Edirne’nin muhteşem anıt eseri olan Selimiye Camii, teknik mükemmelliği, boyutları ve estetik değerleriyle ziyaretçilerini büyülüyor.
İstanbul’un fethinden önce Osmanlı İmparatorluğu’nun başşehri olan Edirne’nin en önemli ve muhteşem anıt eseri olan ve şehrin siluetini taçlandıran Selimiye Camii ve Külliyesi, 16. yy.’da Sultan II. Selim adına yaptırıldı.
Teknik mükemmelliği, boyutları ve estetik değerleriyle döneminin ve sonraki zamanların en muhteşem eseri olan cami, Mimar Sinan’ın Ustalık Dönemi eseri, mimarlık sanatının en görkemli örneklerinden biridir.
Edirne’nin her yerinden görülebiliyor
Osmanlı hükümdarı II. Selim tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan Selimiye Camii, zamanın başşehri olan Edirne’de, şehrin en yüksek noktasında Yıldırım Beyazıt’ın yaptırdığı Baltacılar Koğuşunun kalıntıları üzerine yaptırıldı.
Yapımı 1569’da başladı. 1575’de ise tamamlandı. Cami, Osmanlı-Türk sanatının en muhteşem eseridir. Açık havalarda Rodop Dağları’ndan ve Uzunköprü’nün Süleymaniye Köyü’nden görülebiliyor. Ayrıca cami, UNESCO’nun Dünya Mirası Listesine girerek uluslar arası boyutlarda da yerini almış durumda.
Daha önce görülmemiş bir teknik
Selimiye’ye ilk girdiğinizde sizleri farklı bir mimari karşılıyor. Camide daha önce hiçbir camide görülmemiş bir teknik kullanılıyor. Önceki kubbeli yapılarda, asıl kubbe kademeli yarım kubbelerin üzerinde yükselmesine rağmen, Selimiye Camii tek bir kubbe ile örtülü durumda. Kubbe, 8 filayağına dayanan bir kasnak üzerine oturtulmuş.
Kasnak, ise, filayaklarına kemerlerle bağlı. Kubbenin çapı 31,28 metre, yüksekliği de 15,86 metredir. Bu şekilde örttüğü iç mekâna verdiği genişlik ve ferahlıkla birlikte mekânın bir kerede kolayca anlaşılmasını sağlıyor. Selimiye her biri 70,89 metre yüksekliğinde, kalem gibi incecik 4 minareye sahip. Minareler üçer şerefelidir. İki minaresinde şerefelerin üçüne giden yol ayrıdır. Bu minarelerden aynı anda üç şerefeye de birbirini görmeden üç kişi çıkabiliyor. Öndeki iki minarenin taş oymaları çukur, ortadaki minarelerin oymaları ise kabarıktır. Minarelerin kubbeye yakın olması, caminin göğe doğru uzanıyormuş gibi görünmesini sağlıyor.
Müze, Osmanlı hayatını yansıtıyor
Selimiye Külliyesi içerisinde yer alan Dar’ül Kurra Medresesi, cami ile birlikte Mimar Sinan tarafından 1569-75 yılları arasında inşa ediliyor. Düzgün kesmetaş ve tuğla malzeme ile inşa edilen Dar’ül Kurra Medresesi’ne portal şeklinde düzenlenen bir kapı ile giriliyor ve ortada dikdörtgen avluyu dört yönden revak çevreliyor. Şu an müze olarak kullanılan medresede, Osmanlı dönemini yansıtan odalar mevcut.
Geçmişin eğitim düzenini anlatan Kur’ân odası, Türk maden sanatının önde gelen örneklerinden oluşan Maden Eserleri Odası, Türk çini sanatını yakından görmemizi sağlayan Çini Eserleri odası, o döneme ait saatlerin bulunduğu Saatler Odası, sülüs ve nesih olmak üzere çeşitli yazı üslûplarında, Mustafa Rakım, Sultan II. Mahmud, Şerif Fıtrî, Ahmed Zihnî gibi hattatların eserlerinin olduğu Hat Eserleri Odası. Bu odalar, müzeyi gezerken sizleri tekrar tekrar Osmanlı dönemine götürüyor.
HABER: KÜBRA ÜNÜVAR
[email protected]
***
Okumak için tıklayınız:
Kartpostallık Selimiye...
Eşsiz eserin son 50 yılına ışık tutuyor: ''Bu söz beni gerçekten çok etkilemişti"
"Taş dehaya ulaştı, deha taş kesildi"
Mimar Sinan’ın ustalık imzası Selimiye ve Risale-i Nur'da Mimar Sinan...
Zarif düşüncenin simgesi: Şehzade Camii
Süleymaniye’nin her taşında sanat var
Mimar Sinan, muhteşem eseri Süleymaniye Camii hakkında ne demişti?
Camiye ilk gelenler 'Rükn-ü Yemani'yi soruyor
Ravza-i Mutahhara'da Osmanlı izleri: "Sır kitabe"de neler yazıyor?
Hırka-i Şerif ziyarete açıldı
Mimar Sinan'ın muhteşem eseri hakkında bildiklerimiz, bilmediklerimiz...
Süleymaniye Camiinin imareti çöp deposu olmuş!