-Beyin Göçü ve Göçmenlerin Eğitimi Perspektifinde Türkiye’nin Önündeki Tarihi Fırsatlar-
Türkiye’de öteki görüşün engellenmesi ayıbı olağan görülür. farklı görüşte olanların fikirlerini ifade etmesinin engellendiğine çok kez şahit oluruz.
HAZIRLAYAN (5) - İNOSAM
TÜRKİYE’DE BİLİMSEL DÜŞÜNCE AŞAĞILANIYOR!
Meselâ Türkiye’nin en büyük cemaatlerinden birisinin lideri televizyonlara çıkıp İsviçre’nin Cern şehrindeki insanlığın en büyük bilimsel araştırmasını aşağılayıp/dalga geçiyor. Türk toplumuna bilimsel düşünceyi, aklını kullanmayı adeta kötü/günah/boş iş gibi gösteren bu dip algı operasyonuna ne bir devlet yetkilisi ne de bir bilim insanı karşı çıkıp eleştirmiyor, eleştiremiyor.
Türkiye’deki rejim ve insanlarımızı ilkel milliyetçilik / din ve hibrit ideolojiler üzerinden dönüştüren toplum mühendisleri ülkemizi geliştirecek, muasır medeniyet düzeyinin üzerine sıçratacak evsaftaki âkil insanları güvensiz ve huzursuz ederek Batılı ülkelere gitme kararını bizzat kendilerinin almalarını sağlıyor.
Türk aklının dışarıya göç etmesine sebep olan en başat etmenlerden birisi de aydınların aydınlara uyguladığı baskıdır. Türk beyin göçü olgusundan nefret ve esefle bahseden aydınlar/akademisyenler/iş adamları/sanatçıların çoğu bu sorunun tırmanmasında bizzat etkin faktör olup nice yetenekli ve istikbal vaadeden insanımızın yurtdışına gitmesine/kaçmasına sebep olmaktadır.
Türkiye’deki sosyal, siyasal ve ekonomik çevrenin, kendini âkil insanlara dayatan sağlıksız yapısı rehabilite edilmelidir. Çünkü yurtdışına kaçan/giden şahsın yaşadığı sorun ve endişelerini davranış biçimine dönüştürme, tepkiselleştirme tarzı tamamen bu dayatmaların gücü ve keyfiyetine bağlı olmaktadır.
Bu itibarla genel toplum yapımız sosyolojik olarak hâlâ köylülüğe dayanmaktadır. Siyasî yapımız otoriter, toplumsal yapımız da baskıcıdır.
Bu realitenin gereği olarakta şahsın/aydının toplumun/ülkenin çıkarını feda edip kendi çıkarına/çıkar ortaklarına sığınması/kaçması da oldukça reeldir.
AYDINLARIMIZ / AKADEMİSYENLERİMİZ DE YASAKÇI!
Bugün Türkiye’de aydınların / akademisyenlerin yönettiği bir çok STK veya platform Batılı finansörlerin katkı ve telkinleriyle yürütülüyor. Bu STK ve platformlarda çoğu aydın ve düşünür yer bulamamaktadır. Bu STK ve platformları tekellerinde tutan, kendi yandaşları ve yazarlarını istihdam eden, her STK ve platform kesiminin diğerine yasak koyduğu bir Türk aydını/düşünürü manzarası artarak devam ediyor Türkiye’de.
Türkiye’de böyle bir çok STK ve platform var, fakat amaç, halkın gerçek gündemini ilgilendirmeyen, milletin kalkınmasına, aydınlanmasına katkısı olmayan bir takım sun’î ve özel gündemler üzerinden karşı görüşe galip gelmek ve kendi görüşlerini yaymak olagelmiştir.
Türk aydınlarının STK ve platformlarda bu vazifeleri sorgusuzca ve büyük bir iştahla kabul etmesinin sebeplerinin beyin göçünün evrim süreciyle de oldukça mühim ilişkisi bulunmaktadır. Türkiye’de öteki görüşün engellenmesi ayıbı olağan görüldüğü gibi televizyonlarda da kimi görüştekilerini engelleyen, otorite dışında görüştekileri kabul etmeyen, hatta aynı görüşte olup farklı eğilimden olan birisi konuk edilse dahi söylemek istediği şeyi tam olarak söylemesini önlemek için sözleri sunucu tarafından yahut diğer katılımcı tarafından defalarca kesilen durumlara sıkça şahit olmaktayız.
-DEVAM EDECEK-