Dizi Yazısı: A. Pınar Deniz - İstanbullu Sahabeler - 10
“Yarın veya haftaya değil hemen şimdi olsun… Bir bir adımlayınız yolları, asırlar öncesini düşünerek. Niçin? Neden? Nasıl? Kendinizi Efendimizin (asm) arkadaşları Halid bin Zeyd Ebu Eyyub El-Ensari ile, Hz. Şeybe El-Hudri (ra), Hz. Ka’b (ra), Hz. Cabir (ra) ve buradaki diğer sahabelerle birlikte düşünün.”
EYÜP SULTAN’A GELDİĞİNİZDE NERELERİ GEZEBİLİRSİNİZ?
CÜLÜS YOLU
Genellikle yeni hükümdarın 2. ile 7. günü arasında yapılan kılıç kuşanma merasiminin başladığı ve Eyüp Sultan Türbesi’ne kadar giden yoldur. Padişahların bir binek taşı yardımıyla attan indiği ve Eyüp Sultan’a kadar yürüdüğü yoldur aynı zamanda. Girişinde bir binek taşı hâlâ mevcuttur. Cülûs Yolu Bostan İskelesi sokağında olup Eyüp Sultan türbesinden çıkınca sol kanattaki çıkış kapısının karşısında bulunmaktadır.
KILIÇ KUŞANMA MERASİMİ
İstanbul’un fethinden itibaren kılıç kuşanma törenleri mihmandar-ı resul Ebu Eyyûb El-Ensari’nin (ra) Türbesi’nde yapılmaya başlanmıştır. Eyüp Sultan’da kılıç kuşanma merasimini başlatan Fatih Sultan Mehmed’dir. Kılıç alayı ile ayrıntılı bilgilere Sultan Ahmet Camii’nin banisi I. Ahmed döneminde resmî törenler arasına giren kılıç alayı son padişah Vahdettin’e kadar devam etmiştir.
Bu merasimde Padişah binek taşında atından inip türbeye yürüyerek gider hürmet, edep ve tevazu ile türbeye girdikten sonra hazırlanan yere otururdu. Üst düzey devlet ricalinin gelmesinden sonra Fetih Sûresi okunurdu. Şeyhülislâm ve bazı tarikat erleri duâ ederdi. Ardından Padişah iki rekât namaz kılar, Cenâb-ı Hakk’a niyazda bulunurdu. Sonra da mübarek kılıçlardan birisi Padişaha takılırdı. Padişaha genellikle Hz. Peygamberin (asm) ve Hz. Ömer’in (ra) kılıcı kuşatılırdı.
MİHRİŞAH VALİDE SULTAN KÜLLİYESİ-TÜRBESİ
Eyüp Sultan Camii’nin avlu kapısından çıkınca sizi karşılayan Mihrişah Valide Sultan Türbesi’dir. Türbenin içinde üç sultan ve saray ahalisinden hanımlar yatmaktadır. Cülûs Yolu üzerinde imaretin bitişiğindedir.
223 YILLIK AŞEVİ
Hayırseverliğiyle tanınan Mihrişah Sultan imareti 1795’te Mimarbaşı Nurullah Efendi ile başlayıp Mimar Arif Ağa tarafından tamamlanmıştır. İmaret yaklaşık 223 yıldan beri aralıksız fakir fukaraya hizmet vermekte olup Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesindedir. Kaynaklarda 18. Yüzyılda İstanbul’da her gün 30 binden fazla kişiye bedava yemek verildiği yazılmakta. İmarethaneden günlük 500 aileye 3 çeşit sıcak yemek hâlâ verilmekte idi. Fakat şu anda aşevi restorasyona girmiştir. Bu kesintisiz hizmetin sunulması bir iman kuvveti ve ihlâsla yaptırıldığını düşündürmekte. Cülûs Yolu üzerindedir.
SIBYAN MEKTEBİ
Aşevinin karşısında bulunur. Şu anda restorasyonda olmakla birlikte İlim Yayma Cemiyeti Vakfı tarafından kullanılmakta. Arapça, Osmanlıca, hat ve ney dersleri verilmekte.
SEBİL
Mihrişah Valide Sultan’ın yaptırdığı külliyenin önemli bir unsuru da muhteşem ve benzersiz olan sebilidir. Cülûs Yolu üzerinde imaretin bitişiğindedir.
ÖNEMLİ ŞAHSİYETLERİN KABİRLERİ ZİYARET EDİLEBİLİR
Eyüp Sultan Türbesi’nin arka kısmından yola devam edilip gidildiğinde karşınıza bir mermer blok çıkar. Bu mermer blokta bu mezarlık içinde yatan âlimler, ünlü edebiyatçılar, devlet erkânından kişiler ve Bediüzzaman’ın talebeleri ve avukatı da bulunmakta.
Piyerloti’ye merdivenle çıkan yoldan devam edilince bu zatlar da ziyaret edilip duâ edilebilir. Sonra tarihî Piyerloti Tepesi’ne çıkıp orada Haliç’in o eşşiz manzarasında bir çay içilmeli. İsteyen Piyerloti’ye mezarlıkların yanındaki otoparkın içinden teleferikle de çıkabilir.
ALIŞ VERİŞ VE YEMEK
Türbeye çok yakın yerlerde zemzem, hurma ve hediyelik eşyalar satan esnafların bulunduğu çarşıdan alış veriş yapılabilir. Yine türbenin karşı kısmında bulunan tarihî fırından Eyüp simidi alınabilir ve yine aynı yol üzerinde bulunan tarihî Eyüp güvecinden de yenilmelidir.
Sizlerden bu yazı dizisini okuyanlardan bir isteğimiz ve arzumuz var. Gazetedeki yazı dizisini okuduktan sonra bir kenara bırakmayınız. En azından aile fertlerinizle birlikte bir İstanbul gezisine çıkınız… Yönünüz Eyüp, Eğrikapı olsun. Yarın veya haftaya değil hemen şimdi olsun… Bir bir adımlayınız yolları, asırlar öncesini düşünerek. Niçin? Neden? Nasıl? Bu insanların buraya geldiklerini, burada bulunduklarını anlamaya çalışın. Kendinizi Efendimizin (asm) arkadaşları Halid bin Zeyd Ebu Eyyub El-Ensari ile, Hz. Şeybe El-Hudrî (ra) , Hz. Ka’b (ra), Hz. Cabir (ra) ve buradaki diğer sahabelerle birlikte düşünün. Fatihle, Akşemseddinle, Molla Gürani’yle beraber olmanın hayalini kurun. ALLAH Resulünün (asm) huzurunda gül cemalini seyrettiğinizi tasavvur edin. Onun Cennetlik arkadaşıyla, övgüsüne mazhar olmuş komutanla, askerlerle beraber olduğunuzu düşünün.
Bu çalışmanın en önemli gayesi gönüllerdeki ALLAH sevgisine, Peygamber (asm) sevgisine ve sahabe sevgisine katkıda bulunmak. Bu mübarekleri ziyaret ederek duâlarda bulunmak ve şefaatlerine mazhar olabilmek. Ve sizlerin de bu güzelliklerden nasipdar olabilmenizdir.
Mihmandar-ı resul Halid bin Zeyd El-Ensari ve Efendimizin (asm) süt kardeşi Şeybe El-Hudri (ra) başta olmak üzere bölgemizdeki bütün sahabenin kıyamet gününde hepimize önder ve nur olarak diriltilmesi ve şefaatlerine mazhar olmak niyazıyla…