Rum Suresi’nin on dokuzuncu ayetinin tefsirini Sünuhat’tan okurken, şimdiye kadar tam anlayamadığımı fark ettim. Üzerinde biraz düşündüm ve anladıklarımın bir kısmını not aldım. Size de faydası olur ümidiyle paylaşıyorum.
Fert olarak ifrat ve tefritten uzak hadd-i vasat tercih edilmeli. Bazen aç kalmalı, bazen tok olmalı. Bazen hareketli olmalı bazen dinlenmeli. Bazen ibadet etmeli bazen dinlenmeli. Bazen derse gidilmeli, bazen şahsî okuma yapılmalı. Bazen okunmalı, bazen tefekkür edilmeli. Çünkü herhangi bir şeyde aşırıya gittikçe usanmak, doymak ve soğumak olup tersine inkılâp eder. Onun içindir ki “Sevildiğin yere sık gidip gelme, fazla muhabbet tez ayrılık getirir” denilmiştir. Benzer şekilde zenginlerin çocukları fakir fakirlerin çocukları zengin olur. Âlimden zalim, zalimden âlim doğar. Sıkıntı olmadan refah gelmez. İnsan sınırlarını zorlamadan terakkî edemez. Onun içindir ki ölü veya diri gibi zıt uçlardan uzak hadd-i vasatta durmalı. Çünkü “O ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkartır.”
Bir istisnası müfritane irtibattır. İfratı zarar vermez. Çünkü niza ve ayrılıklar birbirini anlamamaktan çıkar. Sohbette ise insibağ vardır. Yani sohbet edenler birbirlerini aynalarlar. Her bir Nur talebesi diğer kardeşinin güzel hasletlerini kopyalar. Onun içindir ki cemaatte rahmet ayrılıkta azap vardır.
Cemaatte, medar-ı niza bir mesele varsa meşveret etmeli, herkes aynı fikirde olmaz. Çok sıkı tutmamalı çünkü bazen hasen, ahsenden ahsendir. Daha güzelini elde etmek için ayrılık çıkartmamak gerekir. Çünkü genelde daha güzelde birleşmek zorken ortalama bir güzellikte birleşmek mümkündür. Taassuplu cemaatlerden uzak durmak gerektiği gibi, cemaat içindeki mutaassıplardan da uzak durmak gerektir. Her yerde vasat olmalı. Onun içindir ki ölü veya diri gibi zıt uçlardan uzak haddi vasatta durmalı. Çünkü “O ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkartır.”
Eğer bir tür herhangi bir özellikte aşırıya giderse, çevreye uyum sağlayamayacağından nesli tükenir. Dünya şahidi nesli tükenen türlerin tarihiyle doludur. Hatta var olandan çok nesli tükenen tür mevcuttur. Onun içindir ki ölü veya diri gibi zıt uçlardan uzak hadd-i vasatta durmalı. Çünkü “O ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkartır.”