziyaret ettiğimizde, biz üzüntümüzden ne diyeceğimizi bilemez haldeyken, bizimle ilgilenmiş halimizi hatırımızı sormuştu. Vefatından sonra paylaşılan bağda, bahçede, evinde hatıra için çekilen resimlere baktığımızda ya elinde ya başucunda Risale-i Nur vardı. Evini, hayatını, ruhunu Risale-i Nurlarla süslemiş, süslemeyi tercih etmişti. Zaten son günlerinde yanında Kuran-ı Kerim ve Risale-i Nur okundukça hiffet buluyor ve mesrur oluyordu.
Risale-i Nur talebelerinin imanla kabre gireceklerini belirten Hz. Üstadımızdan aldığımız dersle inanıyoruz ki dünyadan hasretle uğurladığımız ağabeyimizi gittiği yerde bahtiyarlıkla Cennet bekliyor...
Ehli küfre öfkesinden parçalanacak gale gelen Cehennemin aksine Cennet de hasretle, coşkuyla, memnunane misafirini bekliyor. Üstadımız bu hakikati Mektubat’ta şöyle ifade ediyor: “Ey İnsan! Yaptığın hizmet, ettiğin ubudiyet boşu boşuna gitmez. Bir dar-ı mükâfat, bir mahalli saadet senin için ihzar edilmiştir. Senin Şu fani dünyana bedel, baki bir cennet seni bekler.”
Ne mutlu ona ve onun gibi örnek alınacak ağabeylerimize... Vazifelerini yaptılar ve kemali rahatla huzuru İlahiye vardılar. Şimdi sıra bizlerde… Ağabeylerimizin bize emanet ettiği ve üstünde canı gibi titredikleri Risale-i Nur hizmetini bizler sürdüreceğiz. Tenperverlik, tembellik, gaflet, ertelemek gibi üstümüze arız olabilen ve hizmetimizin ilerlemesinde sekte vurabilecek nefsanî özelliklerden uzak durarak hizmetimize dört elle sarılacağız. Ve dualarla uğurladığımız aziz ağabeylerimizin ruhlarını bu şekilde mesrur edeceğiz. İnşallah onlara karşı en güzel vefayı bu şekilde göstereceğiz. Bu vesileyle yakın zamanda vefat etmiş olan Nur talebesi ağabey ve kardeşlerimize Allah’ım rahmet eylesin. Yakınlarına sabrı cemil versin ve bizleri de Risale-i Nur dairesinde hizmetlerle daim eylesin… Amin..