"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

'Hıristiyan olmayan ülkeler AB'ye giremez' algısı yanlış

09 Temmuz 2015, Perşembe 07:31
Almanya Başbakanı Angela Merkel, üç Balkan ülkesini kapsayan gezi kapsamında Arnavutluk'un başkenti Tiran'a geldi.

Arnavut mevkidaşı Edi Rama görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Angela Merkel, Tiran'ın reformlar konusunda attığı adımları olumlu bulduğunu söyledi. Merkel, Arnavutluk'a AB'ye aday ülke statüsü için bir tarihin şu anda verilemeyeceğini de ekledi.

Arnavutluk'un Hıristiyan bir ülke olmadığı için AB'ye alınmayacağı yönündeki yaklaşımları doğru bulmadığını da belirten Merkel, "Almanya'da da çok sayıda Müslüman yaşıyor." ifadelerini kullandı.

Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ise Tiran'ı ilk kez ziyaret eden Alman lidere teşekkür etti ve "Merkel, bizim değişim için çabaladığımızı gördü. Reformlar konusunda sonbahara kadar ilerleme sağlayacağız ve AB'ye üyelik sürecinin başlaması için tarih belirlenmesini isteyeceğiz." şeklinde konuştu.

Angela Merkel, Tiran'da Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bujar Nişani tarafından da kabul edildi. Alman-Arnavut Ekonomi Konferansı'na katılacak olan Merkel, akşam saatlerinde ise Sırbistan'a geçecek.

DOĞRU İSLAMİYETİ VE İSLAMİYETE LAYIK DOĞRULUĞU YAŞARSAK EĞER...

Bediüzzaman, doğru İslamiyeti ve İslamiyet'e layık doğruluğu layıkıyla yaşayabildiğimiz ölçüde sair dinlerin tabilerinin cemaatler halinde fevc fevc İslamiyet'e dahil olacakları müjdesini vermektedir. Risale-i Nur'un farklı bölümlerinde bu yöndeki ifadeler dikkat çekicidir.

(...) Eğer biz doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan [diğer din mensuplarından] fevc fevc dahil olacaklardır.

Biliniz, hakikî vukuatı kaydeden tarih, hakikate en doğru şahittir. İşte, tarih bize gösteriyor. Hattâ, Rus’u mağlûp eden Japon Başkumandanının İslâmiyetin hakkaniyetine şehadeti de şudur ki:

Hakikat-i İslâmiyetin kuvveti nispetinde, Müslümanlar o kuvvete göre hareket etmeleri derecesinde ehl-i İslâm temeddün edip terakki ettiğini tarih gösteriyor. Ve ehl-i İslâmın hakikat-i İslâmiyede zaafiyeti derecesinde tevahhuş ettiklerini, vahşete ve tedennîye düştüklerini ve herc ü merc içinde belâlara, mağlûbiyetlere düştüklerini tarih gösteriyor. Sair dinler ise bilâkistir. Yani, salâbet ve taassuplarının zaafiyeti nispetinde temeddün ve terakki ettikleri gibi, dinlerine salâbet ve taassuplarının kuvveti derecesinde de tedennî ve ihtilâllere maruz kaldıklarını tarih gösteriyor. Şimdiye kadar zaman böyle geçmiş.

Hem Asr-ı Saadetten şimdiye kadar hiçbir tarih bize göstermiyor ki, bir Müslümanın muhakeme-i akliye ile ve delil-i yakinî ile ve İslâmiyete tercih etmekle, eski ve yeni ayrı bir dine girdiğini tarih göstermiyor. Avâmın delilsiz, taklidî bir surette başka dine girmesinin bu meselede ehemmiyeti yok. Dinsiz olmak da başka meseledir. Halbuki, bütün dinlerin etbâları ise—hatta en ziyade dinine taassup gösteren İngilizlerin ve eski Rusların—muhakeme-i akliye ile İslâmiyete dahil olduklarını ve günden güne, bazı zaman takım takım, kat’î bürhan ile İslâmiyete girdiklerini tarihler bize bildiriyorlar. (Haşiye) 

Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemâlâtını ef’âlimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri, elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler; belki küre-i arzın bazı kıt’aları ve devletleri de İslâmiyete dehâlet edecekler.

Haşiye: İşte bu mezkur dâvâya bir delil şudur ki: İki dehşetli harb-i umûminin ve şiddetli bir istibdâd-ı mutlakın zuhuruyla beraber, bu dâvâya kırk beş sene sonra şimalin İsveç, Norveç, Finlandiya gibi küçük devletleri Kur’ân’ı mekteplerinde ders vermek ve kabul etmek ve komünistliğe, dinsizliğe karşı sed olmak için kabul etmeleri; ve İngilizlerin mühim hatiplerinin bir kısmı, Kur’ân’ı İngilize kabul ettirmeye taraftar çıkmaları; ve küre-i arzın şimdiki en büyük devleti Amerika’nın bütün kuvvetiyle din hakikatlerine taraftar çıkması, ve İslâmiyetle Asya ve Afrika’nın saadet ve sükûnet ve musâlaha bulacağına karar vermesi ve yeni doğan İslâm devletlerini okşaması ve teşvik etmesi ve onlarla ittifaka çalışması; kırk beş sene evvel olan bu müddeayı ispat ediyor, kuvvetli bir şâhid olur.

Hutbe-i Şâmiye, s. 28

***

Eğer biz doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan fevc fevc dahil olacaklardır. 

Hem de tarih bize bildiriyor ki, ehl-i İslâmın temeddünü, hakikat-i İslâmiyete ittibaları nisbetindedir. Başkaların temeddünü ise, dinleriyle mâkûsen mütenasiptir. Hem de hakikat bize bildiriyor ki, mütenebbih olan beşer, dinsiz olamaz. Lâsiyyema, uyanmış, insaniyeti tatmış, müstakbele ve ebede namzet olmuş adam dinsiz yaşayamaz. Zira uyanmış bir beşer, kâinatın tehacümüne karşı istinad edecek ve gayr-ı mahdud âmâline neşvünemâ verecek ve istimdatgâhı olacak noktayı, yani din-i hak olan dâne-i hakikati elde etmezse yaşamaz. Bu sırdandır ki, herkeste din-i hakkı bulmak için bir meyl-i taharrî uyanmıştır. Demek istikbalde nev-i beşerin din-i fıtrîsi İslâmiyet olacağına beraatü’l-istihlâl vardır.

Münâzarât, s. 259

AVRUPA İKİDİR, BİRİ ADALETE HİZMET EDİYOR

Yanlış anlaşılmasın, Avrupa ikidir: Birisi, İsevîlik din-i hakikîsinden aldığı feyizle hayat-ı içtimâiye-i beşeriyeye nâfi san’atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden bu birinci Avrupa’ya hitap etmiyorum. Belki, felsefe-i tabiiyenin zulmetiyle, medeniyetin seyyiâtını mehâsin zannederek beşeri sefâhete ve dalâlete sevk eden bozulmuş ikinci Avrupa’ya hitap ediyorum.

Lem’alar, On Yedinci Lem’a, Beşinci Nota

AVRUPA VE AMERİKA İSLAMİYETLE HAMİLEDİR

(...) Evet, meşhurdur ki: "En kat'î fazilet odur ki, düşmanları dahi o faziletin tasdikine şehadet etsin."…

Bediüzzaman; misâl olarak, İslâmiyetin hakkaniyeti hakkında takdirkâr ifadelerde bulunan "Prens Bismark" ile "Mister Carlayl"ın sözlerini naklettikten sonra diyor:

İşte Amerika ve Avrupa'nın zekâ tarlaları Mister Carlyle ve Bismarck gibi böyle dâhi muhakkikleri mahsulât vermesine istinaden, ben de bütün kanaatimle derim ki:

Avrupa ve Amerika İslâmiyetle hamiledir; günün birinde bir İslâmî devlet doğuracak. Nasıl ki Osmanlılar Avrupa ile hamile olup bir Avrupa devleti doğurdu.''

Tarihçe-i Hayat, Bediüzzaman'ın İlk Hayatı

Haber Merkezi

Okunma Sayısı: 1881
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • celil

    9.7.2015 10:10:25

    Avrupa bir islam develtine hamiledir

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı