Birisi Behlül Dana Hazretlerine gidip; “Ey Behlül! Oğlum vefat etti. Kabir taşına ne yazayım?” dedi. Behlül Hazretleri buna gülüp; “‘Dün altımda olan çimenler bugün üstümde
yeşerdi. Ey yolcu! Bil ki şu toprak, günahlardan başka herşeyi örtmektedir’ yaz” dedi.
Behlül Dânâ Hazretleri şu beyitleri sık sık okurdu:
“Bayram, yeni elbiseler giyenler için değildir.
Ancak İlâhî azaptan emin olanlar içindir.
Bayram bineklere binenler için de değildir.
Ancak hata ve isyanı bırakanlar içindir.”
Rahmeytullâhi Aleyh
Hak âşıklarından biri de Behlül Dânâ Hazretleridir. Behlül Dânâ Hazretlerinin asıl ismi Vüheyb bin Ömer Sayrafi’dir. Küfeli’dir fakat ömrünün çoğunu Bağdat’ta geçirmiştir. Harun Reşid’in kardeşi olduğuna dair rivayetler de mevcuttur. Harun Reşid’e nasihatlerde bulunurdu. 805 (H. 190) senesinde Bağdat’ta vefat etti.
İbretli, mânâlı sözler söyledi. Menkıbeleri dilden dile aktarıldı. Bunlardan bazıları şöyledir:
* Behlül Dânâ bir gün Bağdat sokaklarından birinde giderken, oynayan çocuklar gördü. Başka bir çocuk ise bir köşeye çekilmiş, onlara bakıyor ve ağlıyordu. Behlül Dânâ o çocuğun yanına gitti ve “Ey çocuk niçin ağlıyorsun? Gel sana bir şeyler alayım da, sen de arkadaşlarınla oyna” dedi ve çocuğun başını okşadı.
Çocuk bakışlarını Behlül’e çevirdi ve “Ey aklı az adam! Biz oyun için yaratılmadık” dedi.
Behlül bu söze şaştı ve çocuğa “Ey oğlum! Peki niçin yaratıldık” diye sordu.
Çocuk “Allahu Teâlâ’yı bilmek ve O’na ibadet etmek için” dedi.
Behlül Hazretleri “Peki bunun öyle olduğunu nereden biliyorsun?” diye sordu.
Çocuk Mü’minûn Sûresi’nin 115. âyetini okudu. Meâlen; “Sizi ancak boşuna yarattığımı ve gerçekten bize döndürülmeyeceğinizi mi zannettiniz?”
Hazret-i Behlül, tekrar “Ey çocuk! Sen hakîmâne konuştun. Bana biraz daha nasihat et” dedi ve ağlamaya başladı.
“Ey oğlum! Senin günahın yok. Sen bir çocuksun. Nasıl oluyor da böyle düşünebiliyorsun?” diye sordu.
Çocuk da “Ey Behlül! Babamı ateş yakarken gördüm. İri odunları küçük çırpılarla tutuşturuyordu. Ben de Cehennem’in yanan küçük odunlarından olacağımdan korkuyorum” dedi.
Bu sözler üzerine Behlül Dânâ Hazretleri kendinden geçti ve kendine geldiğinde çocuğu yanında göremedi. Oradakilere çocuğun kim olduğunu sordu. Onlar “Tanımadın mı?” dediler. Behlül “Hayır” deyince, onlar “Bu Hazret-i Hüseyin evlâdından seyyid bir çocuktur” dediler. Behlül de “Ancak böyle bir ağacın meyvesi bu kadar olgun olabilirdi” deyip oradan ayrıldı.
* Bir gün Behlül’ü kabristanda gördüler. Ayaklarını kabir taşları arasına sokmuş, toprakla oynuyordu. Kendisine “Ey Behlül ne yapıyorsun?” diye sordular. Onlara gayet sakin olarak “Bana eziyet etmeyen, gıybetimi yapmayan insanlarla oturup sohbet ediyorum. Bunlar sağ olanlardan daha emin” diye cevap verdi.
* Harun Reşid Hacdan dönüyordu. Behlül Dânâ, kendisine “Bağdat ve etrafını nurlandırıp aydınlatacak hediyeler götürüyor musun?” dedi. Halife “Bu hediyeler nasıl olur?” deyince, Behlül Hazretleri “İnsanlara, Allahu Teâlâ’nın sevgisi, O’ndan korkma, onlara örnek olacak şekilde hâl ve hareketler, onlar hakkında temiz ve güzel düşüncelere sahip olmak en güzel hediyedir” dedi. Bunu dinleyen Harun Reşid ağlayarak; “Ey Behlül, biraz daha anlat” dedi. Behlül “Memleketinin bir köşesinde bir mazlûm zulme uğrasa, sen memleketin diğer köşesinde bile olsan, Allahü Teâlâ bunun hesabını senden soracak. Allahü Teâlâ Kur’ân-ı Kerim’de meâlen; ‘Şüphesiz ki iyiler Naim Cenneti’ndeler. Kötüler ise Cehennemdedir’ (İnfitar: 13, 14) buyurdu. Ahirette Cennet ve Cehennem dışında gidilecek üçüncü bir yer yoktur. O halde hazırlığını buna göre yap” dedi. Halife “Amellerimiz hakkında ne dersiniz?” diye sordu. Behlül Hazretleri; “Allahü Teâlâ’dan korkarak ve emrettiğine uygun olarak yapılan amel makbuldür” buyurdu. Halife; “Peygamber Efendimizle, akrabalık olarak yakınlığımız hakkında ne dersiniz?” dedi. Behlül; “Peygamber Efendimize akrabalıktan ziyade, bildirdiği hükümlere bağlılıkta yakın olmak daha mühimdir” dedi. Halife; “O halde nasıl yaşayalım?” diye sordu. Behlül; “Allah’tan kork, her halinde Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın sünnetine tâbi ol. Bu durumda en kârlı yolu seçmiş olursun” dedi.
* Behlül Dânâ Hazretlerinin halife Harun Reşid’e bir nasihati de şöyle oldu; “Ey Harun Reşid! Yer içinde, yer üstünde ve göklerde çok olan nedir?” diye sordu. Harun Reşid; “Bunu bilmeyecek ne var? Yer içinde ölüler, yer üzerinde hayvanlar ve bitkiler, gökte ise meleklerdir” dedi. Behlül “Değil” buyurdu. “Yer içinde çok olan ölülerin pişmanlıkları, yer üzerinde insanların hırs ve tamâhı, gökte ise âdil hükümdarların sevaplarıdır” buyurdu.
Kaynak: Bağdat Evliyaları, c. 1.
ARZU KONAN