Bayraktar, yazılı açıklamasında, yaş sebze ve meyve içinde narenciyenin oldukça önemli bir yere sahip olduğunu ifade ederek, narenciyenin meyve suyu, konsantre, reçel, marmelat olarak çeşitli ürünlere işlenebildiği gibi kabuklarından da esans elde edildiğini anımsattı.

Hasadı devam eden narenciyede üretimin geçen yılki seviyelerde gerçekleşmesini beklediklerinin altını çizen Bayraktar, geçen yıl 3 milyon 784 bin tonluk üretim yapıldığını, bu yıl da 3 milyon 787 bin ton dolayında bir üretim olacağını öngördüklerini kaydetti.

Bayraktar, Türkiye'de narenciye üretiminde Adana'nın yüzde 25,9 payla ilk sırada yer aldığını, bunu yüzde 22,7 ile Mersin, yüzde 18,6 ile Hatay, yüzde 16,2 ile Antalya'nın takip ettiğini bildirdi. 

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2013 yılı verilerine göre, 135,8 milyon ton olan dünya narenciye üretiminin yüzde 2,7’sinin Türkiye'de gerçekleştirildiğine dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Türkiye, üretimde 9'uncu sırada yer alıyor. 2014 yılında ihraç edilen 3 milyon 532 bin ton yaş meyve sebze ihracatının yüzde 44,9'unu narenciye oluşturuyor. Yapılan ihracat karşılığında 942,2 milyon dolarlık dövizin ülkemize girmesini sağlayan narenciye, ülke ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Narenciye ihracatımızın ülkelere göre dağılımına baktığımızda, 2014 yılında yapılan toplam narenciye ihracatımızın yüzde 33'ü Rusya'ya yapılmıştır. Bu ülkeyi yüzde 25'lik payla Irak, yüzde 11'lik payla Ukrayna, yüzde 4'lük paylarla Suudi Arabistan ve Romanya izledi."

Bayraktar, narenciye ihracatında öne çıkan ve Türkiye için önemli pazar konumundaki ülkelerde yaşanan siyasi karışıkların ticareti olumsuz etkilediğini kaydetti.

İhracat iade miktarlarının bir an önce belirlenmesi ve açıklanması gerektiğini ifade eden Bayraktar, yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

"İhracat iadeleri yeterli miktarda belirlenmeli, bir an önce açıklanmalı ve ödemeler peşin olarak yapılmalıdır. Tanıtım faaliyetleriyle iç tüketim artırılmalıdır. Dış pazarda rekabet gücümüzün artırılması, üreticilerimizin rekabet edebilmesi için maliyetler düşürülmelidir. Gübre, mazot gibi üretim girdilerinin desteklenmesinin yanı sıra, ilaçlama, depolama, ambalajlama, nakliye gibi unsurların da desteklenerek girdilerdeki KDV oranları indirilmelidir. Marka oluşturulmalı, yeni pazarlar bulunarak ihracat artırılmalıdır. Araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ağırlık verilerek pazar talebine uygun çeşitler geliştirilmelidir. Soğuk hava depolarının artırılması gerekir. Üreticilerimizin pazarlama problemlerinin çözümü bakımından, üretici birlikleri finansman bakımından güçlendirilerek daha aktif hale gelmeleri sağlanmalıdır."

AA