"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Okuma programları da inayet altında gelişiyor

04 Şubat 2018, Pazar
Şanlıurfa’dan 7 lise talebesi kardeşimle beraber Kayseri’ye okuma programı için yola çıktık. Bizi orada Aydın’dan programımıza eşlik etmek için gelen Mehmet Said Küçükçopur Ağabeyimiz ve Kayseri cemaatinin güzel efradı karşıladı.

Uzun yıllar Şanlıurfa’da Sebahattin Yaşar Ağabey ile beraber Pazar grubu olarak bilinen ve sürekli yenilenen kadrosu ile lise talebelerinden müteşekkil olan grubumuz, bu yarıyıl tatilindeki okuma programı için kardeşlerle istişare ederek Kayseri’de yapılmasına karar verdi. Sıra, bu Nurlu programa katılacak nasipli kardeşlerin belirlenmesine geldi. Bir yandan programa katılacak kardeşlerin listesi hazırlanırken, diğer yandan Kayseri cemaati orada yapılacak programların, gezi ve aktivitelerinin listesini oluşturdu. Biz yola çıkmadan günler önce hazırlıklar tamamlandı. İki haftalık tatillerinin bir haftasını kârlı bir ticarete sarfetmek niyetiyle yola koyulduk.

Bu zevkli ve şevkli yolculuğumuzda kardeşlerle tanıştık. Samimî bir ortam oluşması uzun sürmedi. Yolculuk sırasında otobüs firmasının çalışanları başta olmak üzere birçok yolcunun dikkatini çekmiştik. Dillerde Nurlu sohbetler ve namaz vakitlerinde cemaat ile namaz kılmamız, diğer yolcuların da dikkatini çekmişti. Bize kim olduğumuzu sordular. Bizler de, Yeni Asya Nur Cemaatinin gençleri olduğumuzu ifade ettik. Risale-i Nurlar’dan ve Üstadımızdan bahsederek,   imkân dâhilinde küçük cep Risalesi hediye ettik. 

Yollarda kar görmeye başladığımızda Kayseri’ye yaklaştığımızı anladık ve bizleri karşılayacak olan ağabeylerimizle irtibata geçtik. Kayseri’ye yetişmeden oradaki ağabeylerimiz bizi karşılamak için çoktan terminale gelmişlerdi bile. Terminalde bizleri karşılayan İlyas Argus ve Muhammed Ali Toker Ağabeylerimiz bizleri programımızı gerçekleştireceğimiz Erkilet dershanesine götürdü. Dershaneye vardığımızda program için Aydın’dan gelen Mehmet Said Küçükçopur Ağabeyimiz ile Kayseri cemaatinden Halit Erdoğan Ağabey bizleri karşıladı. 

Biz daha varmadan evde hazırlanmış yemekler bizi bekliyordu. Tanımadığınız, bilmediğiniz bir yere gidiyorsunuz, sizi sıcak gönüllerle, güler yüzlerle birileri karşılıyor. Sizi muhabbetle kucaklıyor. Birileri yemeklerinizi yapıyor, birileri onları taşıyor, birileri sofraları hazırlıyor. Ve siz de oturup afiyetle yiyorsunuz. Bu bir inayet değil de nedir? Nitekim program öncesi, esnası ve sonrası da aynı… Kimler programa katılacak, kimler başında gidecek, kimler karşılayacak, kimler dersler yapacak ve programdan kimler nasıl nasiplenecek hepsi bir inayetin planı ve programı…

Yemeklerimizi yiyip, namazı kıldıktan sonra çaylarımızı yudumlarken bir haftalık programımızın planını istişare ettik.

Ve Bismillah deyip ilk program olarak Merkez Dershanesi’ndeki müzakereli derse katıldık. Müzakereli derste öncelikle orada üniversite talebesi olan ağabeylerimiz ve cemaat fertleri ile tanıştık. Ders sonrası için Urfalı İbrahim Polatkol Ağabeyimizin yoğurduğu çiğköfte ikramı ile Kayseri’de yabancılık çekmemiş olduk. Ertesi gün artık bulunduğumuz dershanede okuma programımıza, Asâ-yı Mûsâ ile başladık.

Programın ilk gününün sonunda Erkilet mahallinin dersine dâhil olduk ve burada da çok kıymetli ağabeylerimiz ile tanıştık. Allah razı olsun bizlere yakınlıkları ile “siz yeter ki okuyun” bizler sizin için her şeyi yapmaya gönüllüyüz dediler. 

Kayseri’de okuma programı yapan elbette sadece biz değildik. Yoğun okuma programlarının olduğu bu zamanlarda biz gittiğimiz gün ortaokul programı bitmişti ve Kayseri’de üniversite okuyan ağabeylerimizin programı başlamıştı. Üniversiteli ağabeylerimiz ile merkez dershanesinde bir kaç defa bir araya geldiğimiz gibi Erciyes Dağı gezimizi de birlikte yaptık.

Programlarımız her gün artan bir şevkle devam ediyordu. Dâvetlerimize icabet eden Mehmet Kulak ve Ali Erdoğan Ağabeyler bizler için vakitlerini ayırarak Risale-i Nur dersleri okudular. Dolu dolu geçen günlerimiz ile programın sonuna yaklaşmış olduk. Cuma namazı sonrası programımıza Kayseri şehir merkezinde bulunan türbeleri ziyaret ederek ve tarihî mekânları gezerek devam ettik. 

KAYSERİ’Yİ VE KAYSERİLİLERİ TANIMAK AYRI BİR NİMET 

İlk olarak Selçuklular döneminden kalma “Çifte Medrese” olarak da tanınan Gevher Nesibe Darüşşifası ve Gıyasiye Medresesi’ni ziyaret ettik. Selçuklu hükümdarlarından II. Kılıçarslan’ın kızı, Gevher Nesibe Sultan’ın vasiyeti üzerine, kardeşi I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1205-1206 yıllarında yaptırılan sade mimarisiyle dikkat çeken külliyeyi gezdik.

Mimarî eserler, üzerinde taşıdıkları san’atla ve içindeki ruhla ayrı bir ders veriyorlar. Adeta, “Böyle eserler verin ve böyle ruhla beslenin” diyorlar.

Kayseri gezimizde bize eşlik eden ve rehberlik yapan Bayram Keskin Ağabeyimizle beraber gezimize devam ederken gazetemiz yazarlarından Ali Hakkoymaz’ın babası Halil Ağabey’e ziyarette bulunarak hasbihal ettik, duâlarını aldık.

Ardından gezi programımıza Camii Kebir (Ulu Cami) ve kapalı çarşıyı gezerek devam ettik. 1135 tarihinde, Danişmendli hükümdarı Melik Mehmet Gazi tarafından yaptırılmış olan mimarî planı ve sivri kemer uygulamaları ile İslâm mimarisinde özgün bir eser olan Camii Kebir’i ziyaret etmiş olduk. Ve Caminin yapılışı sırasında yaşanan bir olayı öğrenince bir hayli etkilendik. 

Ulu Cami’nin inşası ile ilgili bir rivayet varmış. Bu rivayete göre; Melik Mehmet Gazi, camiyi yaptırırken ustalarına kimseden yardım almamalarını, caminin tamamen kendi hayrı olacağını söylemiş. Cami inşaatı devam ederken, inşaata gelen yaşlı bir kadın, dul olduğunu belirterek, yanında getirdiği 7 tuğlanın da kendi hayrı olarak caminin duvarına konulmasını istemiş. Caminin ustabaşısı, yaşlı kadının bu isteğini, Melik Mehmet Gazi’nin emri olduğunu hatırlatarak kabul etmemiş. Ertesi gün cami inşaatını gezmeye gelen Melik Mehmet Gazi, ustabaşını çağırarak gece sabaha kadar uyuyamadığını belirterek, ”Gece rüyama girdiler. Yaşlı bir kadını üzdüğünüzü, getirdiği tuğlaları kullanmazsanız caminin ömrünün de tuğla sayısı kadar kısa ömürlü olacağını söylediler” demiş. Ustabaşının olayı anlatması üzerine, Melik Mehmet Gazi, yaşlı kadının bulunmasını emreder. Şehre dağılan görevliler, uzun bir araştırmadan sonra evinin önünde 7 adet tuğla bulunan yaşlı kadını alıp cami inşaatına getirirler. Yaşlı kadının elini öpen Melik Mehmet Gazi, “Anne, bizim kararımız seni üzmek için değil. Biz, halk fakir olduğu için, onların zorda kalmalarını önlemeye dönük bağış kabul etmedik. Senin getirdiğin tuğlaları caminin en güzel yerine koyacağız” der ve tuğlalar uygun yerlere konur. Ulu Cami’nin doğu bölümünde, kesme yontu taşlarıyla yapılan duvarın üstünde halen 7 adet tuğla vardır. 

Tarihî Cami’den çıktığımızda vakit hayli geç olduğu için merkez dershanesine giderken yol üzerindeki Mevlânâ Celâleddin Rumî’nin hocası Seyyid Burhaneddin Hazretleri’nin Türbesi ile cami, medrese, türbe ve hamamdan oluşan, gerek genel görünüşü, gerekse yapılış şekliyle Anadolu’da bulunan Selçuklu eserlerinin en güzel ve en önemli örneklerinden biri olan Hunat Hatun Külliyesi’ni ziyaret ettik.

İnsan tarihî eserler arasında gezerken, ceddi ile, ataları ile adeta kol kola olduğunu ve her attığı adımda kulağına bir şeyler fısıldandığını hissediyor. Dün buralarda yaşayan o atalarımızın ruhlarının çok uzaklarda olmadığını anlıyoruz.

Merkezi dershaneye geldiğimizde umumî ders öncesi yapılacak çorba ikramı için hazırlıkların tamamlanmasını bekledik ve çorbamızı içtikten sonra yatsı namazı akabinde ders başladı. Ders arasında tanışmalar devam ederken samimî kucaklaşmalar çay eşliğinde devam etti. Çay arası bitti ve ikinci ders okunarak geceye Aşr-ı Şerif ile hüsn-ü hatime çekilerek kaldığımız Erkilet dershanesine döndük.

Ertesi sabah bizi soğuk, ama bir o kadar sıcak duygularla geçekleştireceğimiz Erciyes gezisi bekliyordu. Akşamdan bütün hazırlıklar tamamlandı. Sabah namazı sonrası kahvaltı yaparak Erciyes için yola koyulduk. İldem dershanesinde bizimle aynı zamanda başlayan üniversiteli ağabeylerimizde gezide bizlere eşlik ettiler. Kızak ve kayakların yanı sıra mangal ve semaverlerde ayarlanmış ve Dursun Çimen Ağabeyimiz oğlu Ali Said Ağabeyimiz ile beraber bizler kızak ve kayaklar ile kayarken mangalın başına geçmiş ve bizlere mangalda sucuk ikramı için hazırlıklara koyulmuşlardı. 

Biz bu arada teleferik ile Erciyes’i yukarıdan tefekkür ederken çaylarımız semaverlerde hazırlanmaya başlanmıştı. Soğuk bir Erciyes günün de uhuvvetle kenetlenmiş bizler gezimizi tamamlayıp şehir merkezine doğru yola koyulduk. Cumartesi akşamları devam eden genç dersine iştirak ederek son olarak bir araya gelmek ve helâlleşerek vedalaşma anını yaşadık. Fakat Üstadımızın dediği gibi “Aziz, gayretli, ciddî, hakikatli, hâlis, dirayetli kardeşim! Bizim gibi hakikat ve âhiret kardeşlerin, ihtilâf-ı zaman ve mekân, sohbetlerine ve ünsiyetlerine bir mâni teşkil etmez. Biri şarkta, biri garpta, biri mazide, biri müstakbelde, biri dünyada, biri âhirette olsa da, beraber sayılabilirler ve sohbet edebilirler. Hususan birtek maksat için birtek vazifede bulunanlar, birbirinin aynı hükmündedirler.” Mekânların farklılıkları bir arada olmamıza engel olmuyor.

Vedalaştıktan sonra Erkilet dershanesine geçerek yola çıkmadan önce hazırlıklarımızı tamamladık. Ertesi sabah Şanlıurfa’ya dönmek üzere yola koyulduk. Geldiğimiz ilk günden itibaren kendisi ve ailesinin bir an olsun katkıları ile bizleri yalnız bırakmayan Halit Erdoğan Ağabeyimiz ile Mehmet Said Küçükçopur Ağabeyimiz bizleri terminale bıraktı.

Tevafuk ki, geldiğimiz otobüs firması personelleri ile geri dönmemiz nasip oldu. Kardeşler ile hoş ve keyifli bir yolculuğun ardından Allah’ın izniyle Şanlıurfa’ya vardık. Terminalde ailelerinin karşılaması ile vedalaştığımız Pazar grubu kardeşlerimiz inşallah her Pazar görüşmeye devam edecek.

Başta bizlere hakkıyla ev sahipliği yapan Kayseri cemaatindeki ağabeylerimize, bizlere programın başından sonuna eşlik eden Abdullah Güldalı Ağabeye, Şanlıurfa cemaatine ve bilhassa vesile olan Sebahattin Yaşar Ağabeye, programa katılan bütün kardeşlerime ve ailelerine şükran ve tebriklerimi sunuyorum. Yüce Allah’tan af ve mağfiret diliyorum.

Son olarak Allah’a binlerce şükür bizlere böyle Nurlu bir programı nasip eyledi. Rabbim istifadeye medar eylesin inşallah, amin.

Muhammed Said Çiçek

Etiketler: okuma programı
Okunma Sayısı: 6227
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • sebahattin

    4.2.2018 15:11:33

    tebrikler güzel insanlar! Siz ebediye mazharsınız inşaallah

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı