“Üniversitelerde bir korku kültürü oluştu. Bu yüzden üniversiteler çok sesli tartışmaların yapıldığı bir yer olmaktan çıktı” diyen akademisyen Hasan Aydın üniversitelerin içinde bulunduğu vahim durumu anlattı.
19 Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi’nin Felsefe Bölümü’nde akademisyen olan Hasan Aydın Türkiye’de eğitimin geldiği noktayı değerlendirdi. Türkiye’de baskı ortamı olduğunu belirten Aydın, “ eğitim sisteminin, nitelikli ve donanımlı insan yetiştirmesinin ilk ve temel koşulu, bilim, sanat, felsefe ve kültür alanlarında geniş bir özgürlük alanının yaratılması ve bu alanların siyasî müdahale ve baskılardan arındırılmasıdır. Maalesef Türkiye bunu başaramamıştır” dedi.
Köstek oluyorlar
“Türkiye’de Üniversite sistemi neden gelişememekte ve kendine özgü bir gelenek yaratamamaktadır?” sorunu ABC Gazetesine cevaplandıran Aydın şunları diyor: “ Kanımca bunun en önemli nedenin, YÖK’ün mevcut yapısı olduğunu sanıyorum. YÖK fiili yapısıyla, siyasi, merkezi ve otokratik bir görünüm arz ediyor. Üniversiteler üzerinde, deyiş yerindeyse, yer yer iktidar odaklarının kullandığı Demokles’in kılıcı gibi duruyor. Kuruluşundan bu yana hiçbir zaman ideolojik ve siyasi çatışmaların ötesine uzanıp, üniversiteler arasında koordinasyonu sağlayan çok sesli seçkin bir bilim kuruluna dönüşemedi; üniversitelere sağlam bir ontolojik ve epistemolojik zemin sunamadı. Bağımsız ve özerk üniversitelerin oluşumunun önünde hep engel olarak kaldı.”
Tezler okunmuyor
Üniversitelerde de ‘adam kayırma’ meselesinin gün yüzüne çıktığını belirten Aydın’ın tesbitleri şu yönde: “Akademik kariyer sınavları yozlaşmış durumdadır. Yüksek Lisans, Doktora ve Doçentlik sınavlarında, tezleri, eserleri hiç okumadan, telefonla, hatır, gönül ilişkisiyle ya da yandaşlık mantığıyla olumlu oy veren öğretim üyelerinin sayısında artışın olduğu şikâyetinin önüne bir türlü geçilememektedir. Bu bilim eğitim açısından büyük bir sorundur.”
Siyaset ön planda
Üniversitelerin siyasete alet edildiğini belirten Aydın, “Üniversitelerde, Rektör atamalarında siyasetin güçlü ve belirleyici oluşu, üniversitelerde yapılan bilimsel faaliyetleri de olumsuz yönde etkilemektedir. Üniversitelerde, bilimin tartışıldığı paneller, konferanslar, sempozyumlar yerine, daha çok siyasetin ve siyasilere mesaj vermenin odağa oturduğu paneller, konferanslar ve sempozyumlar ortaya çıkmaktadır” dedi.
Bilimden uzaklaştı
Toplumun her kesiminde olduğu gibi üniversitelerde de korku ikliminin hakim olduğunu belirten Aydın, “Çeşitli nedenlerle, Üniversitelerden ilişiği kesilen öğretim üyelerinin sayısında gözlenene çokluk, üniversitelerde bir korku kültürü oluşturmuştur. Bu yüzden üniversiteler çok sesli tartışmaların yapıldığı bir yer olmaktan çıkmış, bilimden uzaklaştığı gibi toplumsal sorunlardan da tamamıyla elini çekmiştir. Suskun bir üniversite modeli oluşmuştur. Maalesef, ülkemizde ‘bilim insanı dokunulmazlığı’ kavramı gelişmemiştir” tespitlerinde bulundu.
Haber Merkezi