"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eğitimci Ayhan Alşan ile Zübeyir Ağabey üzerine konuştuk

26 Kasım 2017, Pazar
Mehmet Kutlular Ağabey de Zübeyir Ağabey’den sonra bu hizmetin yükünü omuzlamıştır. Kendine model kabul ettiği Zübeyir Ağabeyin çizgisini de korumuştur.

Bize kendinizden bahseder misiniz, Ayhan Alşan kimdir?

Bendeniz Ayhan Alşan, 1954’te Zonguldak ilinin Ereğli ilçesinde doğdum. Emekli teknik öğretmenim. Balıkesir Edremit’te ikamet ediyorum. 16 yaşındayken Risale-i Nur’u Yeni Asya Gazetesi vasıtasıyla tanıdım.  Yeni Asya 1970’te de istikametteydi bugün de aynı çizgisini devam ettiriyor. Bu tavizsiz istikrar çizgisinin adıdır.  Zübeyir Ağabey’in mesleğidir.  

Risale-i Nur’un meslek ve meşrebi deyince önce akla Zübeyir Ağabey geliyor.  Bunun sebebi nedir? 

Biz Risale-i Nur’u tanıdığımız zaman, Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin vefatından önce ayrılmış bir grup hariç bütün Risale-i Nur Talebeleriyle beraberdik. Meslek meşrep aynıydı. Ama zaman içinde dışardan gelen ellerle bu şahs-ı maneviyi parçalamaya başladılar. Yeni Asya ağacından dalları kesip, o dallarla da bizi baltalamaya başladılar. Hani baltanın sapı bizden dediğimiz hadisedir. Risale-i Nur gruplarının sayısı onu aşınca (ki bugün yirmiyi de aşmış) herkes en doğru benim meslek ve meşrebi dediler. 

Tabiî burada asıl olan meslek ve meşrep hangisidir sorusu oluştu. Dolayısıyla burada farkımızı belirtmek lâzım… Tam bu noktada Üstadın kâinata değişmem dediği Zübeyir Ağabey, Risale-i Nur’un hakikî meslek ve meşrebinin tecessüm etmiş, cisimleşmiş hali olmasından, diğer gruplardan farkımızı ortaya koymak gerekiyordu. Risale-i Nur’da meslek ve meşrep deyince, Zübeyir Ağabey’in metodu akla geliyordu. Biz de Yeni Asya olarak, Zübeyir Ağabey’in meslek ve meşrebini takip ettik. 

Aslında diğer Nur ekolleri de bizlerle aynı kitabı okumuyorlar mı?

Evet, bütün gruplar aynı eserleri okuyorlar ama, bazıları eksik okuyor, (Lâhikaları, Beyanat ve Tenvirleri okumayanlar var) bazıları da aynı meseleye farklı yorum getiriyor. Burada bir misal vermek isterim. Bir grup insanın gözlerini bağlayıp, fili tarif etmeleri istenir. Kimisi filin kulağını tutmuş, kulağını tarif ediyor. Doğru tarif ediyor, ama eksik. Biri burnunu tutmuş, biri hortumu tutmuş, biri ayağını tutmuş. Ele aldığı yeri tarif ediyor. Tabiî şimdi herkes kendine göre meslek meşrebini tarif ediyor. Meseleyi bütün boyutuyla ele alamıyorlar. Zira gözler kapalı. Ama Zübeyir Ağabey gözleri açık, filin tamamını görüyor ve tamamını anlatıyor. Onun için Zübeyir Ağabey’e itiraz eden grup yoktur. Bediüzzaman Hazretleri’nin “ yetmiş evliya kuvvetinde” dediği Tahiri Mutlu Ağabey, Zübeyir Ağabey için “Zübeyir Ağabey aynen Üstad’dır” demiştir.

Yani Risale-i Nur’a aklımızı karıştırmak değil de Risale-i Nurla aklımızı çalıştırmak gerekiyor. Öyle mi?

Evet evet. Risale-i Nur’da ne diyorsa odur. Mehmet Kutlular Ağabeyin meşhur bir sözü vardır: Kardeşim beni muhakeme edecekseniz Risale-i Nur ile muhakeme ediniz. 

Bir söz kime ne maksatla, hangi makamda söylenmiş, kime ve kim söylemiş soruları üslûbu belâgattendir. Meselâ Üstad gazete okumadım demiş, ama ne zaman demiş. El cevap: Bütün dini gazetelerin yasaklı olduğu bir zamanda… 

Bana göre Bediüzzaman doğumundan vefatına kadar Bediüzzamandır. Risale-i Nur’daki her cümle Risale-i Nur’a aittir. 

Bediüzzaman’ın iman-hayat-şeriat vazifelerinin Zübeyir Gündüzalp’te yansımaları nasıl olmuştur?

Zübeyir Ağabeyimiz Üstad’ın vefatından sonra bütün ağabeyleri toparlamış ve hizmeti meşverete havale etmiştir.  

Şimdi Zübeyir Ağabey’i daha iyi tanımak için, Yeni Asya Neşriyattan çıkan Zübeyir Gündüzalp hayat-ı mefkûresini okumak lâzım gelir. 

Bu kitaptan benim dikkatimi çeken ve şevke getiren bir olayı anlatayım: 

Zübeyir Ağabey sekerat vaktinde, yani son ölüm anında can aşağıdan yukarı çekiliyor, konuşurken sesi duyulmuyor. Çağırıyor bir ağabeyi, o da kulağını eğiyor. Zübeyir Ağabey o ağabeye üç tane gençten bahsediyor. “Kardeşim bunlarla ilgilenin” diyor. Bu nasıl bir imandır, bu nasıl bir hizmet aşkı... Yani biz olsak gideceğimiz yerleri düşünürüz, titreriz. Zübeyir Ağabey aynı Üstad’ı gibi ne Cennet sevdası var ne de Cehennem korkusu. Onun derdi, sadece ve sadece iman kurtarmak dâvâsı…

Son olarak bugün Medrese-i Nuriyeler de kalan Nur Talebelerine tavsiyeleriniz nelerdir? 

Risale-i Nur’u çok ve sık okumalı. Okumadan olmaz. Nasıl ki bir arabaya yakıt koymazsan o araba ilerlemez. Şayet en iyisi bile olsa. İşte bizim yakıtımızda Risale-i Nur. Okumalıyız, okutmalıyız ve anlatmalıyız. Risale-i Nur bize ne anlatıyorsa onu anlatmalıyız.

 Risale-i Nur’u bu asrımız insanının ihtiyacı olan cezbedici konular vardır. Risale-i Nur kendini dinlettirir. Yeter ki kitâbî olalım. Risale-i Nurlar’ı önce nefsimize tatbik edelim. Çünkü samimiyet bunu gerektirir. Mesleğimizin esası ihlâstır. İhlâs’ın ikinci bir mânâsı ise samimiyettir. Samimî olarak bu hakikatleri başkalarına özellikle gençlere anlatırsak hakikatler tesirini gösterir.

Nurcular bir yerden bir yere giden yolcu uçaklarının pilotları gibidirler. Ahirete giden bu dünya uçağının pilotlarıdırlar. Yol boyunca rahat hareket etmezler. Zira dünyaya rahat etmeye gelmedik. Ancak dârüsselâma çıkınca rahat edeceğiz. Dârüsselâma çıkana kadar iman kurtarmak dâvâsı için gayret göstereceğiz. Gerekirse tuvalet temizleyip, merdiven süpüreceğiz. Ama çabalayacağız. Neticeyi yaratmak Cenâb-ı Hakk’a aittir.

Üstad “her bir Nur Talebesi bir Said hükmündedir” der. Bu bir görev taksimidir. Görevimiz ise önce kendimizin, sonra başka muhtaç insanların imanını kurtarmak veya kuvvet vermektir.

Röportaj: Ömer Faruk Yıldız

Okunma Sayısı: 2589
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı