"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kararlı olmak-1

Ekrem BAŞÇI
22 Ekim 2024, Salı
Risale-i Nur’larda, her mesele önemli olmakla birlikte, ayrıca dikkat çekilen ve önem verilen başlıklar vardır. Bunların arasında “Meşrutiyet, Cumhuriyet, hürriyet, meşveret, sadakat, ihlas” vb. kelimeler ön plana çıkmaktadır.

Çok güzel terimler, ifadeler, meseleler... Kur’ân hizmeti adına bu ifadelerin manaları ayrı bir hassasiyetle verilir, derslerde iştiyakla anlatılır, sıkışık meselelerde hemen bu kelimelerin arkasına sığınılır, üzerinde fazlaca durulur, alakalı anılar, hatıralar paylaşılır. Fakat buraya kadar olanlar, söylenilenler, anlatılanlar işin sadece teori kısmını oluşturmaktadır. Yani kâğıt üzerindeki kısım. Bu cihetiyle pratiğe dökülmediği taktirde çok da mana kazanamıyor bu güzel terimler. Hatta pratikte kullanılmayıp dilde fazlaca dolaştırmak, başka kötü hasletlerin alâmeti bile olabilir. “Ayinesin iştir kişinin, lafa bakılmaz” cümlesi de anlatmak istediğimiz manayı tamamlıyor.

Demek meselenin özü, iddia edilen, ya da tatbikine karar kılınan meseleyi pratiğe dökebilmek. Zira başta kitabımız Kur’ân-ı Kerîm bu konuda bizi uyarıyor. “Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır.”(Saff Suresi: 2-3.)

Demek söylenilen şeyi yapmak gerektir. İddiayı, kararı zor da olsa, fiiliyata dökmek ve kararda sabit kalabilmek esastır. Bu duruma halk tabiriyle “kararlı olmak” denilir. 

Konuyu “meşveret” kelimesi ve kurumu üzerinden devam ettirelim. Peygamber Efendimizin (asm) Uhud Savaşı’nda, kendisi taktik olarak savunma savaşından yana olmasına ve bunu tavsiye etmesine rağmen, meydan savaşı isteyen çoğunluğa tâbi olması vakidir. Bu hadisede can alıcı nokta; Efendimizin (asm) tercihinin rağmına olarak alınan karardan pişmanlık duyan Sahabelerin pişmanlık belirtisi gösterip, karardan dönülmesi teklifine karşı Efendimizin (asm) tutumu olmuştur. 

“Ya Resulullah! Dediğin gibi olsun. Şehir müdafaası yapalım.” dediklerinde, O (asm) ise “Bir peygambere, zırhını giydikten sonra, düşmanla çarpışmadan ve Allah onunla düşmanları arasında hükmünü vermeden zırhını sırtından çıkarmak yakışmaz.” buyurmuştur. Bu hadiseden çıkarılacak en önemli mesaj, alınan karar yanlış bile olsa, karar verme süreci tamamlandıktan sonra Allah’ın en sevdiği kulu ve elçisi tarafından bile bozulmuyor, şurâ ayetinin hükmüne sadık kalınıyor, karardan sonra gelen teklifler ve ifadeler hükümsüz kalıyor ve kararı hiçbir şekilde etkileyemiyor. Zira bu noktada meşveretin hikmeti ve hürmeti tecelli ediyor. Neticede alınan karara da hem sadık kalmak hem de sahip çıkmak gerektiği, bizzat Hatemü’l-Enbiya tarafından ders veriliyor. Diğer taraftan, alınan kararın beğenilmemesi ya da değiştirilmesi üzerine tesis edilen fikirler, fikir hürriyetinden sayılmıyor ve hükümsüz kılınıyor.

Demek, meşveret ve fikir hürriyeti dediğimiz mesele, her şeyi her yerde konuşabilmek değil; belli bir konuda alınacak kararın olgunlaşma aşamasında fikrini hür bir ortamda ifade edebilmektir. Bununla da bitmiyor mesele. Karar çıktıktan sonra mesele tamamen çözülüp gündem dışı kalıncaya kadar istişare kararına sadık kalmak ve sahip çıkmak da meşveret müessesesi konusunda hayatîdir. Karar verilip pozisyon alındıktan sonra gelebilecek olası yorumlar ya da pişmanlıklar, demokrasi de değildir, hürriyet de değildir, haklı eleştiri de değildir, meşveretin ruhuna ve hayatına terstir, Efendimizin (asm) tabiriyle yakışıksız bir harekettir. Burada asıl olan; karar yanlış da alınmış olsa (burasını kader-i İlâhîden başkası bilemez), karar bize ters de gelse, karar canımızı da sıksa, alınan kararın arkasında merdane ve sadakatle durabilmektir. Peki ne zamana kadar? Allah o meselede bir netice nasip edene kadar, düğüm çözülene kadar, girilen  süreç her neyse, bitene kadar.

Okunma Sayısı: 236
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı