Yeni Asya’nın 750 gündür maruz bırakıldığı resmî ilan ambargosunu gündemine alan Independent Türkçe, haberine şöyle başlıyor:
“Basın İlan Kurumu resmî ilanların dağıtımında adaletsiz davranıldığı gerekçesiyle hükümetle gazeteleri karşı karşıya getiren uygulamaya son vermek amacıyla 1961 yılında kuruldu. Kurumun internet sitesinde ‘Basın İlan Kurumu, bu görevi, bugüne kadar fikir ve içerik farkı gözetmeksizin yürüttüğü aracılık hizmetini başarıyla sürdürmüştür’ deniliyor.”
Devamında, uygulamadaki çelişkilerle ilgili tartışmalar Yeni Asya örneğiyle vurgulanıyor.
Biz, gazetemize yapılan muamelenin yayın çizgimizden duyulan rahatsızlıktan kaynaklandığını söylüyoruz. BİK Genel Müdürü ise ilan almanın bazı şartları olduğunu, bunları yerine getirmeyenlere bazı müeyyideler uygulandığını ve Yeni Asya’nın da standartlara uymadığını iddia ederek, “Kurallara uyulmadıysa arkadaşlarımız gereğini yapmıştır” diyor.
Bu sözler “Bahsedilen kural ve standartlar neler?” sualini gündeme getirirken, yine Genel Müdürün şu beyanlarını hatırlatıyor: “Kurumumuz kanun nezdinde devlet ve milletin değerlerine uyumlu ve ahlâkî kurallara özen gösteren gazetelere ilan dağıtımını sağlıyor.”
Bunlar da yeni sorulara kapı açıyor:
* Kanun nezdinde devlet ve milletin değerleri ile kast edilen ne? Devleti öne koymanın başlı başına bir anlamı olmalı, değil mi?
* Devletin değerleri, anayasanın 2. maddesindeki “temel nitelikler” ise ve Yeni Asya’nın bunlara yaklaşımı söz konusu edilecekse: Demokratik ve sosyal hukuk devletini ve laikliğin “din ve vicdan hürriyetine güvence” anlamındaki yorumunu samimiyetle savunan biziz.
Buna mukabil, aynı “değerler”den resmî ideoloji kast ediliyorsa buna çok kararlı ve tavizsiz bir şekilde itiraz eden de biziz.
* “Milletin değerleri” sözüyle inanç ve ahlâk değerleri kast ediliyorsa bunların da en samimî ve kararlı müdafii başından beri yine biziz.
* Bunlar bir tarafa, tarif ve izaha muhtaç kavramlar üzerinden, hukukî tanımı olmayan ifadelerle, gazeteleri söz konusu “değerler”e göre tasnif edip keyfine göre işlem yapmak ve kazanılmış hakları gasbetmek BİK’e mi kaldı?
Ve bu, bir senedir Genel Kurulu toplanamayan BİK’in yetkisiz ve denetimsiz olarak yerinde oturmaya devam eden yönetiminin işi mi?