Muhammet Demirci açıklamasında şu hususlara değindi;

46 yıl önce bugün, işgalci İsrail devletinden cesaretle Yahudi bir yerleşimci tarafından Mescid-i Aksa Külliyesi içerisinde bulunan Kıble Mescid-i yakılmıştı.

Osmanlı’nın çekilmesi sonrası İngiliz yönetimi ve yönetimin işgal altındaki toprakları işgal devleti İsrail’e devretmesinden beri Siyonist Yahudilerin gözü Kudüs ve bağrında barındırdığı Mescid-i Aksa’da.

Bir yandan Kudüslü Müslümanlara işkence, sürgün, hapis ve akla hayale gelmeyecek işkenceler çektiren işgalci İsrail yönetimi ve Yahudi yerleşimciler, diğer taraftan da Mescid-i Aksa’ya sahip olmak için var güçleriyle çalışıyorlar.

Bir yandan devlet eliyle bu çalışmalar yürütülürken, diğer yandan Yahudi yerleşimciler de boş durmuyor. 21 Ağustos 1969 yılında Yahudi yerleşimcilerden biri Mescid-i Aksa’yı yakma girişiminde bulunmuş ve Kıble Mescid-i büyük ölçüde zarar görmüştü.

Selahaddin Eyyûbi tarafından yaptırılan Minberin de büyük zarar gördüğü yangın, Kudüslü Müslümanların kişisel gayretleriyle kontrol altına alınsa da büyük ölçekli zarar önlenememişti.

Yangın olduğu dönemde işgalci İsrail’in ilk dünyanın da 3. kadın Başbakanı olan Golda Meir şunları söylüyordu: "O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Zannediyordum ki, Müslümanlar dört bir taraftan İsrail'e girecekler. Lakin sabah oldu ve korkulan olmadı. İşte o zaman idrak ettim ki: Biz dilediğimizi yapabiliriz, zira Müslüman ümmeti uyuyan bir ümmettir”

Elbette bu yangına resmi dilde tepkiler dile getirildi ama bu tepkilerin hiçbiri İsrail’in işgal ettiği topraklarda o zamandan bu zamana 46 yıldır devam eden hain kirli planlarının işleyişine mani  olamadı. 

Kubbet-üs Sahra, Kıble Mescidi ve Mervan Mescidi gibi çok sayıda ibadethaneyi de içine alan 144 bin metrekarelik Mescid-i Aksa alanının altında var olduğunu iddia ettikleri Süleyman mabedini arama bahanesiyle Mescid-i Aksa’nın altını delik deşik ettiler. 70’in üzerinde resmi bir o kadar da gayrı resmi kazı çalışmaları yıllardır sürüyor. 

Bir hayal uğruna farklı ülkelerde yaşayan Yahudileri yerlerinden yurtlarından alıp gasp ettikleri Filistin topraklarına yerleştiler. İşgalci İsrail’in resmi kazıları yaptırdığı Arkeologların bile “Kazıları boşuna yapıyoruz, Mescid-i Aksa’nın altında mabet yok” dedikleri bir ortamda sinirleri iyice gerilen İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa üzerinde başkaca planlar uygulamaya koymak suretiyle kendi kamuoyunu teskin etmeye çalışıyor.

Olası bir yıkımın şu an için uluslararası toplumda yankı bulacak tepkisinden çekinen işgal yönetimi, daha önce El Halil Camii’nde uyguladığı gibi, Mescid-i Aksa’yı zaman ve mekân olarak bölmek için elinden geleni yapıyor.

Şu an sabah saatlerinde içeri alınan Yahudiler, Mescid-i Aksa içinde istedikleri gibi ritüellerini gerçekleştirdikleri gibi, içki içip dans ederek Müslümanları kışkırtmaktan da geri durmuyorlar.

46 yıl önce reel olarak yakılan Mescid-i Aksa bugün hali hazırda manevi bir yangın yeri olarak İslam coğrafyasından esaslı bir tepki, doyurucu bir destek bekliyor.

Haber Merkezi