Risale-i Nur’u medya diliyle konuşturma idealiyle kurulan ve Yeni Asya’nın öncüsü olarak 24 Ekim 1967’de yayın hayatına atılan haftalık İttihad’ın 50. yıldönümü vesilesiyle gazetemizin Güneşli hizmet binasında düzenlenen ‘İttihad 50. Yıl’ programı yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.
Yeni Asya Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Yavuzyiğitoğlu: Bir davanın adıdır İttihad
İttihad gazetesinin 50. yılı programının açılış konuşmasını Yönetim Kurulu Başkanımız Ömer Yavuzyiğitoğlu yaptı. Konuşmasına “Yeni Asya’mızın nüvesi İttihad gazetesinin 50. yılı münasebetiyle tertiplediğimiz bu programa hepiniz hoş geldiniz, Safalar getirdiniz.
‘İhtilâf u tefrika endişesi / Kûşe-i kabrimde hattâ bîkarar eyler beni. / İttihadken savlet-i a’dâyı def’e çaremiz,/ İttihad etmezse millet, dağ-dar eyler beni…’
Asırların rüyası, büyük davaların biricik şartı… İttihad… Birlik ve beraberlik, tesanüd, dava şuuru, kalplerin aynı heyecanla birlikte çarpması gibi anlamları içinde barındıran İttihad, bundan 50 yıl önce Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi’nin iman hakikatlerini matbuat lisaniyle neşretmek arzusunun güçlü bir sesi oldu. Risale-i Nur prensiplerini gazete yoluyla muhtaçlara ulaştırmak, İslam alemine bir pusula olabilmek sevdası 50 yıl önce büyük bir dava şuuruyla, İttihad’la gerçekleşti.
(...) Haftalık olarak neşredilen İttihad gazetesi, 12 Mart 1971 Muhtırası sonrasında kurulan sıkıyönetim idaresi tarafından kapatılana kadar Nur’un sesi oldu. (...) Türkiye’nin dinî içerikli en etkili gazetesi haline gelen İttihad, emaneti Yeni Asya’ya tevdi ederek basın tarihindeki şanlı yerini aldı.
İttihad gazetesi… Bir davanın adı olan bu gazete büyük dava adamlarının limanıydı. Kimler yoktu ki… İttihad gazetesinin Başyazarı ve Genel Yayın Yönetmeni, Nezihî Mustafa Polat… Allah rahmet eylesin… (...) Yeni Asya’yla devam eden bu kudsi çizginin en önemli temsilcisi, muhterem ağabeyimiz Mehmet Kutlular… Galip Gigin, Av. Bekir Berk, Dr. Sadullah Nutku, Gürbüz Azak, Zeynep Münteha Polat, Nuriye Karahisarlı, Hekimoğlu İsmail, Ahmed Şahin, Şule Yüksel Şenler, Abdurrahim Karakoç, Vehip Sinan, Ali Ulvi Kurucu, Abdulhamid Oruç, Salih Özcan, Prof. Ali Genceli, A.Tevfik Paksu, M. Necati Bursalı, Necmeddin Şahiner, Mustafa Yeşilyurt, Suad Alkan vd... Güçlü kalemler, zengin bir kadro… bu kadronun zenginliği kalemlerinin güçlü olmasından ziyade kalplerini titreten dava şuurundaydı. Hepsi birer dava eriydi, hizmetleri koşturmaktaydı. Bu hizmet aşkı İttihadı 20-30 bin tirajlardan 80 binlere kadar ulaştırdı.
(...) “Gayemiz vatan sathını mektep yapmaktır” şuuruyla yola çıkan Yeni Asya kara rejim dönemlerinde Üstadından aldığı dersle Kur’an hakikatlerinin sesi olmaya devam etti. İttihad’ın kardeşi Yeni Asya da muhtıracıları, darbecileri, hukukun üstünlüğünü değil de üstünlerin hukukunu savunanları rahatsız etti. Yeni Asya da mazlumların sesi oldu. Yeni Asya gazetesi de birtakım baskı ve tehditlere maruz kaldı, bedeller ödedi; ancak, “tavizsiz istikrar çizgi”sini sürdürmekten yine de geri durmadı.
(...)
Bu bir davadır! Dün bu davanın susturulamayan sesi İttihaddı, Zülfikardı… Bugün Yeni Asya’dır… İsimler değişebilir; ama hakikat değişmez… Hakikat iman hakikatleridir, Kur’an davasıdır.
Yine zor zamanlardayız… Böyle zor zamanlar büyük dava adamları, büyük yürekler ister. Üstadımız mana âleminden bu yüce davanın altında yek vücut olan dava erlerini selamlıyor. Böyle mukaddes bir davanın sesi olmaya ahdetmiş İttihad manasında bir gazeteye sahibiz. Ne kadar şükretsek azdır. Herkesin köşe bucak bir birinden kaçtığı, hak ve hakikati söylemenin zorlaştığı, Kur’an hakikatlerinin sesinin kısılmaya çalışıldığı böyle zamanlarda bütün İslam âleminin ümidi olmaya devam eden bir davaya ve o davanın gazetesine sahibiz elhamdülillah.
Cenâb-ı Hak, bu ulvî, kudsî istikametten ayırmadan hizmetlerimizi idame ettirsin inşallah.”
***
Yeni Asya Genel Yayın Müdürü Kazım Güleçyüz: Yarım asırlık bir yürüyüş
Çok özel ve müstesna bir gecede çok özel ve müstesna bir program için bir aradayız. Şu anda bizi bir araya getiren mana İttihat gazetesinin kuruluşunun ellinci yıl dönümü. Ama şu an ittihat diye bir gazete çıkmıyor, yaklaşık kırk yedi yıl önce yayın hayatına Yeni Asya ile devam etmek üzere nihayet veren bir gazete için bu kadar insanın toplanması başlı başına bir hadisedir.
İttihad’ın nasıl kuvvetli bir cazibe ile kurulduğunu ifade eden bir durum. İttihat ile beraber Yeni Asya’yı da dahil ettiğimiz zaman yarım asırlık bir yürüyüş. Zorlu nurlu ve onurlu bir yürüyüş ve bu yürüyüşte bir çok isimsiz kahramanlar var. Onlardan hayatta olup sağlığı müsaade edenler aramızda. Bunun yanında daha sonradan bu kervana dahil olanlar var. Şefkat kahramanı hanımlar var, genç Saidler, genç Saideler var ve nur çocuklar var. Biz bir aileyiz ve bu aile bu vesile ile tekrar bir araya gelmiş oldu ne mutlu bize.
Sinevizyon gösterimizde de bir cümle olarak yer alan ve o cümlenin yer aldığı bahsi risalede geçen yeri ile ifade ederek programımıza kısa bir ders ile başlayalım. Üstadımız Risale-i Nur ‘u bu mübarek vatanın manevi bir halaskârı olmak cihetiyle şimdi iki dehşetli manevi belayı def etmek için matbuat alemiyle tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim demiş. Matbuat dediğiniz zaman bunu içersine bugünki karşılığıyla medya dediğimiz her şey dahildir. Medyanın fazlaca çeşitlendiği bir dönemde olmamız dolayısıyla Risale-i Nur’un bütün bu medya mecralarında ifade edilmesi ve insanlığa Risale-i Nur’daki Kur’ani mesajların ulaştırılması lazım. Bu bize düşen bir vazifedir ve biz İttihat ile ve öncesindeki Zülfikar, Uhuvvet ve İhlas gibi gazetelerin hazırladığı bir süreçte İttihat ile başlayıp Yeni Asya ile devam eden hizmetimizle Üstadın bu sözünün tahakkuk etmesi için çalışan bir cemaatiz.
Şimdi İttihad’ın ilk çıktığı günlerden itibaren bu yolculuğa katılmış olan ve aramızda bulunan isimsiz kahramanları tek tek buraya davet edeceğiz. Onlardan İttihat ile ilgili hatıralarını anlatmalarını rica edeceğiz. Bununla ilgili davetlimiz oldu. Ama bir kısmının sağlık engeli sebebi ile toplantımıza katılamadığını üzülerek ifade etmek gerekiyor.
Toplantıya yetiştiremediğimiz kitabımız var “Risale-i Nur’un Medyadaki Dili” isminde. Güleçyüz, kitabından bazı bölümleri konuşmaları arasında dinleyicilere aktardı.
“Gazetenin misyonu; hızla değişen hadiseleri risalelerdeki kurani ölçüler ekseninde yapılacak olan istişarelerle teşhis ve tahlil ederek ona göre yayın yapmaktır” diyen Güleçyüz, “Neşir tarihi boyunca da hep böyle oldu ‘Asyanın bahtın miftahı meşveret ve şuradır’ formatıyla yola çıkan Yeni Asya bugünlere de böyle geldi. Buradaki muhteşem tablo onun yeni bir ifadesidir” ifadelerini kullandı.
***
Hasan Şen: İttihad’ın yayına çıkması çok büyük bir hadiseydi
Bu nurlu kervan, Zülfikar’la, Uhuvvet’le, İhlas’la, İttihadla ve Yeni Asya ile devam ediyor. Tabi İttihad’ı daha evvel de anlatıldığı gibi satardık, muhtelif yerlere ulaştırırdık. Zülfikar sanırım 12 sayı devam etti. 8-9 sayı Uhuvvet ve diğerleri devam etti.
1967’ye kadar böyle çalkantılı olarak devam etti. 1968’de de İttihad kendini gösterdi. Bu aslında o günkü büyük bir hadisedir. Bugün belki bunu küçümseyenlerr vardır ama hayır, ogün için hakikaten İttihad’ın yayına çıkması çok büyük bir hadiseydi. Bugün o vazifeyi Yeni Asya devraldı. Biliyorsunuz, Yeni Asya devam ederken kapatıldı 470 gün. Yeni Nesil olarak çıktı. Yeni Nesil de kapatıldı, Tasvir olarak çıktı. Fakat Tasvir’i o gün İzmir bürosu dağıtmak istemedi. Biz dershanede arkadaşlarla konuştuk dedik ki doğrudan doğruya gazeteyi bize gönderin, biz dağıtacağız biz satacağız ve bir müddet böyle devam etti. Orada enteresan bir şey vardır. Hilmi Çekici kardeşimiz kendi imkanı yoktu. Destek için gazetede ilanlarının çıkmasını istedi. “Benim adıma çıksın ama ben ücretini 3 taksitle vereyim” dedi. Bu yüzden bu çok mühim bir şey.
O zaman ben bir rüya gördüm. Üstad Hazretleri rüyamda bana gazeteyi uzattı. “Bunda Kur’an var” dedi. Ve ben mesajı aldım. İttihad ve Yeni Asya aynıdır, aynı çizgide devam ediyor. Zülfikar’da az çok ne yazılmışsa, Uhuvvet ve İttihad’da ne yazılmışsa bugün de Yeni Asya’da onlar yazılıyor. Hasan Şen, Yeni Asya için yazdığı şiiri de okudu.
Ramazan Çakır: İttihad’ı heyecanla beklerdik
İttihad Gazetesinden bu yana gazetemizin yazarlarından Mümine Güneş Hanımefendinin eşi Ramazan Çakır da programda bir konuşma yaptı.
“Herkesi saygıyla selamlıyorum ve bu programı tertip eden, başta Yönetim Kurulu Başkanı ve bütün üyeleri tebrik ediyorum. İttihad kelimesi bizi gerçekten heyecanlandırıyor ve bizi 50 sene öncesine götürüyor. İttihad Gazetesi çıktığı zaman vapur iskelesinin önünde gazeteyi sattığımız günleri hatırlıyorum. Onlar çok güzel günlerdi. İttihadın haftada bir çıkmasını heyecanla beklerdik. İttihad’ın hatırlanmış olması ve böyle bir tören düzenlenmiş olması gerçekten beni çok mutlu etti” dedi. Ramazan Çakır, rahatsızlığı sebebiyle toplantıya katılamayan eşi Mümine Çakır’ın yazdığı “Bir diriliş ve İttihad” başlıklı yazıyı da okudu.
***
İslam Yaşar: İttihad gazetesiyle biz Said Nursi’yi tanıdık
İttihad bizi bir araya getirdi, ittihad ettirdi, daha da ettirecek inşallah. Bizim emsal, davasında olduğumuz bir kelime ittihad. Dava şuurundan önce kelimeyi öğrendik sonra kelimeyi öğrendik.
İttihad gazetesiyle biz Said Nursi’yi tanıdık, Risale-i Nur’u tanıdık, insanlığı tanıdık, kendimizi tanıdık, bugünlere geldik. Hala bu çizgi Yeni Asya ile devam ediyor, kıyamete kadar devam edecek. İttihad bizi burada bir araya getirdiği gibi inşallah mahşerde de bir araya getirecek. Mahşerde de bunu bu gönülde yaşayacağız. Mahşerde Peygamber Efendimizin sancağı altında toplanıp, Üstadımızla beraber, nur talebeleriyle beraber sırat köprüsünü yürüyerek değil uçarak geçeceğiz inşalah. Cennet makamlarını atlayacağız, Firdevs cennetine gideceğiz. Firdevs cennetinde hep beraber bu manayla bu ruhla Cenab-ı Hakk’ın cemalini seyredeceğiz ve kendimizi yeniden hissedeceğiz inşallah. Orada kendimizi nasıl yeniden hissediyorsak burada da bu vesileyle kendimizi yeniden hissedip bu heyecanı yaşayarak, heyecanımızı hayatımıza mal edip hayatımızı bu mana ile ittihad ile mezcedelim ve dünya ahiret beraberlik ve birliğimiz ayrı bir hava içinde ebedi bir saadete vesile olur inşallah diyoruz.
***
Mehmet Özkan: İttihad, meşveretle çıktı
Muhterem hanımefendiler, şefkat kahramanları, muhterem ağabeylerim, değerli gençler hepiniz hoş geldiniz İslam fedaileri. Ben Mustafa Polat’ı gençlik yıllarında tanıdım, 1968-69 yılında. İzmir’in torbacı ilçesinin Ayancılar beldesinde. Buradaki ağabeyimiz nur talebesiydi.
Kendisi bir konferans verdi Mustafa Polat ve bu vermiş olduğu konferans bizlere şu anda çok önemli mesaj veriyor, gençlere mesaj veriyor, hepimize mesaj veriyor. Konferansın mahiyeti şuydu: Dedi ki İstiklal savaşında düşmanlar sıcak harpte bizi yenemedi. Ama soğuk savaşta düşmanlar etkili oldu. O neydi? O da gazete, dergi, mecmua, tiyatro, sinema, bu gibi konularda onlar etkili oldular. İşte bunun karşılığında İttihad gazetesi onların bu zararlarını önlemek için meşveretle çıkarılmış olan bir gazetedir. Bize emanettir ve onun devamı olan Yeni Asya gazetesi de bize emanettir. Mustafa Polat’ın vermiş olduğu mesaj doğrultusunda hepimiz alacak olduğu dersler var. Burada önemli bir toplantıda bulunmaktayız. Ve burada Yönetim kuruluna, Yönetim kurulu başkanımıza ve yazarlarımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum bizi bir araya getirdiler. Çünkü bizim müfritane irtibat içinde olmamız lazım. Üstadın söylemiş olduğu şey gerçekleşmiş oldu. Biz o günden bu güne kadar Yeni Asya gazetemize devam ediyoruz ve sahip çıkıyoruz. Ve gazetemiz bir kitap gibi okumakla bitmez. Ben hala her gün okuyorum. Meşvereti, demokrasiyi, cumhuriyetin, hukuk devletinin en tavanını Bediüzzaman çizmiş. Biz de Risale-i Nur’lardan bunları okuyoruz, öğreniyoruz. Dünya devletleri dahi Üstadın bu görüşlerine muhtaçtır. Biz bunları ulaştırmak zorundayız. İşte bu noktada İttihad ve Yeni Asya medyadaki dilidir.
***
Suad Alkan: Yeni Asya’da on dört sene çalıştım
Selamünaleyküm. Çocukluktan kabre kadar gelen bir hayat içerisinde fikirle, sanatla temaslarımı ortaya çıkarmış olan iki organ İttihat ve Yeni Asya’dır. Mustafa Polat ile yakın tanışmamızdan dolayı benden her hafta bir yazı istiyordu ve ben Mustafa Polat’ı gerçek gazeteci hüviyeti ile tanıdım.
Ona benzer bir insanın Türkiye’de Müslümanları temsil etme kalitesine ulaşacağına dair pek ümitli değilim, ama Mustafa Polat aşılmaz bir insan değil. Onun vefatını ben basit bir kaza olarak görmüyorum. Korkulan bir adamı her dönemde olduğu gibi meydanın dışına çıkarmak tarzında bir olayla onun vefatını değerlendiriyorum. Mustafa Polat’ın fikir seviyesinden korkuyorlardı ve Bab-ı Ali’nin en kabul edilen bir kişisiyle beraber fikir cengi yapıyordu. O cengin karşısında dayanmak kolay değil. Yani İttihat gazetesinin seksen bin nüsha satılmasının sırrını araştırmak lazım aslında. O sırrının ne olduğunu dair bir araştırma ve model ortaya çıkarma zarureti vardır.
Ben Yeni Asya’da on dört sene çalıştım. İnsanlar, dünya, doğu ve batı hakkında ne biliyorsam orada çalıştığım süre içerisinde öğrendim. İttihat bir ruhtur. Nurcuların, Müslümanların, insanların bütünlüğü Kur’an’dan süzülebilecek bir formüldür. Bediüzzaman bunu öğretiyor. Yeni Asya istikbalde hem batı da hem doğuda çok parlak şekilde kendi yerini bulması için düşünüldüğü, çalışıldığı zaman Risale-i Nurların rehberliğinde oraya gelmemesi mümkün değildir. Çünkü Yeni Asya yalnız Türkiye’de tesir bırakmış bir gazete değil, batıda da ilim adamları Yeni Asya’yı kitaplarında “Nurcuların temsilcisi” olarak bahsetmişlerdir.
***
Tuncer Arabul: İttihad Yeni Asya’nın anasıdır
Benim algıladığım iki küçük şey var. İttihad’a kadar hem İslami hareket hem Risale-i Nur savunmadaydı. Hapse atıyorlardı, ileri geri sözler söylüyorlardı. Bütün bu iddiaların arasından Risale-i Nur hizmetini teryemiz bir şekilde yapıyorduk.
O gün bir tane gayri samimi Nurcu görmedim ben. Benim kanaatim o gün gördüğüm hep büyüklerimdi. Ben üniversiteye yeni başlamış, liseden tanımıştım ama hizmeti. Gördüğüm Risale-i Nur talebelerini yarım evliya kabul ederim. İnanarak söylüyorum herkes istediğini söyleyebilir. İttihad Gazetesi’nin kurulmasıyla bir karargah kurultu ve bundan itibaren hizmet yükselmeye başladı ve Risale-i Nur’a karşı yapılan haksız iddialar karşısında hakikatleri, gümbür gümbür dile getirmeye başladı. İttihad Yeni Asya’nın anasıdır. Yeni Asya kuruldu. Yeni Asya’nın başlığı olan “Asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şuradır” bugün de geçerlidir.
***
Şeref Çetintaş: Hizmetimizİn devamı için duâ edelim
Samsun’daki hizmet kahramanlarından Şeref Çetintaş şöyle konuştu: “İttihad Gazetesi çıktı. 50 tane geliyor Samsun’a 5 tanesini alıyoruz 45 tane geri gidiyor. Bekir Berk Abi Türkiye’yi gezip gazetenin ehemmiyetinden bahsediyor. Bekir abiden dinledikten sonra ertesi gün gittim 10 tane gazete aldım ve camiinin önüne gittim. “Müslamanlar sizin gazeteniz” dedim satıldı, gitti. Ertesi gün büyük camiye gittim Cuma günü 50 tane satıldı. Bin 250 tane gazete satana kadar devam etti bu çalışma. Şimdi aynı şevk ve heyecenla buraya geldim. Hizmetimiz devamı için dua edelim.”
***
Şevket Günder
Marangoz Şevket abi olarak tanınan Şevket Abi de konuşmasında özetle şunları söyledi: “Mustafa Polat’ın yazarlığı kadar kendisinin büyük bir hatip olduğunu anlatmak istiyorum. Gönen’de bir konferansa geldiler. Tam iki saat konuşmasını hiç ara vermeden yaptı. Sizin de buraya gelmeniz bana o dönemdeki hizmetleri hatırlattı. Allah sizlerden razı olsun.”
***
Muzaffer Deligöz: İttihad’ın öncüsü olan gazeteleri çıkardık
Hepinizi Allah’ın selamı ile selamlıyorum. 1960 ihtilali olmadan önce kitap basımı falan çok rahat şekilde oluyordu. Fakat ihtilal olduktan sonra çok büyük sıkıntılar doğmaya başladı.
O zaman biz Ankara’da iken kendi aramızda konuşurken dedik ki, ‘Bu askeri idare gazetelere büyük imkan verdi. Her şeyi haber verecekler, ele alabilecekler. Biz de gazete çıkarsak ve Risale-i Nur’u oralarda yazsak.’ İhlas ismiyle ilk gazetemizi yayınlamaya başladık. Bir süre sonra İhlas’ı kapattılar. Daha sonra İzmir’e gittik ve Zülfikar Gazetesini çıkardık. Orada daha çok diğer İslami cemaatlerin de haberlerine yer vermeye başladık. Fakat o da kapatıldı. Uhuvvet gazetesi yayınlandı, kapatıldı. Sonra İstanbul’da İttihad Gazetesi çıkarmaya karar verildi. Bizler de bu programı sadece İttihad’ı anmak, Yeni Asya’yı anmak olarak düşünmeyelim. Risale-i Nur’u ve İslami anlatan gazeteleri de anma olarak kabul edelim.
***
Halil Karadayı
Adapazarı Hendek’ten programa katılan Halil Karadayı, İttihad ve Yeni Asya gazetelerinin doğuşunu anlattı. “Bizi Yeni Asyamızdan ayırma Ya Rabbi” diye dua eden Karadayı, gazetenin kıymetinin bilimesini istedi.
***
Celal Keseli: İttihad, yanlışa itiraz etti
İttihad Gazetesi yayına başladığında yaşanan siyasi hadiseleri anlatan Celal Keseli, o döneme dair anektotlar paylaştı.
İttihad’ın hazırlanmakta olan bir kanun tasarısına karşı kampanya açtığını ve Müslümanların aleyhindeki bu kanun tasarısının kanunlaşmasına mani olduğuna dikkat çeken Celal Keseli, “Benzer çalışmaları bugün İttihad’ın devamı olan Yeni Asya yapıyor” dedi.
***
Ayhan Alşan: Fabrika ayarlarına dönelim
Zoguldak’tan gelen İttihad dönemi isimsiz kahramanlarından Ayhan Alşan şunları söyledi: “16 yaşında Risale-i Nur’u tanıdım. Risale-i Nur’dan önce Yeni Asya gazetesini tanıdım. Evim okula uzaktı. Yolarda Yeni Asya diye bir gazetenin çıkacağına dair ilanları görüp merak ederdim, sonra Yeni Asya çıktı. Sokaklarda Yeni Asya gazetesini bağırarak satan bir babayiğit vardı. Okul harçlığımla gazeteyi almaya başladım.” Gençlerin süreci anlayarak dersler çıkarmasını isteyen Alşan, 1970’li yıllardaki hizmetlerin yoğunluğuna dikkat çekerek o yıllardaki şevke tekrar kavuşmak gerektiğini hatırlattı ve bunu da “Fabrika ayarlarına dönelim” diyerek özetledi.
***
Feridun Yüce
1960’lı yıllarda Van Mevlidi’ne katıldık ve orada tutuklandık.
Daha sonra İstanbul’a geldiğimiz zaman İttihad Gazetesi kurulmuştu. Mehmet Kutlular abileri önceden tanıyorduk. Gazetede abone makbuzlarını kesmeye başladım, muhasebe elemanı olarak orada kalmam istendi. Faiz konusunda bir yazı yazdım ve bu yazı gazetenin “Görüşler” bölümünde genişçe yayınlandı. Benim için sürprizdi. Daha sonra benzer yazılar yazdım. Yazıların yayınlanması benim için büyük şevk unsuru oldu.
Kur’an’ı Kerim tilavetini Mustafa Başkarcı yaptı.
Program sunuculuğunu Şükrü Şimşek gerçekleştirdi.
HABER: ÜLKER CABA - KÜBRA ÖRNEK - RUKİYE ŞAHİN - KÜBRA ÜNÜVAR - FETHİYE SONGÜL AKAY
FOTOĞRAFLAR: ERHAN AKKAYA - MURAT SAYAN - KÜBRA BAŞ - NESLİNUR ZEYNEP MUTLU